Halk müziği sanatçısı olan efsane isim Neşet Ertaş ölüm yıl dönümünde anılıyor. Yaşar Kemal tarafından "Bozkırın Tezenesi" olarak adlandırılan Neşat Ertaş'ın hayatı, türküleri, sözleri sosyal medyada en sık araştırılan konular arasında yer alıyor. 2012 yılında hayata gözlerini yuman halk ozanının babası bağlama ustasıydı. Asırlar boyunca hafızalardan silinmeyecek eserler bırakan Neşet Ertaş ölüm yıl dönümünde anılıyor! Neşet Ertaş kimdir, kaç yaşında ve neden öldü?
Neşet Ertaş, 1938 yılında Kırşehir'in Çiçekdağı ilçesinde dünyaya geldi. Neşet Ertaş, Türk halk ozanı ve halk müziği şarkıcısıdır. Abdallık geleneğinin son büyük temsilcisidir. Yaşar Kemal, Ertaş'ı "Bozkırın Tezenesi" olarak adlandırmıştır.
"Size karşı haddi aşan, hududu geçen, küstahlaşanları altın olsa kesenizde, bal olsa kasenizde tutmayın."
"İki büyük nimetim var, biri anam diğeri yârim. İkisine de hürmetim var, birisi var etti beni, birisi yâr etti beni.."
"Ölür ise ten ölür, canlar ölesi değil"
"Bana öldü demeyin, yoruldu gitti deyin..."
"Derde düştüm dermanını aradım Derdimin dermanı yar imiş meğer"
Babası bağlama ustası Muharrem Ertaş, annesi Döne Ertaş'tır. 8 yaşına kadar doğduğu köy olan Kırtıllar Köyü'nde yaşamış, sonrasında ailesi ile birlikte İbikli Köyü'ne yerleşmişlerdir. 12 yaşındayken annesi Döne'yi kaybetmiştir. Babası Muharrem Ertaş, Yozgat'ın Kırıksoku Köyünden Arzu isminde bir kadınla evlenince bir süre bu köyde yaşadıktan sonra Yozgat'ın Yerköy ilçesine yerleşmişlerdir.
Ertaş, ilkokula gittiği yıllarda önce keman, sonra da bağlama çalmayı öğrendi. Babası Muharrem Ertaş ile birlikte yörenin düğünlerinde sazı ile türküler söylemeye başladı. Ertaş, etkilendiği tek kişinin babası Muharrem Ertaş olduğunu söyler. Bu durumu şu şekilde ifade eder; "Babamla ben aynı ruhun insanlarıyız."
Neşet Ertaş, Kırşehir ve ardından 2 yıl da Kırıkkale'de bulunduktan sonra 1957 yılının sonunda İstanbul'a gelerek Şen Çalar Plak'ta ilk plağını Neden Garip Garip Ötersin Bülbül adı ile babası Muharrem Ertaş'a ait bir türküyle çıkarır. 2 yıl İstanbul'da çalıştıktan sonra Neşet Ertaş Ankara'ya yerleşir ve sahne hayatına burada devam eder. 1962'de İzmir Narlıdere'de askerliğini yapar. Askerliğini yaptıktan sonra Ankara'da çalıştığı gazinoda Leyla isminde bir kızla tanışır ve hemen evlenir. Babası Muharrem Ertaş, Neşet'in bu evliliğine şiddetle karşı çıkar. Bu olaylardan sonra Neşet Ertaş ve Muharrem Ertaş uzun yıllar konuşmazlar. Neşet Ertaş ve Leyla Ertaş'ın bu evlilikten Döne, Canan adında iki kız ve Hüseyin adında bir erkek çocukları olur. 7 yıl evli kaldıktan sonra 1970'lerin başlarında ayrılırlar.
GÖNÜL DAĞI
ZAHİDEM
NEREDESİN SEN
MÜHÜR GÖZLÜM
KESİK ÇAYIR
NİYE ÇATTIN KAŞLARINI
1978 yılında alkol ve sigara kullanımından dolayı parmaklarından felç geçirir ve işsiz kalır. Kardeşinin daveti üzerine Almanya'ya gider. Tedavi olur. Çocuklarının eğitimi ve sanatsal çalışmalarından dolayı uzun bir süre Almanya'da kalan sanatçı, 2000 yılında İstanbul'da verdiği konserle sahne hayatına geri dönmüştür.
Demirel zamanında kendisine sunulan 'devlet sanatçılığı' unvanını; "O dönem Süleyman Demirel cumhurbaşkanıydı. Devlet sanatçılığı bana teklif edildi. Ben, 'hepimiz bu devletin sanatçısıyız, ayrıca bir devlet sanatçısı sıfatı bana ayrımcılık geliyor' diyerek teklifi kabul etmedim. Ben halkın sanatçısı olarak kalırsam benim için en büyük mutluluk bu. Şimdiye kadar devletten bir kuruş almadım, bir tek TBMM tarafından üstün hizmet ödülünü kabul ettim. Onu da bu kültüre hizmet eden ecdadımız adına aldım." diyerek geri çevirmiştir.
Halk bu tavra destek vermiş ve Neşet Ertaş âdeta yaşayan bir efsane olmuştur. Unesco Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi kapsamında yapılan ulusal envanterlerden Yaşayan İnsan Hazineleri Türkiye Ulusal Envanterine alınarak yaşayan insan hazinesi kabul edilen Ertaş, 25 Nisan 2011 tarihinde İTÜ Devlet konservatuvarı tarafından fahri doktora ödülüne layık görülmüş, bağlamadaki tavrı ve türküleri konservatuvarlarda ders olarak okutulmuştur. Hayatı ve eserleri Doç. Dr. Erol Parlak tarafından iki ciltlik bir kitap hâlinde yayımlanmıştır.
NEŞET ERTAŞ ÖLÜMÜ
25 Eylül 2012 tarihinde İzmir'de tedavi gördüğü hastanede ileri evrede prostat kanseri nedeniyle yaşamını yitirmiştir. Cenazesi Kırşehir Bağbaşı Mezarlığında toprağa verilmiştir.
Mezarı ise babası Muharrem Ertaş'ın yanındadır. Mezar taşında ise ''Sakin ol ha, insanoğlu. İncitme canı, her can bir kalp, Hakk'a bağlı. İncitme canı, incitme.'' yazılıdır