Bartın'daki maden ocağı patlamasında yaralanan ve tedavi için İstanbul Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi'ne getirilen Taner Şen'i (30) kendisi de aynı madende gündüz vardiyasında çalışan dayısı Tayfun Kayhan kurtardı. Yeğenini ilk gördüğünde dayısı olarak tanıyamadığını dile getiren Kayhan, onu SABAH'a anlattı. Taner Şen'in daha önce Türk Silahlı Kuvvetleri'nde 5 yıl boyunca sözleşmeli uzman olarak çalıştığını söyleyen Kayhan, "Artık yerleşik bir hayata geçmek ve kendi düzenini kurmak istiyordu. Biz de ona evlenirsin yerleşik bir hayatın olur diyorduk. Başvuru konusunda yardımcı olduk, nasip oldu ona da. 3 yıldır da maden ocağında gayet iyi bir şekilde çalışıyordu. Annesi ve babası ayrılmıştı, babası vefat etti ve iki kardeşine Tayfun sahip çıkıyordu. Babasının durumu iyi değildi, biz kardeşlerini beraber okuttuk. Gezmeyi çok severdi, maddi imkanları yeterli olmamasına rağmen imkanlarını zorlayıp Dubai'ye tatile gitmişti" dedi.
AYNI KÖYDEN 3 CENAZE ÇIKTI
Kendisi de aynı gün gündüz vardiyasında çalıştığını ifade eden Kayhan, şunları söyledi: "Patlamayı duyar duymaz gidip kurtarma çalışmalarına katıldık. Taner'i acil müdahale ekipleri ocakta bir yere kadar getirdi, oradan sonra ben aldım yeryüzüne dört beş arkadaşımla birlikte çıkardık. Taner'i ilk gördüğümde dayısı olarak tanıyamadım. Yeğenimi ocaktan çıkardıktan sonra birebir konuştum ve bilinci açıktı. Su istedi, su verdik ve o da sorduğumuz birkaç soruya cevap verdi. Onu ambulansa teslim ettikten sonra arkadaşlarımı kurtarmak için tekrar ocağa girdim. İlk başta kurtarılan 8-10 arkadaşımızın geneli sadece yaralıydı. Taner'i kurtardıktan sonra 6-7 kişiyi daha yaralı çıkardık ama ne yazık ki diğerleri vefat etmiş bir şekilde geldiler. Ahatlar Köyü'nden 3 tane gencecik arkadaşımızın cenazesi çıktı. Eşimin amcası Rıfat Acet vefat etti. Onların cenazesine katıldık."
"DEVLETİMİZ EN BAŞINDAN BERİ BİZİMLE İLGİLENDİ"
Kayhan, şöyle devam etti: "Dün gece de buraya yeğenime destek olmak için geldim. Üzüntümüz büyük. Beraber çalıştığımız kardeşlerimiz vefat ettiler, yaralandılar. İçimiz kan ağlıyor. Devletimize, siyasilerimize çok teşekkür ediyorum. Olayın en başından beri bizimle ilgilendiler, buraya kadar getirdiler. Burada Başhekimimiz Nurettin Yiyit Bey'e ve ekibine sonsuz teşekkür ediyorum. Buraya geldiğinde Taner'in kalbi durmuş ve doktorlarımız sayesinde tekrar döndürülmüş. Allah razı olsun onlardan."
12 GÜN ÖNCE BABALARINI KAYBETMİŞLERDİ
Remzi Taşkömür'ün (42) madencilikten emekli babası patlamadan 12 gün önce vefat etmişti. Babalarının acısı henüz tazeyken patlama haberiyle sarsıldıklarını söyleyen Remzi Taşkömür'ün kardeşi Mehmet Taşkömür, "Babamın cenazesinden sonra çalıştığım için İstanbul'a dönmek zorunda kaldım. Birkaç gün sonra da patlama haberini aldık. Ben de iş makinası operatörüyüm. Ağabeyim yer altında ben de yer üstünde aynı işi yapıyoruz aslında. İkisi de çok tehlikeli. Babamız da maden ocağından emekliydi. Ben de girmek istiyordum ama sadece ağabeyime nasip oldu ve o da babam gibi madenci oldu. Oraya girmek de çok zor çalışmak da çok zor" diye konuştu.
EMEKLİLİĞİNE 3 YIL KALMIŞTI, HAYALLERİ VARDI
Ağabeyinin 12 yıldır madende çalıştığını ve emekliliğine 3 yıl kaldığınıu dile getiren Taşkömür, "3 çocuğu için güzel bir hayat kurmak istiyordu. Emekli olduktan sonra kızını evlendirecekti. Diğer çocuklarını da okutmak istiyordu" dedi.
AĞABEYİM VEFAT ETMEDİ, TEDAVİSİ DEVAM EDİYOR
Öte yandan dün yapılan bir haberde ağabeyinin vefat ettiğinin yazıldığını belirten Taşkömür, bu bilginin düzeltilmesini istedi ve ağabeyinin tedavisinin devam ettiğini söyledi.
MADENCİLERE İLK YARDIM ELİNİ UZATAN YİNE MADENCİ KARDEŞLERİ OLDU
Madencilerin yerin altındaki arkadaşlarını kurtarmak için verdiği büyük mücadeleyi anlatan yaralılardan Ayhan Akgül'ün ağabeyi Kenan Akgül ise şunları söyledi: "Benim maden ocağında iki kardeşim çalışıyordu o gün. Kardeşim Umut Akgül diğer kardeşim Ayhan Akgül'ü kurtarmak için aşağı iniyor. Kardeşimi kurtardıktan sonra tekrar aşağı inip diğer arkadaşlarına yardım ediyor. Aynı bölgede çalışan İbrahim Çeliktaş ise olayın mağduru olduğu halde dışarı çıkıyor ve tekrar içeri giriyor. Yani birinci çıkışında gaza maruz kalıyor ve zehirleniyor, diğer madenci arkadaşlarını kurtarmak için tekrar girdiğinde tekrar maruz kalıyor. Burada madencilere ilk yardım elini uzatan yine madenci kardeşleri oldu. Onlar orada içeri girmeseydi belki şu anda burada olanları da göremeyecektik. Allah razı olsun buradaki hastaların yaşamasının sebebi onların oradaki mücadelesi. Buradaki birlik ve kardeşlik ruhuna şu ana kadar hiç rastlamadık. Öyle bir kenetlenmişler ki bibirlerine, ölümü dahi göze alıp tekrar ocağın içine girmişler. Yani kendi hayatını diğer arkadaşların hayatına tercih ettiler. Hastane ekibi bizi bilgilendiriyor. Hastalardan İbrahim Çeliktaş'ın durumunun diğerlerine göre biraz daha iyi olduğunu söylediler. Biz umutluyuz, başhekimimiz de söyledi umutluyuz dedi. Sizlere sevinçli haberi vermek için elimizden geleni yapıyoruz dedi."