Merkez üssü İzmir'in Çeşme ilçesi olan depremin 7,27 kilometre derinliğinde olduğu açıklandı. Sarsıntı nedeniyle vatandaşlar uykularından uyanırken bilim adamlarından korkutucu açıklama geldi. Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi (DAUM) Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir, Çeşme açıklarında meydana gelen 4.4 büyüklüğünde depreme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Uzunlukları dikkate alındığında o bölgede 7.3 şiddetinde deprem üretebilecek faylar bulunduğunu belirten Sözbilir; "4 Nisan 1881'de o bölgede bir deprem meydana geliyor. Bu depremde Sakız Adası ile Çeşme ve Alaçatı yerleşimleri 9 şiddetinde sarsılmıştır. Çok sayıda can ve mal kaybı yaşanmıştır. Binaların önemli bir bölümü yıkılmış, geri kalanlar ise hasar görmüştür. Gerek Sakız Adasında gerekse Çeşme yarımadasında çok sayıda can ve mal kaybına neden olmuş ayrıca deprem sonrası tsunami yaşanmıştır. Deprem sonrası bölgede tsunami yaşandığına ilişkin bilgiler kayıtlarda mevcut. Oradaki faylar kırıldığında deniz suyu nereyi basar, nasıl basar kaç metre yükselir bununla ilgili bir an önce modelle çalışması yapılması gerekiyor. Bunları tespit edip gerekli önlemleri almak için bir an önce bölgede Tsunami modelleme çalışmaları yapmalı" diye konuştu.
BU FAYLAR 7.3'LÜK DEPREM ÜRETEBİLİR
İzmirliler 30 Ekim'de 117 vatandaşımızın ölümü çok sayıda vatandaşımızın da yaralanmasına neden olan depremin etkilerini henüz tam olarak atlatamamışken dün gece bu sefer de 4.4 büyüklüğündeki depremle büyük şok yaşadı. Merkez üssü Çeşme olan deprem kentte büyük korku yarattı. Gece saat 01.08'de meydana ve büyük sarsıntıya neden olan deprem nedeniyle vatandalar uykularından uyandı. Depremi değerlendiren Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi (DAUM) Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir, SABAH'a konuya ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu. Bölgede Ege Denizi'nden karaya doğru hem Çeşme Yarımadası hem de Sakız Adası'na doğru uzanan faylar bulunduğuna dikkat çeken Prof. Doktor Sözbilir; "Bu fayların uzunluklarına göre gelecekte üretebilecekleri en büyük depremler 6.5 ile 7.3 arasında değişmektedir" dedi.
YAPI STOKU İNCELENMELİ
Sözbilir, Çeşme-Alaçatı başta olmak üzere Karaburun Yarımadası ve Urla ile Seferihisar çevresindeki yerleşimlerin yapı stoku açısından incelenmesi gerektiğini belirtip; "Yapıların olası yıkıcı depreme karşı dirençlerinin ölçülmesi ve Çeşme yarımadasında tsunami tehlikesi düzeyi konusunda çalışmalar bir an önce yapılmalı." Diye konuştu.
TSUNAMİ UYARISI
Bu bölgede tarihsel deprem kataloglarındaki bilgilere göre 4 Nisan 1881 tarihinde 7.3 büyüklüğüne varan bir deprem meydana geldiğine dikkat çeken Prof. Doktor Sözbihir: "Bu depremde Sakız Adası ile Çeşme ve Alaçatı yerleşimleri 9 şiddetinde sarsılmıştır. Çok sayıda can ve mal kaybı yaşanmıştır. Binaların önemli bir bölümü yıkılmış, geri kalanlar ise hasar görmüştür. Gerek Sakız Adasında gerekse Çeşme yarımadasında çok sayıda can ve mal kaybına neden olmuş ayrıca tsunami yaşanmıştır. Deprem sonrası bölgede tsunami yaşandığına ilişkin bilgiler kayıtlarda mevcut" dedi.
ÖNCÜ MÜ ARTÇI MI OLDUĞUNU SÖYLEMEK HENÜZ ERKEN
Çeşme açıklarında ve Sakız Adası'nın güney doğusunda meydana gelen bugünkü depremin odak mekanizma çözümlerine göre, deniz altı fayından kaynaklandığına dikkat çeken Prof. Dr. Sözbilir, "Dün gece meydana gelen depremin öncü, artçı ya da ana şok olup olmadığını söylemek henüz erken. Sonuçta o bölgede bu büyüklükteki bir depremden daha büyük çapta deprem üretecek faylar var. O bölgede yapılan çalışmalar bize 7.3'e kadar deprem oluşabileceğini söylüyor. 1881 depreminde orada tsunami de gerçekleşmiş. Özellikle Çeşme Yarımadası, Alaçatı ve Karaburun bu anlamda incelenmesi gerekiyor. Bu kapsamdaki çalışmaların ivedilikle yapılması gerekiyor. Deprem olduğunda ilk başka sonuç olarak depreme dayanıksız yapılar yıkılacak. Bu nedenle bölgedeki yapı stokunu bir an önce elden geçirmek gerekiyor. Tsunami modelleme çalışmaları yapmak lazım. Oradaki faylar kırıldığında deniz suyu nereyi basar, nasıl basar kaç metre yükselir bununla ilgili modelle çalışmaları yapılabiliyor. Bu konuda ile ilgili çalışan kişiler de çok az. Bu insanların sayısı Türkiye'de 3-5 kişiyi maalesef geçmiyor" diye konuştu.