17
Ağustos Büyük Marmara Depremi'nin üzerinden 20 koca yıl geçti. Açtığı yaralar ise hâlâ çok derin. Kimi evladını, kimi eşini, kimi anne-babasını kaybetti. Aileler yok oldu, yarım kaldı. Büyük kayıplar yaşandı. Bir de ne hayatta oldukları belli olanlar, ne de bir mezara sahip olamayanlar vardı. İşte onların hayatı kabuk bağlamayan yara gibi 20 yıldır kanıyor ve gözyaşları hiç dinmiyor. Gölcük'te yakınları 20 yıldır kayıp olan 30'a yakın aile, Gölcük Kimsesizler Mezarlığı'nda belirlenen 15 mezarın Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı'nın kontrölünde açılması için 5 yıl önce başvurdu. Mezarlar 3 yıl önce açıldı. Hiç değilse evlatlarının bir mezar taşı olacaktı. Kimsesiz olmayacaktı onlar. Ancak DNA testi için Kocaeli Üniversitesi Adli Tıp Merkezi'ne gönderilen kemik örneklerine hâlâ DNA eşleştirilmesi yapılmadı. Bu ailelerden biri de Gölcük'de yaşayan Karamert ailesi..
YER YARILDI İÇİNE GİRDİ
Nilgün Karamert kabus gecesini şöyle aktarıyor: "Kavaklı'da 5'inci kattaydı evimiz. Ben 12 saat, eşim Osman ise 14 saat sonra enkazdan çıkarıldı. Kızım Gözde 7 yaşındaydı. Kurtarıldıktan sonra kızımızı sorduk. Bir teğmen 'Kızınızı ben kurtardım. Askeri hastaneye götürdüm. Yaşıyor. O binadan dışarı fırlamış. Hiçbir şeyi yoktu. Sonra Gözde'yi görmedim' dedi. 3.5 ay hastanede kaldık. Tedavimiz sürerken bile kızımızı aradık. Ama yoktu. Yer yarıldı ve içine girmişti. Cesetlerden örnekleri alındı ama hâlâ DNA eşleştirilmesi yapılmadı. Yapın bu analizleri. Dindirin bu bitmeyen acıyı... Yaralar kabuk bağlar. Ama benim yaram hiç kabuk bağlamıyor. Yavrumun yaşadığına, depremde kaybolmuş olduğuna inanıyorum. Bu dosya bir yerlerde takıldı kaldı. Madem eşleştirme yapmayacaktınız niye açtınız o mezarları. Ne ölenlere ne bize rahat yok..."