Muhammed Ali, sadece ismiyle bile dünyanın her yerinde saygı uyandırmayı başarmıştı. Ama onun böylesi bir başarıya imza atması kolay olmadı. Gün geldi siyahi olduğu için aşağılandı, gün geldi Vietnam Savaşı'na gitmeyi reddettiği için kendi halkı tarafından linç edildi. Müslüman olduğunu açıkladıktan sonra ambargolarla karşılaştı. "Benden olmamı istediğiniz kişi olmak zorunda değilim. Kim olmak istiyorsam o olmakta özgürüm" diyecek kadar kendi olmaya çalıştı hep.
Adını spor tarihine yazdırması kolay olmadı elbette. İnişli çıkışlı ve mücadelelerle dolu bir hayat yaşadı. Mücadele ettiği sadece rakipleri değildi. Ön yargılara, toplumsal ön kabullere, ayrımcılığa, ırkçılığa karşı da sert darbeler vurarak onları alaşağı etmeyi bildi. Hayatı her zaman kitaplara, filmlere, belgesellere konu oldu. Lakin buna rağmen efsanesinin ateşi hiç sönmedi.
Hâlâ onunla ilgili kitaplar çıkmaya devam ediyor. Ama bu sefer söz sırası kardeşi Rahman Ali'de. Turkuvaz Kitap'tan çıkan Kardeşim Muhammed Ali kitabında boksörü, küçüklüğünden beri onun bir gölge gibi yanı başında duran Rahman Ali anlatıyor. Abisinin mitleşen hayatına yakından tanık olan Rahman Ali, mitleri bir kenara bırakıyor ve bizi insan Muhammed Ali ile baş başa bırakıyor. Hem de efsanevi boksörü daha iyi anlamamızı sağlayan ilginç bilgiler vererek yapıyor bunu.
ROCKY'NİN ESİN KAYNAĞI...
Rocky filminin ilham kaynağının yine Muhammed Ali ile ilgili olduğu pek bilinmez: "Kardeşim Rocky 'ye bayıldı. Film yapılırken kendi hayatından esinlendiğini hissettiyse bile bunu aşağılama olarak değil, gurur verici kabul etmişti. Zaten daha sonra anlaşıldığı kadarıyla Stallone, kazanma şansı olmadığı düşünülen boksörün atılgan şampiyonla karşılaşma şansını yakaladığı bölümde kardeşimin Chuck Wepner'la yaptığı maçtan esinlenmişti. Stallone sonraki filmlerinde kardeşimin antrenman tarzını da ödünç alarak kullanacaktı."
DEDESİNİN ANNESİ BİR KÖLEYDİ
Muhammed Ali siyahi bir anne ve babanın çocuğu olarak, Cassius Clay Marcellus adıyla 17 Ocak 1942'de Louisville'de dünyaya gelse de aile geçmişi bizi çarpıcı bir ABD gerçeğiyle yüzleştiriyor. Muhammed Ali'nin anne tarafından dedesinin annesinin vakti zamanında bir köle olduğunu öğreniyoruz kitaptan. Amerika'ya 1877'de İrlanda'dan gelen dedesinin babası, burada özgürlüğüne kavuşmuş köle bir kadınla evleniyor ve bu evlilikten Muhammed Ali'nin dedesi John Grady doğuyor.
IRK AYRIMCILIĞI İLE SEKİZ YAŞINDA TANIŞTI
1940'lı ve 50'li yıllar, ABD'de siyahların ırkçılıkla katı bir şekilde yüz yüze kaldığı zamanlar. Muhammed Ali de teninin renginden dolayı ırkçılığa daha küçük yaşta maruz kalıyor. Annesi onu sekiz yaşındayken çarşıya götürüyor. Susuyor Ali. Dükkanın birine girip su satın almak istiyorlar ama dükkandaki kadın 'zencilere satış yapmadıklarını' söylüyor. Muhammed Ali, ırkçılıkla ilk defa yüzleşiyor ve gözyaşlarını tutamıyor. Bu olay onun dünyasını derinden etkiliyor. Rahman Ali "Muhammed sık sık siyah insanların neden öyle eza görmek zorunda olduğunu sorguluyordu" diyor.
