Koronavirüse yakalananların yaşadığı en başta gelen belirtilerden biri koku kaybı. Hastalar arasında kalıcı koku kaybı yaşayanlar da var. Koku kaybına ilişkin Türk bilim insanları tarafından yapılan araştırma, Amerikan Kulak Burun Boğaz Derneği'nin yayın organı American Otolaryngology-Head and Neck Surgery dergisinde yayınlandı. Kulak, Burun, Boğaz ve Baş-Boyun Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Aytuğ Altundağ, araştırmanın sonuçlarını SABAH'a anlattı. İşte söyledikleri:
Ülkemizde ve dünyada koronavirüs sonrası koku kaybı yerine gelmeyen hastalar mevcut. Koku kaybı kalıcı olanların burun iç anatomilerini inceledik. Bu hastalarda burnun çatı kısmında koku alma tarafı daha geniş. Ailelerle ve koku kaybı yaşayan bireylerle konuştuğumuzda ailede en iyi koku alan kişinin koku kaybı yaşayan kişilerden oluştuğunu öğrendik.
Bu hastalarda kokuyu en iyi alma avantajı olan koku alanının geniş olmasının koronavirüsün koku kaybının uzamasında bir risk faktörü oluşturduğunu saptadık. Koronavirüs ACE 2 reseptörü hücre içerisine girip çoğalmaya başlıyor. Virüsün buraya doğru hızlı bir yolculuk yaptığı, buradan hücre içerisine girmeye başladığı ve savaşın da burada olduğu ortaya çıktı. Bu burun iç anatomisi farklılığının kalıcı koku kaybı için bir risk olduğunu saptadığımız dünyadaki ilk çalışma.
YÜZDE 60'INDA KOKU KAYBI VAR
Ayrıca hastalığı ağır geçirenlerle hafif geçirenlerin durumunu inceledik. Koronavirüsü ağır geçirenlerle hafif geçirenlerdeki koku farklarına baktık. Hafif geçiren ve koku alma bozukluğu olanlarda internokin 6 düzeylerinin ağır geçirenlerden daha düşük olduğunu gördük. Hastaların yüzde 60'ında koku kaybı var.
Koku alma bozukluğu olanlar, aslında hastalığı biraz daha hafif geçiriyorlar. Virüs akciğere gitmek yerine savaşı burunda gerçekleştiriyor. Yani koku kaybı varsa hastalığı hafif geçirme kriteri olabiliyor. Koku alma bozukluğu sadece hastalığın tespiti için değil, hastalığın gidişatının değerlendirilmesi için de bir kriter haline geldi. Sanki vücut kokuyu kurban veriyor. Bu savaş sırasında vücut mücadele ederken akciğere daha az gidiyor.
'Koku egzersizi yapılmalı'
Koku kaybı yaşayan hastaların yemeklerden tat ve lezzet almadığını, kendilerini güvensiz hissettiklerini ve depresyona girdiklerini belirten Altundağ, koku kaybı yaşayan hastaların uçucu yağlarla veya normal kokularla koklama egzersizleri yapması gerektiğini, bunun koku sinir hücrelerinin tekrar canlanmasını sağlayabileceğini ifade etti. Altundağ, "Bu egzersizlerde nane, okaliptüs, gül, kekik, limon, yasemin, karanfil, bergamot, mandalina gibi yağlar koklanarak egzersiz yapılabilir. Hasta çiçeksi, meyvemsi, baharatlı, reçineli kokularla koku egzersizleri yaparak koku yeteneğini arttırmaya çalışmalı" diye konuştu.