Turkuvaz Medya Grubu ve yeni ekonomi dergisi InBusiness öncülüğünde Borsa İstanbul, Halkbank, Koza Altın İşletmeleri, Türk Telekom ve Bahçeşehir Koleji sponsorluğunda düzenlenen ve pandemide dijital eğitim dönüşümünün ele alındığı 'Yeni Nesil Eğitim, Yeni Neslin Eğitimi' webinarının ilk panelinde 'Herkes için eşit eğitim' konusu Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi, Barış Eğitimi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Mine Göl Güven moderatörlüğünde tartışıldı.
Ülkelerin ve ekonominin kalkınmasında sürdürülebilir ve kapsayıcı eğitimin çok önemli olduğuna değinen Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı Işıl Akdemir Evlioğlu, "Biz toplumsal kalkınma için elimizi taşın altına koyup sorumluluk alıyoruz. Toplumsal yatırım programlarımızın arasında nitelikli eğitim var. Bir anne olarak salgın döneminde bile eğitimin ne kadar önemli olduğunu gördük. Biz uzun yıllar önce eğitim tarafına yatırım yapmaya başladık. 2008'de Öğretmen Akademisi Vakfı'nı kurduk. Çocuklarımızın gelişiminin kalbinde yer alan öğretmenlerimize katkı sağlamayı amaçlıyoruz. Bu gelişim tüm çocuklarımıza yansısın istiyoruz. Türkiye'nin her köşesinden binlerce öğretmenimize ulaştık" diye konuştu.
Borusan Kocabıyık Vakfı Genel Sekreteri Canan Ercan Çelik ise öğrencilerin derslere düzenli katılımında eksiklikler olduğunu tespit ettiklerini, bu eksikliği gidermek için Türkiye'nin yedi bölgesindeki öğrencilere tablet ve bilgisayar ulaştırmak için harekete geçtiklerini söyledi. Bu konuda binlerce başvuru aldıklarına dikkat çeken Çelik, 4 bine yakın öğrenciye tablet ve bilgisayar dağıtımı yapabildiklerini ifade etti. Bu çerçevede STK'larla olan bağlarını geliştirdiklerini belirten Çelik, "Araştırmalarından faydalandık. Bu konudaki ihtiyacın üzerine daha güçlü gitme yolunda adımlar attık. Hedefimiz bizi ileriye götürecek bir genç neslin yetişmesine katkıda bulunmak" dedi.
Herkes için erişilebilir iletişim prensibi ile hareket ettiklerini anlatan Türk Telekom Stratejik Müşteriler Satış Direktörü Ahmet Çalık ise şunları söyledi:
"Amacımız eğitimde fırsat eşitliğine katkıda bulunmak. 81 ilde 336 bin kilometre fiber altyapımız var. 21 milyon haneye fiber ulaştırdık. Sadece metropollerde değil, tüm şehirlerde bu yatırımları güçlendiriyoruz. Türk Telekom okulları inşa ediyoruz. Şimdiye kadar toplamda 53'ü okul binası olmak üzere 73 eğitim kurumunu öğrencilerin hizmetine açtık. MEB'e bağlı okullara fiber sağlamak için çalışıyoruz. EBA için güçlü bir altyapı ihtiyacına, kaliteli içeriğe ve veri merkezlerine ihtiyaç var. Buna yapay zekayı da katarak EBA ağını öğrenciler için uçtan uca yönetiyoruz."
Eğitimin hızla dijitalleştiği bir dönemde örgün eğitime katkı sağlamak için dijital eğitime yoğunlaştıklarını ifade eden STFA Grubu Eğitim Vakfı Genel Müdürü ve Khan Academy Türkiye Direktörü Alp Köksal, "Bunlar çok yeni şeyler değil. Belki 10 senedir bunları konuşuyoruz. Pandemi bu değişimi görünür yaptı. Eski eğitim sistemi artık zamanını doldurdu. Gelecek için pek bir fayda sağlayacak gibi durmuyor. Yüz yüzü öğrenme ile dijital eğitimin ayrıştırılması, hatta rakip gibi konumlandırması da yanlış. Bunlar birbirlerini tamamlayan kavramlar. Gelecekte harmanlanmış öğrenme çok daha fazla karşımıza çıkacak. Kişiselleştirilmiş bir deneyimle bilgi çok daha verimli aktarılacak. Teknoloji sadece bir araç" dedi.