BİSİKLETİ ÇALININCA BOKSA BAŞLADI
Muhammed Ali boksla 12 yaşında tanışıyor. Ama bu tanışmaya da bir hırsızlık olayı vesile oluyor. 1954 yılında babasının, kardeşiyle kendisine Noel hediyesi olarak aldığı bisikletleri sokakta zincirledikleri yerden çalınıyor. Polise gitmeye karar veriyor iki kardeş. Ama oradaki insanlar onları bir spor salonuna yönlendiriyor. Çünkü onlara yardımcı olacak polis o sırada spor salonunda. İki kardeş salona gidiyorlar. Joe Martin adlı polis memuru orada çocuklara boks öğretiyor aslında. Gerisini kitaptan okuyalım: "Meselenin resmi yanını hallettikten sonra, 'Bu arada, siz iki ufaklık yarın akşam saat 6 gibi buraya gelsenize" dedi, 'Boks yapmayı öğrenirsiniz.' Yanaklarında hâlâ gözyaşlarının izi olan kardeşim, gözlerinde o tanıdık meydan okumayla o hırsızları yakaladığı anda fena benzeteceğini söyledi. Martin, Muhammed'e bunları aklından geçirmek için bile yumruk atmayı öğrenmesi gerektiğini anlattı. Boksa dair hiçbir şey bilmiyorduk ve o sporla ilgilenmeyi hiç düşünmemiştik ama anlaşıldığı kadarıyla Muhammed, salonun görüntüsü, kokuları, canlılığı karşısında bisikleti bile unutacak kadar kendinden geçmişti."
İLK ŞAMPİYONLUK VE NEHRE ATILAN MADALYA
Muhammed Ali, Joe Martin'in nezaretinde boksa başlayıp pek çok maç kazanır. Ve 1960'ta San Francisco'ya gidip Roma'da yapılacak olan olimpiyat oyunlarına katılmaya hak kazanır: "5 Eylül günü Polonyalı Zigzy Pietrzykowski'nin karşısında ringe çıktı. Hakemlerinin oy birliğiyle onu yenip yarı ağır sıklette madalyaya ulaştı. Bir rüyanın gerçekleştiği, asla unutamayacağım bir gündü. Louisville'e döndüğünde onu havaalanında büyük bir kalabalık karşıladı."
Fakat Muhammed Ali'nin bu olimpiyat şampiyonluğu sevinci bile ırkçılıkla gölgelenir. Irkçı muameleye maruz kaldığı gün madalyayı Ohio Irmağı'na atar: "Bize hizmet vermeyi reddeden restorana Muhammed'le birlikte gitmiştik. Kardeşim garson hanıma, 'Ben bir çizburger alayım' dedi. 'Burada 'zencilere servis yapmıyoruz' diye cevap verdi kadın. Tiksinti ve öfkeyle restoranı terk ettik. 2. Cadde köprüsüne vardığımızda Muhammed, madalyasını ırmağa fırlattı. 'Rudy, incindim. Büyük saygısızlığa uğradım. Beni derinden yaraladı bu' dedi."
ONU MALCOLM X MÜSLÜMAN YAPMADI
Muhammed Ali'nin din değiştirip Müslüman olmasıyla ilgili çarpıcı bir tespit yapıyor kardeşi Rahman Ali: "Kardeşimi İslam Milleti'yle (The Nation of Islam adlı Afrika kökenli Amerikalıların Detroit'te başlattığı siyasi ve dini bir hareket) Malcolm X'in tanıştırdığı ve din değiştirmesinden onun sorumlu olduğu kabul edilir ama bu tam olarak doğru değildir. Buna yol açan, Roma Olimpiyat Oyunları için yola çıkmadan önce kardeşime İslam Milleti'nin öğretilerinden ilk söz eden kişi, 2. Cadde'de yapılan bir toplantıda tanıştığı ruhban yardımcısı Samuel X Saxon olmuştur. Samuel, Miami'deki caminin yöneticisiydi ve kardeşim de kente taşındığında sık sık oraya gitmeye başlamıştı. Bu tartışmalı gruba katılmaya karar verdik, çünkü Muhammed bir şeylerin, bir amacın parçası olmak istiyordu ve bunun gerisinde o zaman itibarıyla manevi bir arayış yoktu."
