Şiirlerinde genellikle toplumsal konuları ele alan özellikle de özellikle "835 Satır, Memleketimden İnsan Manzaraları" adlı şiir kitapları ile tanınan Nazım Hikmet hayatı ile ölüm yıldönümünde sevenlerinin gündemine geliyor. Toplumcu gerçekçi şiirin öncülerinden olan isi, şiir dışında da edebiyatın birçok alanında eserleri Türk edebiyatına kazandırmıştır. Mavi gözlü dev ve güzel yüzlü şair olarak da tanınan isim 3 Haziran 1963 senesinde hayatını kaybetmiştir. Nazım Hikmet Ran kimdir, kaç yaşında, ne zaman ve nasıl öldü? Soruları bu noktada yanıt aramaktadır. İşte Nazım Hikmet hayatı, şiirleri ve kendisine dair merak edilen detaylar...
Nazım Hikmet Ran, 15 Ocak 1902 yılında Selanik'de doğdu. Aslen 20 Kasım 1901 olan doğum tarihi ailesi tarafından sene kaybetmemesi için 15 Ocak 1902 olarak kaydettirildi. İlk şiiri Feryad-ı Vatanı 3 Temmuz 1913'te yazdı. Aynı yıl Mekteb-i Sultani'nde ortaokula başladı. Bir aile toplantısında denizciler için yazdığı bir kahramanlık şiirini Bahriye Nazırı Cemal Paşa'ya okuyunca çocuğun Bahriye Mektebine gitmesine karar verildi.
Nâzım Hikmet, 1920'de arkadaşı Vâlâ Nureddin ile Milli Mücadele'ye katılmak üzere ailesinden habersiz Anadolu'ya geçti, Bolu'da öğretmenlik yaptı. Daha sonra Batum üzerinden Moskova'ya giderek Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesi'nde siyasal bilimler ve iktisat okudu. 1921'de gittiği Moskova'da devrimin ilk yıllarına tanık oldu ve komünizm ile tanıştı. 1924'te Moskova'da yayınlanan ilk şiir kitabı 28 Kanunisani sahnelendi. O yıl Türkiye'ye dönerek Aydınlık Dergisinde çalışmaya başladı, ancak dergide yayınlanan şiir ve yazılarından dolayı on beş yıl hapsi istenince tekrar Sovyetler Birliği'ne gitti.
1928'de Af Kanunundan yararlandı ve Türkiye'ye döndü. Bu defa Resimli Ay dergisinde çalışmaya başladı. 1938'de yirmi sekiz yıl hapis cezasına çarptırıldı. 12 sene süren tutukluluktan sonra askere alınacağı ve öldürüleceği endişesiyle 1950 yılında Stalin yönetimindeki Sovyetler Birliği'ne giden Nâzım, 25 Temmuz 1951 tarihinde Bakanlar Kurulunca Türk vatandaşlığından çıkarılmasının ardından, büyük dedesi Mustafa Celaleddin Paşa (Konstantin Borzecki)'nın memleketi olan Polonya'nın vatandaşlığına geçerek Borzecki soyadını aldı. 3 Haziran 1963 tarihinde ise, Nâzım Hikmet geçirdiği bir kalp krizi neticesinde 61 yaşında hayata gözlerini yumdu.
Toprak, sevdiklerimizi aldığı için mi böyle güzel kokar.
Özlemin azı çoğu olmaz. Ağırdır işte!
Ve sana bugüne kadar söylemiş olduğum söz, henüz söylemediğim sözdür.
Arkadaşlık ağaca benzer… Kurudu mu bir daha yeşermez.
İnsan, denizin olmadığı yerde umut adını martı olmalı.
Özlemin azı çoğu olmaz, ağırdır işte.
Cebimde yoktu, yüreğimden verdim.
Gidenin arkasından gelen gideni bulacak mı zannediyorsun?
İçimde mis kokulu kızıl bir gül gibi duruyor zaman.
Ben içeri düştüğümden beri güneşin etrafında on kere döndü dünya.
Yürekli bir kadının başı, yüreksiz bir erkeğin omzuna ağır gelir!
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine…
Sen yanmasan, ben yanmasam, biz yanmasak nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa.
Geçtim putların ormanından baltalayarak, ne de kolay yıkılıyorlardı.
Ve bir gün ekler Nazım Hikmet mektubunun sonuna; herkese selam sana "HASRET"