Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı Başkanı ve Osteoporoz Tanı ve Tedavi Ünitesi Sorumlusu Prof. Dr. Gülseren Akyüz, çağımızın hastalığı kanser ile ilgili bilmek istediklerinizi sabah.com.tr için yazdı.
Günümüzde tıp alanındaki gelişmelerden dolayı kanser tanısı ile daha uzun süre yaşayan hastaların sayısı giderek artmaktadır. Dolayısıyla artık hekimler kanserli hastaları ve onların yaşam kalitesi sorunlarını daha fazla düşünmek zorundadır. Kanserli hastaların sıklıkla yaşam kalitelerini azaltan fiziksel ve psikososyal birçok sorunları vardır. Yani hastalar sadece hastalıkları ile ilgili uğraşmamakta, yakın çevreleri ve dolayısıyla toplumdaki statüleri, eknomik güçleri ile de var olma savaşını yaşamaktadır. Tüm bu nedenler, kanserle başa çıkmada profesyonel desteğin önemini bir kez daha gözler önüne sermektedir.
"Kanserli hastaya Rehabilitatif Yaklaşım" ne demektir ?
Rehabilitasyon kavramı her konuda uygulanabilir yöntemlerin tamamına verilen isim olup kanser gibi kompleks bir hastalıkta özel önem taşımaktadır. Kanser rehabilitasyonunda amaç; kanserli bir hastanın, kanserden veya tedavisinden sonra ortaya çıkan kayıplarına göre belirlenen sınırlar içerisinde fiziksel, sosyal, psikolojik ve mesleki fonksiyonların kazandırılmasına yardımcı olmak ve yeni koşullara uyumunu sağlamaktır. Bu nedenle kanserli bir hastada rehabilitasyonun her evresinde kişinin fiziksel, emosyonel, seksüel, sosyal ve mesleki gereksinimlerinin belirlenmesi ve kişiye uygun olarak planlanması gerekir. Erken tanı ve tedavideki gelişmeler, kanserli hastaların eskiye göre daha uzun yaşamalarına olanak sağlamıştır. Yapılan araştırmalar 4 milyon kadar 'kanser' tanısı almış olan hastanın 5 yılın üzerinde yaşadığını göstermektedir. Ancak % 80'in üzerinde günlük yaşam aktivitelerinde yaşanan zorluklar, çalışma ortamı ile ilgili kısıtlamalar ve % 50'den fazla depresyon görülmesi bu hastalarda çevreye ve sosyal hayata uyumda en sık karşılaşılan sorunlardır. Erken dönemde başlanan bir rehabilitasyon programı ile kanserin ve kanser tedavisinin getirebileceği özürlülük minimale indirilebilir.
Hekim-hasta ilişkisinde neredeyiz?
Rehabilitasyon bir ekip işidir. Bu ekibin başı Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon uzmanı, Onkoloji uzmanı ya da hastalık ile ilgili branş uzmanı olabilir. Ekipte ayrıca hemşire, fizyoterapist, iş ve uğraşı terapisti, sosyal çalışma uzmanı, konuşma ve dil patologu, psikolog, diyetisyen ile elbette hasta ve ailesi yer almaktadır. Hastanın sağlık durumundaki sorunları doğrultusunda ilgili diğer kişiler de ekibe dahil olabilir. Kanser rehabilitasyonunun interdisipliner bir çalışma gerektirdiği, hoşgörülü yaklaşımın esas olduğu, hasta eğitiminin tedavinin değişmez bir parçası olduğu unutulmamalıdır.
Rehabilitasyonun aşamaları nasıl olmalı ?
Kanser rehabilitasyonunda genel prensipler dört evrede incelenebilir. Bu evreler; koruyucu evre, restoratif evre, destekleyici evre ve palyatif evredir. Koruyucu evrede hastanın eğitimi sayesinde postoperatif sorunların azaltılması ve hastanın postoperatif dönemde başına gelebilecek her konuda bilgilendirilmesi hedeflenir. Restoratif evrede hastalık veya tedaviye bağlı oluşan sorunların aşılması esastır. Hastanın yaşı ve mental durumundan kaynaklanan zorluklar, motivasyon eksikliği, fiziksel eksiklikler ve psikolojik adaptasyon önemli noktalardır. Hastalık önceki fonksiyonel düzeye hızla dönmesi ve var olması beklenen/istenen maksimum fiziksel kapasiteye ulaşması gerekir. Bu dönemde kalıcı kısıtlılıklar hasta ile konuşulmalı, ayrıntılı bilgi verilmeli ve tüm sorular yanıtlanmalıdır. Destekleyici evrede hastalığın fonksiyonel kapasitede kayıplara yol açmasına karşın evde ve çevrede yapılması gereken değişiklikler ile konuya çözüm getirilmesi amaçlanır. Hastanın beklentileri ile var olan kapasitesi arasındaki uyumun sağlanmasında hekimin tavrı çok önemlidir. Tedavi desteğinin devam etmesi gerektiği belirtilir; hastanın kontrollere gelmesi ve bağlantıyı sürdürmesi istenir. Palyatif evre, terminal dönemde hastalığa bağlı ortaya çıkabilecek komplikasyonların azaltılması, hastanın ve ailesinin fiziksel ve emosyonel olarak rahatlatılması ve semptomlara, özellikle ağrıya yönelik tedavinin ön plana çıkması ile karakterizedir.
Kansere bağlı temel rehabilitasyon alanları; ağrı, yorgunluk, beslenme, vücut imajındaki değişiklik, protez ve ortez uyumu, lokal dolaşım sorunları, nörojenik mesane ve barsak, spastisite veya kas güçsüzlüğüdür. Psikolojik yaklaşımlar arasında mental algılama, gevşeme, biofeedback ile kas eğitimi ve diğer bilişsel-davranışsal metodlar sayılabilir.
SON SÖZ…
Kanser teşhisi konduğu andan itibaren sadece kişinin değil aile bireylerinin de yaşamı bir daha geri dönülmez olarak değişecektir. Bu nedenle hasta ve ailesinin eğitimi şarttır. Özellikle hastalık hakkında doğru bilgilenme sağlanmalıdır. Hastalığı kabul etmek kolay olmayabilir. Genellikle yaşanan duygular korku, red, öfke, belirsizlik ve suçluluktur. Son evrede hastalık hasta tarafından kabullenilir ancak hasta ya mücadele etmeyi seçer ya da teslim olur. Bizim birincil görevimiz hastayı tedavi konusunda ikna etmekle /yönlendirmekle başlamalıdır. Hastanın ve yakınlarının tedaviye katılım ve uyumunun sağlanmasında, stresin kontrolü ve anksiyetenin çözümlenmesi, yan etkilerin tanınması ve baş edebilme yöntemleri geliştirilmesi, sosyal izolasyonun önlenmesi, ilişkilerin kuvvetlendirilmesi önemlidir. Bu konuda destek şarttır ve yeni yaşama adaptasyonda grup tedavilerine de başvurulabilir. Ülkemizde de bu konuda yapılan faaliyetler artarken sivil toplum örgütlerine, hastalıkla ilgili derneklere ne kadar ihtiyaç olduğu ortadadır.