YENİLEREK KÜLLERİNDEN DOĞDU
Muhammed Ali ile Joe Frazier arasındaki üç maçlık rekabet tarihe çoktan geçti. Bu rekabetin ilk maçında Muhammed Ali ile Frazier 8 Mart 1971'de New York'ta karşılaşmıştı ve Frazier galip gelmişti. Bu maç sonrası Muhammed Ali "Bildiğiniz gibi, şu zamana dek yenilgiyi tattıran hep bendim ve şimdi yenildim. Artık diğerlerinin ne hissettiğini biliyorum. Bazen büyük olmanın ve daima zafere ermenin sarhoşluğuyla kendinizi kaybedersiniz. Ve bir nokta gelir, gardınızın düşmesine izin verirsiniz" diyecekti. Kardeşine göre de bu yenilgi Ali'nin küllerinden yeniden doğmasına neden olmuştu. İkinci karşılaşma ise 28 Ocak 1974 gerçekleşti. Bu sefer Muhammed Ali kazandı. Son karşılaşma ise 1 Ekim 1975'te yapıldı. Boks tarihinin en çekişmeli maçını Ali kazanarak Frazier rekabetinden galip çıkmayı bildi.
ADI CASSİUS X OLACAKTI
Muhammed Ali'nin 1964'te Sonny Liston'u yenip dünya şampiyonu olduktan sonra Müslüman olduğunu açıklaması büyük bir olay haline geliyor. Bu süreçle ilgili önemli bir bilgi var kitapta "Çoğu insan bilmez ama kardeşim en başta Cassius X adını almıştı. Bu ismi ona Elijah Muhammed (İslam Milleti cemaatinin ruhani lideri) vermiş, sonra bunu Liston karşısında aldığı zaferin hemen ardından açıklayacağı Muhammed Ali adıyla değiştirdi. Bana da o sırada Rahman Ali adı verilmişti."
KARİYERİNİN EN BÜYÜK HATASI
Muhammed Ali 1980 yılına gelindiğinde dünyanın en popüler sporcularından biriydi. 1979'da eldivenlerini duvara astığını ilan etmiş ve emeklilik turnesine çıkıp dünyayı dolaşmıştı. Ama o, kendi boks ekibi dahil herkesi şaşırtan bir karar verdi ve Larry Holmes'la maça çıkacağını açıkladı. Lakin 2 Ekim 1980'deki maçta ilk defa Muhammed Ali havlu atmak zorunda kalacaktı. Rahman Ali'ye göre maç bir hataydı, kitapta bunu "Kardeşimin Larry Holmes'la hiç karşılaşmaması gerekirdi" sözleriyle dile getiriyor.
REHİNELERİ KURTARMAK İÇİN HEP DEVREYE GİRDİ
1991'deki ABD'nin Irak'ı işgal girişimi öncesinde Saddam Hüseyin bir grup ABD'li mühendisi rehin alınca Muhammed Ali bu rehinelerin serbest bırakılması için Irak'a gidip Saddam Hüseyin ile görüşür. Kitaba göre 1985'te de arkadaşı ve CIA yetkilisi olan Larry Kolb'la birlikte rehinelerin kurtarılması için Beyrut'a gitmiş. Bir de İran-Irak savaşında esir düşen askerlerin salıverilmesini sağlamak için 1993'te İran'a gitmiş.
BERTRAND RUSSELL: SEN ONLARI ŞAŞIRTTIN
Turkuvaz Kitap'tan çıkan Kardeşim Muhammed Ali biyografisi Ali'nin hayatına içeriden bir bakış sunarken, boksörün Kapı Yayınları'ndan çıkan Fransız spor tarihçisi Claude Boli'nin yazdığı Muhammed Ali biyografi kitabı ise bir o kadar dışarıdan bir bakış sunuyor. Bu kitapta da ilginç bir ayrıntı var. Dini inançları gereği Vietnam Savaşı'na gitmemek için orduya katılmayı reddettiği dönemde ABD'de günah keçisi ilan edilince ona en büyük desteklerden birini ünlü filozof Bertrand Russell veriyor. Russell, Ali'ye şunları söylüyor: "Diğerlerinden daha barbarca olan bir savaş bu ve bir boks şampiyonunun her daim efsanelere konu olduğunu göz önünde bulundurursak fikirlerinin basit bir merak konusu olamayacağını tahmin edebiliriz. Genel olarak o, akıma karşı yüzmeyi tercih etmez. Siz, onları şaşırttınız."