Türk çayı üzerine araştırmalar yapan Prof. Dr. Orhan, kişi başı çay tüketiminde dünyada birinci sırada yer alan Türkiye'de, çayın 'milli içecek' olduğunu söyledi. Ülkenin 90 yıllık çay üretim geçmişi olduğunu hatırlatan Orhan, istatistiklere göre, kişi başı 1250 bardak çay tüketildiğini, Türkiye'de her gün yaklaşık 245 milyon bardak çay tüketimi olduğunu kaydetti.
Küresel pazarda Türk çayının, büyük gelişme gösterdiğini belirten Orhan, "Dünyanın en kuzey iklim kuşağında çay üretiyoruz. Üzerine kar yağan bir çay üretimimiz var. Türk çayı dünyanın en kaliteli çayına sahip. Üzerine kar yağdığı için böcek üretimine müsaade etmeyen zirai kültürümüz var.
Böcek ilacı kullanımına gerek kalmıyor. Sağlık yönüyle baktığımızda içinde çok değerli ve çok faydalı bileşimler olduğunu görüyoruz. Kaçak çayla ilgili ülkemizde sıkıntı yaşıyoruz. Rize çayına göre, daha koyu renkli, daha keskin bir aroması olan bir kaçak çay. Kaçak çaya özellikle Güneydoğu halkının rağbet ettiğini görüyoruz. Keskin bir tadı ve aroması var, daha acı" dedi.
'DEMİNİ ARTIRMAK İÇİN KİMYASAL İLAVE EDİLİYOR'
Kaçak çayın insan sağlığına zararlı olduğunu savunan Prof. Dr. Orhon, şunları söyledi:
"Kaçak çayın bilinenlerden birisi, değişik kimyasal boyalar ilave edilmesi. Avrupa ülkelerine baktığımız zaman özellikle çay üretimlerinde kullanılan pestisit yani böcek ilacı oranları yüksek ve bunun aşağı çekilmesi için çalışılıyor. Çünkü pestisitler, çok fazla kullanılması istenmeyen zirai ilaçlardır ve vücudumuzda kanserden, damar, akciğer hastalıklarına ve bebek anomalilerine kadar birçok zararlara yol açabilen kimyasal maddelerdir. Çayın demini artırmak için eklenen kimyasallar da var. Kaçak yollarla yurda girdiği için sağlık açısından denetlenmesi mümkün değil. Vatandaş olarak da düşündüğümüz zaman vergi kaybı anlamında da ülke ekonomisine ciddi zarar veren bir durum. Kaçak çay, çok daha fazla oranda kafein ve uyarıcı kimyasalları içerdiği için sağlık üzerine zararları var. Bizde, günde 40- 45 bardak çay tüketen insanlarımız var. Özellikle Doğu, Güneydoğu'da çok fazla kafein almalarına sebep oluyor. Demir eksikliği, anemi Türk toplumunda çok yaygın görülen durum. Kaçak çay tüketimiyle de bu problem artıyor."
'SUNİ BOYA KATILIYOR'
Kaçak çaya suni boya katıldığını ileri süren Prof. Dr. Orhon, "Bunlar su bazlı boyalar. Suda çok çabuk çözülüyor. Bildiğimiz taş kömürünün damıtılmasıyla elde edilen boya maddesi anilin, oksijene maruz kaldığı zaman oksitlendiği için rengi kahverengine dönüşüyor. Zaten tadı acı, kokusu da hoş olduğu için çok fazla kaçak çayın içerisine renk kattığı için ayırt etmemiz mümkün değil. Anilin, aslında ilaç etken maddesi, güçlü ateş düşürücü; fakat ilaç olarak kullanılması şu anda yasak. Çünkü zehirlilik oranı çok yüksek kimyasal, kanserojen olarak biliniyor. Bu da bahsettiğimiz gibi çaya katılan bazı boyalardan. Mesela; bunun öldürücü dozu 250 mg civarında. Bu doza erişilmesi, çok yüksek oranda çaya katılırsa mümkün" dedi.