Kazada başından yaralanarak hastanede tedavi altına alınan ve eniştesi Oğuz Acı'yı kaybeden 23 yaşındaki Tahsin Arslan, kaza anını hatırlamadığı söyleyerek "Akşama doğru biz bir grup olarak yola çıkmıştık. Orada bir arıza yaşandı. Kurallar gereği dörtlüleri yaktık. Kaza anını hatırlamıyorum dedi. Olayın ardından kayıp olan telefonlardan birinin kendisine ait olduğunu söyleyen Arslan, "Telefonum Eylem Tok'un aracından çıkmış. Kazadan önce cebimdeydi ama cebimden çıkmadı. Fermuarlı cebimde kapalı şekilde muhafaza ediyordum. Zaten cebimde olan cüzdan gibi diğer eşyalarım olduğu yerde duruyordu. Muhtemelen cebimden alındı" şeklinde konuştu.
"TÜM GÜVENLİK ÖNLEMLERİNİ ALDIK"
Kazadan sonra beyninde pıhtı oluştuğunu söyleyen Arslan, "ATV ile gezintiye çıkmıştık. Arıza olduk çektik kenara. Gelen aracın istikametindeydik. Yolu engellemedik gerekli tüm güvenlik önlemlerini aldık. Aydınlatmalarımızla trafik kurallarına uyduk" diye konuştu. Arslan, "Kaza olabilir. İnsanlık hali her şey olabilir. Ama keşke insancıl olsalardı. Her insan kaza yapar, hata yapar. Ama ondan sonra gelişenler daha önemli" dedi.
"ARABALAR FARK ETSİN DİYE FLAŞÖRLERİMİZİ YAKTIK"
Kazada bir diğer yaralanan isim 23 yaşındaki Hasan Topal kazadan sonra darbeye dayalı hafıza kaybı yaşadığını söyleyerek, "Bu kaza 1 Mart Cuma gecesi olmuş. Ben perşembe gecesini hatırlarken, Cuma gününün gündüzünü dahi hatırlamıyorum. Ufak detaylar, rüya gibi kesikler geliyor aklıma. Arkadaşın ATV'si bozulunca Oğuz abi, 'Ben onun motorunu ters yöne çevireyim' dedi. Flaşörlerimi ekledi, flaşörleri kuvvetliydi onun. Karşıdan gelen arabalar fark etsin diye" ifadelerini kullandı.
"HEPİMİZ BEYAZ IŞIK GÖRDÜK"
Kaza anında beyaz ışık gördüğünü hatırlayan Topal, şöyle konuştu: "Tam takviye yapıyorduk beyaz ışık gördük hepimiz. Sonra hastanedeydim. Olay Cuma akşamıydı. Benim aklım pazartesi günü geldi. Hatta Oğuz abi rahmetli olmuş. Ama rahmetli olduğunu bile bilmiyorum. Çevremdekilere sormuşum, 'Oğuz abi neden rahmetli oldu?' diye."
"OĞUZ YOK DİYE BAĞIRIYORDU"
Kazanın ardından sesler duyduğunu söyleyen Topal, "Biri Oğuz yok, Oğuz yok diye bağırıyordu. Onu hatırlıyorum. Meğer uçurumdan aşağıya düşmüş. Normalde bilincim açıkmış ama ben hiçbirini hatırlamıyorum. Kazayı gerçekleştiren kişinin ailesinden bugüne kadar kimse bize ulaşmadı" diye konuştu. 21 yaşındaki kazazede İbrahim Gümüş, "Oğuz abimizin vefat etmesi hepimizi derinden vurdu. Diğer dördümüzün de böyle ayakta olması, en azından yaşıyor olmamız biraz da olsa güç verdi. Birbirimize güç verdik" dedi.
