Gazeteci Sami Coşar ve arkadaşlarının 1975 yılında Antalya'nın Kaş ilçesi karşısında, Türk karasularında bulunan Karaada'ya Türk bayrağı dikmesinin tanıklarından hem dönemin Kaş Belediye Başkanı hem de Hürriyet Gazetesi muhabiri Sayın Çukurbağlı, o günleri anlattı. Sayın Çukurbağlı, kendisini dönemin Hürriyet Gazetesi Bölge Müdürü Abdülkadir Kalender beyin aradığını, gazeteci Ömer Sami Coşar ve arkadaşlarının Karaada'ya bayrak diktiğini, o bayrakların yerinde olup olmadığını görmesi için kendisini görevlendirdiğini söyledi. Çukurbağlı, o anları şöyle anlattı:
"Belediyede, makamda bir gün otururken, genç bir arkadaşımız çıktı geldi. O zamanlar Hürriyet Gazetesi muhabirliği yapıyorum. Bölge Müdürümüz Abdülkadir Bey (Kalender) selam göndermiş. 'Ömer Sami Coşar ve arkadaşlarının diktiği bayraklar yerinde duruyor mu?' diye. Adaya gidip bakmamız ve resim falan çekmemiz için arkadaşını göndermiş. Biz, o gençliğin verdiği heyecanla komşu Finike Belediye Başkanı'na telefon ettik. Onun damadının siyah bir teknesi vardı.
O tekneyle kısa sürede gidelim gelelim, neyin nesidir diye, bakalım dedik. Balık tutma bahanesiyle çıktık gittik. Karaada, Kaş'a 7 mil mesafededir. Ben hayatımda böyle bir güzel koy görmedim. Teknede jandarma komutanı, bot komutanı ve ben vardım. Koydan içeri girdik. Karşımızda kiliseye benzer bir şey vardı. Yanında telsiz binası falan vardı. Bayrak falan yoktu. Ben de yanıma 5 bayrak almıştım. Bayrakların olmadığını görünce iple beraber öbür tarafından çektik.
Kilisenin üzerinde ıstakoz var. Duruyor aynı şekilde, içerisinde rakı şişeleri doldurmuşlar. Orada tanıdığımız Rumlar vardı. Sessiz sedasız bir yer. Tekrar botumuza bindik geldik. Çektiğimiz fotoğrafları, o zamanlar film var. Şoförle Antalya'ya Hürriyet Gazetesi'ne gönderdik. Ertesi günlerde basında çıktı."
BİR KEZ DAHA ADAYA GİTTİLER
Kaş'a geri döndükten sonra tekrar Karaada'ya gitmelerinin istendiğini kaydeden Sayın Çukurbağlı, "'Tekrar Karaada'yı kontrole gidin' dediler. Bu kez 10 kişiyle birlikte gittik. O kişilerden yaşayan olarak 2 kişi kaldık. Tam koydan çıkıyoruz. Akşam namazı da oldu, gençleri ikna edemiyorsun ki. Bir heyecan var.
'BU SAVAŞ MESELESİ OLUR, ÜZERİMDE RESMİ ELBİSE VAR'
Ertesi gün Karaada'ya bayraklar yerinde duruyor mu diye tekrar gitmelerinin söylendiğini belirten Sayın Çukurbağlı, "Kaş'a tekrar geri döndüğümüzde ertesi gün belediye hoparlöründen ilan ettirdim. 'Fener Adası'na bayrak dikilmeye gidilecektir. Belediyemizce gelmek isteyenler gelsin' diye. O zaman hakim, savcı, jandarma komutanı, garnizon komutanı telefon etti. 10 tane bot ile ve milletle beraber gittik.
300 metre falan kalmadı gittiğimiz yere. Türk bayrağını indirip, Yunan bayrağını diktiler oraya. Biz, tabii görünce içimiz bir tuhaf oldu. Tekrar 'yürüyün' dedim 'karaya çıkacağız', o sıra Fener Adası'na yaklaşacağız. Garnizon komutanı dedi ki 'Bu savaş meselesi olur. Benim üzerimde resmi elbisem var olmaz' dedi. O öyle deyince oradan döndük geldik. Onları fotoğrafladık ama o şekilde bir maceramız oldu. Bir ay şokunu atlatamadım" diye konuştu.