Panelde konuşan Esas Holding Esas Sosyal Programlar Direktörü Özlem Akgün Eşmeler, özellikle sürdürülebilir ve ölçülebilir sosyal yatırımlar yapmayı amaçladıklarına dikkat çekerek, şunları söyledi:
"Çeşitli araştırmalar yaptık. Özellikle üniversite mezunu gençleri hedefledik. Az bilinen devlet üniversitelerinden mezun olan gençler maalesef fırsat eşitsizliğine maruz kalıp, daha uzun işsiz kalıyorlar, umutsuzluğa kapılıyorlar. Aslında bu gençlerin çoğu yetenekli ve başarılı. Biz de gençleri cesaretlendirmek için, hayallerinin peşinde gitmeleri için destekliyoruz. Okuldan işe geçiş sürecinde gençlerin yetkinliklerini güçlendirmek için çalışıyoruz. Bazı alanlarda istihdam yaratarak bu gençlere 12 ay boyunca ilk iş deneyimlerini sunuyoruz."
Webinarda konuşan İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Eğitim Fakültesi Yükseköğretim Çalışmaları Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gamze Sart ise, "Bugün eğitim özelinde geleceğe randevu alıyoruz. Sınıflarımızda gördüğümüz gençlerimiz mezun olduğunda en az 40-60 yıl arasında değer üretiyor. 2000 yılı sonrasında doğanlar 105 yaşlarını görecekler. Bugün mezun olanlar önümüzdeki yılları yönetecekler" dedi.
Çok önemli bir dönemin konuşulduğuna dikkat çeken Sart, şunları söyledi:
"Yaklaşık 1 milyar insanın küresel ısınmadan dolayı yer değiştireceği konuşuluyor. O yüzden eğitimde sürdürülebilirlik çok daha fazla önem taşıyor. 10 yıl içerisinde 5G'nin ötesinde çok daha hızlı internet platformları olacak. Pandemide internet hacmi 7 kat arttı. 10 yıl sonra bu daha da artacak. Makine öğreniminin artması ile işsizlik riski de kapıda. Eğitimin bu sürece çok hızlı şekilde adapte olması gerekiyor. Eğitim her alanda hızlı bir değişim yaşıyor. Herkes robotları bekliyor ama yapay zekanın geldiği noktayı tam anlayamıyoruz. Gelişmiş ülkelerde 200 milyon genç 2025 yılında üniversite kapısına gidecek ve imkanları olmadığı için bunun yarısı gerçek anlamda bu eğitimi sağlayabilecek. Burada yüz yüze ve online eğitimdeki karma modeller çok konuşulacak. 2030 yılının en önemli şirketleri, girişimleri arasında eğitim şirketleri olacak. Önümüzdeki yıllarda duvarları olmayan üniversiteler güçlenecek. Anne karnında başlayan eğitim yaşam boyu yeniden tasarlanacak."
EĞİTİMDE YENİ NESİL ADIMLAR
Dünya Eğitim Araştırmaları Birliği Genel Başkanı, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Yunus Eryaman moderatörlüğünde gerçekleştirilen 'Yeni Nesil Eğitim' panelinde eğitimde yeni nesil adımlar konuşuldu.
Bahçeşehir Koleji Genel Müdürü Özlem Dağ, "Pandemi süresinde 190'dan fazla ülkede 1.6 milyar öğrenci olumsuzluklar yaşadı. 460 milyon öğrenci online eğitime erişim sağlayamadı. Yine büyük bir kısımda okul öncesi eğitim yapılamadı. Bu çok kritik öneme sahip olan bir dönemdi. Dijital eğitime zorunlu geçişle online eğitim hayatımızın merkezine oturdu. Biz bu süreci daha kesintisiz yürüttük. 6 yıldır kullandığımız yapay zeka tabanlı dijital eğitim platformlarının bu süreçte ne kadar başarılı olduğunu deneyimledik. Pandemi öğrenmenin sürdürülebilmesi için hızlı önlemler almanın önemini ortaya çıkardı" diye konuştu.
158 yıldır Türkiye'nin çocuklarına eğitim vermeye devam ettiklerini hatırlatan Darüşşafaka Eğitim Kurumları Genel Müdürü Ebru Arpacı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"192 farklı lokasyonda her bölgeden öğrencimize pandemi sürecinde eğitim vermeye devam ediyoruz. 2015 yılında bizim bir stratejik planımız başlamıştı. Eğitimde dijitalleşme konusunda akademik çalışmalar yapmış ve uygulamaya başlamıştık. Biz tabletli eğitime geçmiştik. Pandemide bu bizim için çok avantajlı oldu. Bu sayede online eğitime hemen başlayabildik. Çocuklarımızın bulunduğu ilçelerde ve köylerdeki internet sorunlarını aşmak için çalışmalar yürüterek, fırsat eşitliğini sağlamaya çalıştık. Ancak öğrencilerin sosyal ve duygusal gelişimlerine de odaklanmamız gerekiyor. Bizim gibi kurumların çocuklarını okullarına en erken şekilde almaları gerekiyor."
