Anne Hacer Sarı, sanık Canpolat'ın olaydan önce uzun süre 25 yaşındaki öğretmen kızı Şeyma'yı takip ettiğini söyledi.
Şeyma'nın, sanıkla ilgili kendisiyle dertleştiğini anlatan anne Hacer Sarı, şunları kaydetti:
"Şeyma, komşumuz olan sanığın bazı tavırlarını fark etmiş ve benimle konuşmuştu. Bu şahıs için, 'Anne sürekli bana bakıyor gibi hissediyorum. Rahatsız oluyorum. Sabahın köründe beni takip ettiğini görüyorum.' demişti. Ben de bu şüphelerin doğru olabileceğinden endişelenince sanığın kapısını çaldım. Bu tür hareketlerin yanlış olduğunu söyledim. Uyarmaya çalıştım. Sanık Muzaffer, bana kendisine iftira attığımı söyledi."
Hacer Sarı, bu olayın ardından endişeleri arttığı için sabahları işe giden kızını dolmuşa bırakmaya başladığını belirtti.
Bir gün sanık Muzaffer Canpolat'ın erken saatlerde Şeyma Sarı'dan önce apartmandan ayrıldığını dile getiren Hacer Sarı, "O gün sanığın erkenden işe gittiğini düşünerek, Şeyma'yı bırakmak için çıkmadım. Şeyma kendisi gitti ve bir süre sonra dolmuştayken bana şahsın da dolmuşta olduğuna dair mesaj attı. 'Kızım hemen in.' dedim. Şeyma dolmuşu durdurup inmiş, ardından gelen ilk dolmuşa bindiği için sanık kendisini takip edememiş.' Bir süre bu tür olayları yaşamaya devam ettik." ifadelerini kullandı.
Olay günü her şeyin çok kısa süre içinde gerçekleştiğini anlatan Sarı, "Küçük kızımla evden çıkıyorduk. Kapıyı kapattım ve arkamı döndüm. Ben daha bir şey demeden arkamda beliren sanık silahla ateş etti. Gerisini hatırlamıyorum." dedi.
Duruşma salonuna tekerlekli sandalyeyle gelen anne Hacer Sarı, olay günü sanığın kendisine de ateş ettiğini, tedavisinin sürdüğünü söyledi.
Tutuklu sanık Muzaffer Canpolat, hakkındaki suçlamaları kabul etmedi.
Olaydan önce iki kız kardeşin ve annelerinin tavırlarının kendisini rahatsız ettiğini öne süren Canpolat, "Evimi dinliyorlardı. Gizlice evime girip çıkıyorlardı. Duvarıma vuruyorlardı, öksürüyorlardı. Psikolojim bozulmuştu. Hatta bununla ilgili 4-5 ay önce psikolojik tedavi görmüştüm. Yine bir süre tatile gittim. Döndüğümde perdenin kornişi sökülmüş, sineklik kırılmıştı. Ben de bu konuyu konuşmak için yanlarına gitmiştim. 'Sizinle konuşacağım.' dedim. Anneleri beni itekleyince ben de silahımı gösterdim." şeklinde konuştu.
Mahkeme Başkanı, bunun üzerine sanığa, "Konuşmak için gittiysen neden yanında silah götürdün?" diye dordu.
- "PSİKOLOJİM BOZULMUŞTU" İDDİASI
Sanık Canpolat, "Silahı yanıma almaktaki amacım, onların bana karşı tavırlarına göre hareket etmekti. Konuşmak için gittiğimde Şeyma ve Tuğba içeri girdi. Anneleri Hacer de beni itekledikten sonra neler olduğunu hatırlamıyorum. Olay nedeniyle çok pişmanım." ifadelerini kullandı.
Sanık Canpolat'ın olayda kullandığı silahı kendisinden aldığı ileri sürülen diğer sanık Mustafa Kaya ise hakkındaki iddiaları reddederek, "Silahı kendisine ben vermedim." dedi.
Olayın yaşandığı binada ikamet eden tanıklardan Remzi D. ise baba Burhanettin Sarı'yla bir yıl kadar önce sanıkla ilgili konuştuklarını söyledi.