"MADEM VİCDANLILAR GELİP TÜRKİYE CUMHURİYETİ ADALETİNE TESLİM OLSUNLAR"
İbrahim Gümüş, "Ben yardım ya da oraya gelen bir bayan sesini duymadım. Zaten yarı baygındım. Kazadan sonra bunları hatırlıyorum. Telefonum elimden alındı. Alındığını biliyorum. Telefonu çıkardım, telefon benim yanımdaydı çıkarıp yardım istemek için aramıştım. Ama işte söylediğim gibi telefonu elimden aldılar ne oldu bilmiyorum. O esnada ambulans daha gelmemişti" açıklamasında bulundu. "Madem o kadar vicdanlılar adaletimize, Türkiye Cumhuriyeti'ne teslim olsunlar" Oradan geçen vatandaşların durup yardımcı olduklarını ifade eden Gümüş, " Ambulansı aramışlar, ambulans gelene kadar bizi yatırmışlar. Ondan sonra olanları hatırlamıyorum. Onlar hakkında bana gelen bir bilgi yok. Açıkçası benim içimde bir acı var. Ben Oğuz abiyi abim gibi görüyordum. Vicdanlı bir açıklama yapmaya çalışmışlar. Kendilerini öyle göstermişler kendilerini. Madem o kadar vicdanlılar adaletimize, Türkiye Cumhuriyeti'ne teslim olsunlar. Bizim acımızı biraz dindirsinler. Bu basit bir kaza değil. Süratli bir şekilde bize vurdular. Biz hepimiz savrulduk. Ben kalktığımda yanımda kimseyi göremedim. Herkes bir tarafa savrulmuştu" şeklinde konuştu.
ACILI BABA ÖZER ACİ: "ADALET ARAYIŞINDA YANIMIZDA YER ALDIĞINIZ İÇİN TEŞEKKÜRLER"
Kaza sonrası adalet arayışında kendilerine destek olan adalet arayışına katılan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'un açıklamalarına teşekkür eden acılı baba Özer Aci, "Sayın Adalet Bakanımız, Göktürk'teki kaza ile yakinen ilgilendiğinizi biliyorum. Adalet arayışımızda yanımızda yer aldığınız için çok teşekkür ederiz. Yaşadığımız acı büyük. Ancak bu tutuklamalar acımıza su serpmiyor. Oğlumun ihmal ve insanlık dışı davranışlar sebebiyle hayatını kaybettiği kazada pek çok isim var. Başta; Eylem Hanım, 5 yaralı çocuğu ölüme terk edecek kadar çok sevdiği pırıl pırıl çocuğu Timur, Eylem Hanım'ın olayın içinde yer alan çalışanları, kazaya dahil olan diğer araçtaki çocuklar, çocukların ifadelerinde yer alan sitenin önünde buluşup çocuklarını alan, yaralılara ve ailemize bir baş sağlığı dileyemeyen veliler,Eylem Hanım'ın ve çocuğunun kaçmasına göz yuman sizin de araştıracağını söylediğiniz kamu görevlileri… El birliğiyle işlenen bir suç söz konusu.
Biz bu kalabalık güruhun içinde Oğuz için, yaralı çocuklarımız için, bir buçuk yaşındaki Pars Ege için mücadelemizi sürdürüyoruz. Eylem Hanım'ın televizyonda verdiği röportajın yalan ifadelerle dolu olduğunu en başından beri biliyorduk. Çalışanı Ceren Hanım'ın ifadesine göre, röportajda söylediğinin aksine kazazedelere yardım etmek bir kenara dursun, olay yerine yakın bir yerden oğlunu U dönüşü yaparak alıp kaçırıyor. Bulgular, kendisinin 2. Kez olay yerine gittiğini gösteriyor. Telefonları almadığını belirtmişti. Şoförü günler sonra gidip emniyete teslim etti. Eylem Hanım'ın kazadan sonraki süreçte gösterdiği tutum başta biz olmak üzere bütün kamunun vicdanını yaralamıştır. Biz bu davanın artık sadece bizim değil, bütün Türkiye'nin davası olduğunu biliyoruz. Suçlular teslim olana kadar adalet arayışımızı sürdürmeye devam edeceğiz. Desteğiniz için tekrar teşekkür ederim Sayın Bakanım" dedi.