Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Emine Erdoğan Hanımefendi, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, konuk ülke bakanları, KADEM Mütevelli Heyet Başkanı Sümeyye Erdoğan Bayraktar ve KADEM Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Saliha Okur Gümrükçüoğlu'nun katıldığı zirvede 2 gün boyunca, dünyanın farklı ülkelerinden akademisyen, uzman ve araştırmacılar "Yapay Zekâ ve Kadın" ana teması etrafında birçok konu başlığını tartıştı.
SONUÇ BİLDİRİSİNDE 7 ÖNERİ
Zirvenin sonuç bildirisi, KADEM Savunuculuk ve Araştırmalar Departmanı Direktörü Dr. Betül Özel Çicek ve KADEM Akademik Danışma Kurulu Üyesi Dr. Ravza Altuntaş Çakır tarafından deklare edildi.
Bildiride 7 başlık öne çıktı. Öneri başlıkları şu şekilde sıralandı:
Cinsiyete Duyarlı Yapay Zekâ Girişimlerine Yatırım Yapılması, Cinsiyet Uçurumunu Kapatmak İçin Yapay Zekâdan Yararlanılması, Yapay Zekâda Önyargının Azaltılması, Yapay Zekâda Kadın Liderliğinin Desteklenmesi, Araştırmalarda Cinsiyet Adaletinin Teşvik Edilmesi, En İyi Uygulamalar Rehberi Oluşturulması ve Demokratik Hukuk ve Politika Yapımı.
DEMOKRASİYİ BESLEYEN SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR İLERLEME HEDEFİ
Bildirinin sonunda "Belirtilen eylem planını teşvik ederek, yalnızca yenilikçi değil, aynı zamanda kapsayıcı bir yapay zekâ ortamı oluşturarak demokrasiyi besleyen sürdürülebilir ve adil bir ilerlemeyi hedefliyoruz. Bu yaklaşım, yapay zekânın toplumun tüm kesimlerinin yararına, sosyal dönüşüm için güçlü bir araç olmasını sağlayacaktır." vurgusu yapıldı.
İşte zirveden çıkan sonuç bildirisinin tam metni:
KADEM 6. KADIN VE ADALET ZİRVESİ "YAPAY ZEKÂ VE KADIN" SONUÇ BİLDİRİSİ
2024 yılında düzenlenen 6. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi, "Yapay Zekâ ve Kadın" temasıyla, yapay zekâ teknolojileri ile cinsiyet adaleti arasındaki karmaşık ilişkileri ele almak için geniş kapsamlı bir platform sağladı. Zirve, bilgi üretimi, toplumsal normlar, etik standartlar, politika yapımı, hukuk süreçleri ve kadın refahı gibi çeşitli alanlarda yapay zekânın etkilerini ele alan altı ana oturumdan oluştu. Bu oturumlar, yapay zekânın eşitliği sağlamada nasıl bir araç olabileceği veya mevcut hiyerarşileri ve eşitsizlikleri nasıl derinleştirebileceği üzerine eleştirel bir diyalog oluşturdu.
Hızla gelişen teknolojinin dünyamızı yeniden şekillendirmeye başladığı kritik bir dönemeçteyiz. Yapay zekâ, basit bir araç olmanın ötesine geçerek, yaşamın her alanını kontrol edebilme potansiyelini taşıyan otoriter bir güç haline gelmiş durumda. Bu teknolojik dönüşüm, bir otorite aracı olarak teknolojinin kontrolden çıkıp kendi başına bir amaç haline gelmesi riskini de beraberinde getirmektedir.
Biliyoruz ki, kadın düşmanlığı küresel bir sorundur ve ataerkil sosyokültürel normlar belirli bir kültür veya ülkeyle sınırlı değildir. Bu durum, hep birlikte mücadele etmemiz gereken ciddi bir sorun olarak karşımızda durmaktadır. Yapay zekâ teknolojileri toplumsal gelişim için bir araç olarak kullanılabileceği gibi, ayrımcılık ve baskı aracı olarak da işlev görebilir. Bu tartışmada kadınların rolü ve temsiliyeti, geleceğin epistemolojilerini ve karar alma sistemlerini şekillendirmede kritik öneme sahiptir.
