1889 yılında dünyaya gelen Hasan Uysal, henüz 17 yaşında vatanı uğruna Kurtuluş Savaşı'na katıldı. Cephede düşmanla çarpışırken, genç yaşta iki ayağını kaybetti. Bu kayıp, onun hayatını değiştirdi, ancak direncini ve mücadele azmini hiçbir zaman kaybetmedi. 20 yaşında memleketi Datça'nın Sındı köyüne gazi olarak döndüğünde, devlet tarafından kendisine İstiklal Madalyası verildi ve maaş bağlandı. Ayrıca savaşta ayaklarını kaybetmiş olan Uysal'a, dönemin teknolojisi ile üretilen ahşap ve deri köseleden yapılmış protez ayaklar takıldı.
Protez ayaklar, Hasan Uysal'ın hayata yeniden bağlanmasını sağladı. Gazi Uysal, köyde yaşayan Rum kızı Eleni ile evlenip 6 çocuk sahibi oldu. Hayatın tüm zorluklarına rağmen, Hasan Uysal, ailesini büyük bir sevgi ve fedakarlıkla büyüttü. 1974 yılında vefat ettiğinde, geride sadece bir aile değil, aynı zamanda onun cesaret ve fedakarlığını hatırlatan ahşap ve deri köseleden protez ayağının birini miras bıraktı.
Torunu Sedat Uysal, şimdi bu mirası büyük bir özenle saklıyor. Sındı köyündeki baba ocağı evinde dedesinin ahşap protez ayağını hatıra olarak muhafaza eden Uysal, dedesiyle büyük bir gurur duyduğunu ifade ediyor. Uysal, "Dedemi küçük yaşta kaybettim. Onunla gurur duyuyorum. Bu ülkenin kurtuluşunda iki ayağını kaybetmesine rağmen hayata tutunarak iki evliliğinden 11 çocuğuna baktı. Dedemin takma ayaklarının bana miras kalması beni çok sevindirdi. Vefat eden babamın evinde onu muhafaza ediyorum. Ancak, çok ilgilenemiyorum. Onu koruyabilecek bir vakıf ya da müzeye bağışlamak istiyorum" dedi. Uysal, bu ayağın hikayesi ile kurtuluş savaşının ne büyük fedakarlık ve kahramanlıklarla kazanıldığının nesilden nesile aktarılmasını istiyorum ifadesinde bulundu.