Kemal Sunal'ı google unutmadı. Google, Kemal Sunal'ı giriş sayfasında doodle yaptı. Gül Sunal 70'inci yaş hediyesi olarak Kemal Sunal için kitap yazdı.
1964 yılında Ankara Bando-Mızıka birliğinde askerliğini yaptı. Sanat hayatı, Vefa Lisesi'nde amatör olarak "Zoraki Tabip" adlı tiyatro oyunuyla başladı. İlk kez Kenterler Tiyatrosu'nda profesyonel oyuncu olarak çalıştıktan sonra uzun süre Ulvi Uraz Tiyatrosu'nda, kısa süre Ayfer Feray Tiyatrosu'nda, son olarak da Devekuşu Kabare Tiyatrosu'nda görev aldı. Devekuşu Kabare Tiyatrosu'nda oynadığı bir oyunda Ertem Eğilmez tarafından çok beğenildi ve böylece beyaz perdeye transfer oldu. İlk rolünü 1973 yılında Ertem Eğilmez'in yönettiği Tatlı Dillim adlı filmde uzun boyundan dolayı basketbolcu olarak aldı.[2] Bunun ardından Ertem Eğilmez'in yönettiği kalabalık kadrolu filmlerde rol almaya başladı.
Kemal Sunal, hem yüzünün fizik yapısı hem de mimik ve jestleriyle Fransız komedyen ve şarkıcı Fernandel'e benzetilirdi. Fernandel 1930'lu yıllardan 1960'lı yıllara kadar tıpkı onun gibi sayısız komedi filmi çevirmişti. Kendisiyle yapılan bir röportajda Sunal, kendisi için 'at suratlı' gibi benzetmeler bile yapıldığını, ama en çok Zeki Müren'in kendisini 'Fernandel'le Jean-Paul Belmondo karışımı' diye tanımlamasının hoşuna gittiğini belirtmişti
"Ben Kemal Sunal hayranıyım, filmlerini bıkmadan izliyorum. Muhteşem bir oyuncu."
–Bülent Ecevit
"Varlığı yokluğu belli olmazdı, ama yönetmen 'motor' dediği an, karşımızda devleşen bir aktör olurdu."
–Emel Sayın
"Kemal Sunal, filmlerinde genellikle, haklının haksıza, güçsüzün güçlüye karşı mücadelesini temsil eden büyük komedi ustasıydı."
–Altan Öymen
"Türk sinemasının usta sıfatına layık oyunculardan biri olan Sayın Sunal, çizdiği kompozisyonlarla hafızalarda önemli bir yere sahiptir."
–Murat Sökmenoğlu
"...çok takdir ettiğim, çok beğendiğim, hakikaten Türk sinemasına damgasını vurmuş, halkın sevgisini kazanmış, gönlüne girmiş olan çok büyük bir sanatçıydı."
–Göksel Arsoy
"...Kemal Sunal öldü.Ama insanlığın, dürüstlüğe inancı ve kötüler karşısında iyilerin kazanacağına dair umudu sürdükçe "Şaban" yaşayacaktır.."
–Can Dündar
"...Gitmeseydin, futbol oynardık salonun ortasında... Topu vermemek için ayağıma vurmana, günlerce topallamaya razıyım.Gitmeseydin, vallahi az konuşurdum... Sen, gazete-kitap okurken yanında sessiz durmaya çalışırdım...Gitmeseydin, çiğköfte yapardık. "Olmuş mu olmamış mı?" diye tavana, duvarlara atmanıza, beni çıldırtmanıza ses çıkarmazdım..."
–Eşi, Gül Sunal
"48 yaşındaydı. Yüksek lisans tezinin konusu da kendisiydi. "Beni kimse araştırmayacak galiba, ben yapayım" dedi."
KEMAL SUNAL'IN TÜM FİLMLERİ İÇİN TIKLAYIN
Sunal'ın oğlu Ali Sunal bugün instagram hesabından babası için fotoğraf paylaştı. Fotoğrafta Gül Sunal'ın eşi Kemal Sunal'a 70'inci yaş günü hediyesi için kaleme aldığı kitap yer aldı.
Ali Sunal, fotoğrafın altına düştüğü notta babasına duyduğu özlemi dile getirdi. Sunal notunda, "Babam çok özledim seni. Bu yıl annem sana 70'inci yaş hediyesi olarak bu kitabı yazdı. O kadar içten anlatmış ki, bize olan hasretimi bu kitapla dayanılır hale getiriyorum. Sen herşeyin en güzelini hakediyosun melek babam" dedi.
Gitmeseydin, saklambaç oynardık yine evin içinde... Saklandığın yerden dakikalarca çıkmaz, çocuklar seni bulduğunda en çok sen bağırırdın heyecandan. Sabırla beklerdin nefes almadan, seni bulmalarını, kim bilir hangi kapının arkasında, küvetin içinde, yatağın altında...
Gitmeseydin, futbol oynardık salonun ortasında... Topu vermemek için ayağıma vurmana, günlerce topallamaya razıyım.
Gitmeseydin, vallahi az konuşurdum... Sen, gazete-kitap okurken yanında sessiz durmaya çalışırdım...
Gitmeseydin, çiğköfte yapardık. "Olmuş mu olmamış mı?" diye tavana, duvarlara atmanıza, beni çıldırtmanıza ses çıkarmazdım...
Olana razı olup, isyan etmeden beklemek en iyisi!.. Tamam...
Böyle devam edeceğim...
O varmış gibi...
Dolapları onun düzenlediği gibi, eşyalarına dokunmadan, yaşadığı sürece büyük bir özenle koruduğu kostümlerini, aksesuarlarını, belgelerini aynı özenle saklayarak, yatağın 'sol tarafına' asla geçmeden yaşıyorum.
O varmış gibi...