Yapay zekânın ayrımcılık ve baskı aracı olarak işlev görmesinin önüne geçmek için yapay zekâyı disiplinler arası bir yaklaşımla yeniden yorumlamamız gerekmektedir. Biliyoruz ki her bilgi parçası güç yapılarıyla doğrudan bağlantılıdır ve yapay zekânın bir araç olmaktan çıkarak kendi başına bir amaç haline dönüşmeye başlaması kapitalist üretim hızlanması ile doğrudan ilintilidir. Gündemimiz, mekâna, dünyaya, insanlığa ve varoluşun her katmanına duyarlı teknolojilerin üretimini teşvik etmeyi amaçlamaktadır.
Bilgi sistemlerimizi yeniden şekillendiren büyük teknolojik devrimin başlangıcındayız. Bu başlangıçla eşitlikçi bir epistemolojiyi ileriye taşımak için benzersiz bir fırsata sahibiz. Biliyoruz ki bilgi hiçbir zaman tarafsız değildir; dolayısıyla kadın haklarını ve taleplerini politik, ekonomik ve sosyal bir perspektif ile işleyişlere entegre etmek çeşitlilik ve kapsayıcılık için bir esastır. Yapay zekânın da kadınların yaşamlarını iyileştirme ve cinsiyet önyargısını sürdürme konusunda ikili bir potansiyele sahip olması, kapsayıcı bir yapay zekâ gelişimi ihtiyacını acilen ortaya koymaktadır.
Ayrıca, mekana, dünyaya ve doğal kaynaklara duyarlı kodlama, karşılıklı yaşamı destekleyerek insan onurunu koruyacaktır. Yapay zekânın iyiye kullanımının tam potansiyelini ortaya çıkarmak için önyargıların; cehalet, duyarsızlık ve yanlış bilgilendirme gibi kök nedenlerini ele almalı ve yapay zekânın tüm insanlığın yararına hizmet etmesini sağlamalıyız.
Yapay zekâ ve kadın çalışmaları alanında KADEM, sorunları belirlemenin ötesinde gelecekteki uygulamalara ve politikalara rehberlik edecek vizyoner bir perspektifle uzun vadeli bir çalışma başlatmıştır. Bir kadın STK'sı olarak, yapay zekânın, cinsiyet adaletini ileriye taşırken insan hakları ve temel özgürlükleri koruyacak şekilde dönüştürücü bir yaklaşımla ele alınması gerektiğini savunuyoruz. Bunu başarmak için, kadınların yapay zekâ odaklı dijital ekosistemde tam katılımını, temsilini ve güvenliğini sağlayacak, hedefe yönelik bir eylem planı çağrısında bulunuyoruz.
Eylem önerilerimizden bazıları şunlardır:
Sonuç:
Gelecekte nasıl bir dünyada yaşayacağımız, şimdi planladığımız ve konuştuğumuz yapay zekâ teknolojileri ile belirlenecektir.
Yukarıda belirtilen eylem planını teşvik ederek, yalnızca yenilikçi değil, aynı zamanda kapsayıcı bir yapay zekâ ortamı oluşturmayı, demokrasiyi besleyen sürdürülebilir ve adil bir ilerlemeyi sağlamayı hedefliyoruz. Bu yaklaşım, yapay zekânın tüm toplumsal kesimlerin yararına sosyal dönüşüm için güçlü bir araç olmasını sağlayacak ve cinsiyetten bağımsız olarak toplumun tüm bireylerinin fayda sağlayacağı yenilikleri destekleyecektir.
Aynı zamanda, yapay zekânın etik, yasal ve sosyal etkilerinin adalet, hesap verebilirlik ve şeffaflığı önceliklendiren bir bakış açısıyla ele alınmasını sağlayacaktır. Bu bakış açısı, tüm bireylerin ve toplulukların gelişebileceği daha kapsayıcı, dinamik ve ileri görüşlü bir dijital dünyaya katkı sağlayacaktır.