- "ŞEYMA'YA BİR ŞEY DANIŞACAKTIM"
Baba Burhanettin Sarı'nın o sıra Şeyma'yı takip ettiği gerekçesiyle Canpolat'a kızgın olduğunu anlatan Remzi D, şöyle devam etti:
"Ben 'Yanlış anlaşılma olmuştur.' diyerek Burhanettin Sarı'yı sakinleştirmeye çalıştım. Bu durumu Muzaffer'e sormak için eşimle birlikte evine gittim. Şahsa, Şeyma öğretmeni neden takip ettiğini sorduk. 'Şeyma'ya bir şey danışacaktım. O kültürlü ve okumuş olduğu için.' dedi. Ben yine de yaptığının yanlış olduğunu söyleyince inkar etti."
- "Anne, beyninde kurşunla yaşamaya çalışıyor"
Sarı ailesinin avukatı Ferit Atalay da sanığın, hiçbir neden yokken tasarlayarak ve bilinçli şekilde bir aileyi ortadan kaldırdığını söyledi.
Canpolat'ın Sarı ailesini yıllarca takip ettiğini dile getiren Atalay, "Maktullerin anneleri şu anda beyninde kurşunla yaşamaya çalışıyor. Sanık, kendisinden 30 yaş küçük bir kıza göz koymak suretiyle bir aile faciasına neden olmuştur. En ağır şekilde cezalandırılmasını talep ediyoruz." diye konuştu.
Mahkeme heyeti, Canpolat'ın tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı erteledi.
- "Verilecek kararın, kadın cinayetlerinin önlenmesine katkı sağlamasını istiyoruz"
Duruşma sonrası adliye önünde basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Sarı ailesinin avukatı Ferit Atalay, şunları kaydetti:
"Bu cinayet, Türkiye'de sonu gelmeyen, bitmeyen, tükenmeyen kadın cinayetlerinin tipik bir örneği. Belki de en vahşice işlenmiş cinayetlerden birisi. Bu davada verilecek kararın, Türkiye'deki kadın cinayetlerinin önlenmesine katkı sağlamasını istiyoruz. Bu davayı baştan sona kadar izleyeceğiz. Mahkemenin bu konuda en doğru kararı vereceğini biliyoruz. Sanık bugünkü duruşmada akli melekelerinin yerinde olmadığı görüntüsünü vermeye uğraşmıştır ancak sanığın yargılamanın tüm aşamalarında verdiği ifadeler birbiriyle çelişik değildir, son derece nettir, açıktır, tasarlamıştır, kurgulamıştır.
Bu suçu işlerken adım adım planını uygulamıştır. İki kişiyi öldürdüğü için iki kez müebbet hapse mahkum olacaktır. Anneyi öldürmeye teşebbüs ettiği için yaralamaktan, ayrıca konut dokunulmazlığını ihlal suçundan, ayrıca Ateşli Silahlar Yasası'na aykırı davranmaktan da ceza alacaktır."
Konya Çerkes Derneği temsilcisi Tuğçe Parılyıldız da şiddetin, telafisi imkansız toplumsal travmalara yol açmaya devam ettiğini söyledi.
Kadın ve çocuk cinayetlerinin adalet duygusunu derinden sarstığını, Şeyma ve Tuğba Sarı'yı koruyamamanın derin üzüntüsünü yaşadıklarını belirten Parılyıldız, "Bizler de bu davada tarafız. Bizler güçlü, kararlı hukuk insanlarımızla, tüm üye ve hemşehrilerimizle, adaletin yerini bulacağı ve o caninin en ağır cezayı alacağı güne kadar bu davanın yakın takipçisi olacağız." şeklinde konuştu.
OLAY
Selçuklu ilçesi Binkonutlar Mahallesi Revan Caddesi'ndeki evinde yalnız yaşayan Muzaffer Canpolat, 27 Haziran'da, komşuları Hacer Sarı (51) ile kızları Şeyma ve Tuğba Sarı'yı evlerinde tabancayla vurmuş, öğretmen olduğu öğrenilen Şeyma Sarı olay yerinde hayatını kaybetmişti.
Hacer ile Tuğba Sarı ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılmış, Tuğba Sarı kurtarılamamıştı.
Olayın ardından, suç aleti silahla polis merkezine teslim olan Canpolat, çıkartıldığı hakimlikçe tutuklanmıştı.