Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Deniz Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ertuğ Düzgüneş, Karadeniz'deki canlı türlerinde önemli değişiklikler olduğunu ifade etti.
Karadeniz'in canlı türleri açısından ''Akdeniz'leştiğini'' ifade eden Düzgüneş, ''Akdeniz, Süveş kanalı yoluyla lesepsiyen tür dediğimiz Hint Okyanusu'ndan gelen türlerin akınına uğruyor. Bu türlerden bazıları başarıyla Akdeniz'e adapte olup yerli türlere zarar veriyor. Bu nedenle Akdeniz'den kaçan bazı türler de ki bunlar mikroorganizmalar düzeyinde de olabilir Karadeniz'e geçiyor'' dedi. Tespitlere göre Akdeniz'den Karadeniz'e geçen türlerin azımsanmayacak sayıda olduğunu anlatan Düzgüneş, şunları söyledi:
''Ayrıca deniz ticareti yoluyla gemilerin sintine sularıyla bir çok yabancı canlı türü de Karadeniz'e geliyor ve etkilerini Karadeniz'de yoğun olarak sürdürüyor. Bu türlerin bazılarının düşmanı olmuyor ve alabildiğince çoğalma fırsatı buluyorlar. Deniz salyangozu bunlardan biri. 1988-1989'daki balıkçılıkta krize neden olan taraklı medius da bunlardan biri, düşmanı yoktu. Daha sonra düşmanı geldi, aynı aileden ve bunu kontrol altına aldı.''
Prof. Dr. Düzgüneş, doğal göçlerle ya da gemilere bağlı olarak Karadeniz'e gelen türlerin zararlarının dışında insanın verdiği zararlar nedeniyle de Karadeniz'deki biyoçeşitlilikte önemli değişiklik ve azalmalar olduğunu vurguladı. Türkiye'de bazı balıkçıların özellikle kalkan balığı avlamak için farklı ülkelere gittiğine işaret eden Düzgüneş, şöyle devam etti:
''Denizi kirletiyoruz. Ülkemizden bir çok balıkçı diğer ülkelere kalkan avlamaya gidiyor, bazıları canlarını, bazıları mallarını kaybediyor ya da hapse düşüyorlar. Peki bizde neden kalkan yok. Çünkü biz yok edecek hızla tüketmişiz. Şu anda piyasada markalı küçük kalkan yavrularını dahi görebiliyoruz. Enstitü bunları üretip, markalayıp denize bırakıyor. Balıkçımız bunu avladığı zaman denize atmıyor, getirip halde küçücük balığı da satabiliyor. Bunlar yanlış uygulamalar.''
Karadeniz'deki kirliliğin de canlı türlerine önemli zararlar verdiğine işaret eden Düzgüneş, şunları kaydetti:
''Yıllarca katı atıklar denizi doldurdu. Deniz zeminininde plastikler, poşetler, buz dolabı, tekerlekler sergili durumda. Yassı balıkların zemine değerek yaşaması lazım. Zemin yok ki bir çok yerde. Doğu Karadeniz'de veya Batı Karadeniz'de var, Orta Karadeniz'de bunlar kalmadı. Bu çöplerin temizlenmesi gerekiyor. Nasıl ki liman dolduğu zaman boşaltmak için tarayıcılar çalışıyorsa o zaman denizi bir şekilde temizlememiz lazım. Deniz artık kendi kendini arıtacak durumda değil.''
Prof. Dr. Ertuğ Düzgüneş, yaptıkları seyahatlerde çöplerin Rusya kıyılarına kadar gittiğini gördüklerini anlatarak, ''Çöplerimizi Rusya kıyılarında gördük, bize gösterildi bunlar. Dalga bunları taşıyor. Ama zemine yapışmış çöpleri maalesef dalga oradan atamıyor. Trol çekildiğinde ağların çöplerle dolduğunu görüyoruz. Peki zeminle irtibatı olmazsa kalkan, pisi ya da mezgit, barbunya nasıl yaşayacak. Bunlar zeminden beslenen balıklar. Bu bakımdan katı atık kirliliği maalesef avcılığımızı etkiliyor'' dedi.
Dere kenarlarına çöp dökülmemesi gerektiğine de dikkati çeken Düzgüneş, ''Dere kenarına dökülen çöpler ilk yağış veya rüzgarla dereye karışıyor ve geldiği nokta deniz. Dolayısıyla her türlü kirliliğin geldiği nokta deniz. O zaman yerel yönetimlerin de üzerine düşeni yapması lazım. Bir şekilde bu çöp sorununu halletmemiz gerekiyor'' dedi.