Panelde konuşan Enocta Genel Müdürü Ahmet Hançer ise, "İş hayatı aslında nitelikli eğitim ve hayat boyu eğitim açısından çok önemli bir sorumluluk üstleniyor. Uzayan ömürler, yeni ortaya çıkan iş süreçleri gençlerin önüne daha uzun bir iş hayatı koyuyor. Bu nedenle sürekli öğrenme süreci yaşayacak olmak eğitimin de niteliğini öne çıkarıyor. Kurumsal akademiler ve eğitim departmanlarının da sorumlulukları arttı. Eğitim dijitalleşince, daha akıllı eğitim sistemleri de şirketlerin eğitim departmanlarında öne çıkmaya başladı. Bu dünya yeni beceriler gerektiriyor. Türkiye aynı zamanda çok ciddi bir yetenek açığı çekiyor. Aradığı nitelikte işçi bulamayan bir iş dünyası var. İş hayatında bu kadar dijital dönüşüm yeni beceriler gerektiriyor ve buna henüz hazır değiliz. Bu noktalara, işin daha katma değerli kısımlarına da eğilmek lazım" dedi.
Uzaktan eğitime geçildiğinde öğretmenler için harekete geçtiklerinin altını çizen Öğretmen Akademisi Vakfı Eğitim Direktörü Arzu Atasoy, şunları söyledi:
"Öğretmenlerin uzaktan eğitimde nasıl daha verimli çalışacağı, sınıfına nasıl daha fazla fayda sağlayacağı noktasında eğitimler gerçekleştirdik. Öğretmenlerimiz açtığımız programlara anında ilgi gösteriyor. Onlarla beraber eğitimde mesafeleri ortadan kaldırdık. 2021 için de 6 yeni program hazırlıyoruz. Öğretmenlerin mesleki ve kişisel gelişim fırsatlarına erişimde bir eşitlik sağlamaya çalışacağız."
AÇEV Erken Çocukluk Özel Projeler Direktörü Duygu Yaşar Adiloğlu, "Yaş grubuna göre çocukların eğitim alması noktasına baktığımızda, biz 5 yaş grubuna kadar ciddi bir başarı sağladık. Erken yaş dönemleri için okullaşmayı yerel yönetimlerle beraber daha fazla etkin hale getirmemiz gerekiyor. Bu yaş grubu için çok fazla etken önemli. Burada tek bir bakanlık yerine daha kapsayıcı bir eğitim için diğer bakanlıkların da işin içinde olduğu bir mekanizma önemli. Sağlıktan beslenmeye hane ortamının güçlenmesine kadar kamu politikalarının beraber yürümesi gerekiyor. Özellikle ev ortamının da zenginleşmesi, ebeveynlerin güçlenmesi, çocukların sağlıklı beslenmesi konusunda gelişim gerekiyor. Eğitime yönelik planlama yaparken kız çocukları dahil kız çocukları dahil tüm hassas grupları düşünerek hareket etmeliyiz" değerlendirmesinde bulundu.
'Çocukların güzelliklerine dokunmak istedik'
Webinarın son özel oturumunda ise İlkYar Vakfı Kurucusu Prof. Dr. Hüseyin Vural faaliyetlerini anlattı. Vural, "Bizim 'Bilim Elçileri' isimli bir projemiz var. Salgın döneminde çocukların yanına gidemediğimiz için çocuklara kargo ile ulaştık. Ülkenin her köşesindeki çocukların güzelliklerine dokunarak anlatmak isterdik, ama pandemi buna engel oldu. Köy çocukları için çalışıyoruz. Bunlar taşımalı eğitimle başka bir merkeze gitme zorunluluğu olan çocuklar. Köydeki yaşam neyi dikte ediyorsa onu uygulayan, aileye katkı vermek için eğitimden kopan çocuklara katkı sağlamak istedik. Onların köylerine tablet, deney malzemeleri, kitap vermeyi düşündük. Köylere bir bilim elçisi göndermeyi amaçladık. Ancak bunlar bizi maddi açıdan zorluyordu. Daha sonra gönüllüler ile bunu başarmaya başladık. Amacımız onlara bilimi sevdirmekti. Onlara bilim insanı olmanın zor olmadığını göstermekti. Onlara bir aydınlanma yaşatmayı ümit ediyorduk ve güzel gelişmeler oldu. Onların bilimde, sanatta ve sporda çok daha iyi olmasını amaçlıyoruz" şeklinde konuştu.