İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin 2000 yılından itibaren körfezi bilimsel olarak incelediğini söyleyen Tugay, "2000-2018 arası Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri Enstitüsü'yle, 2020-24 arası sözleşmemizle de TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi'yle ortak çalışıyoruz. Körfezin suyunu takip etmek için 68 farklı noktadan 3 ayda bir yüzeyden ve derinden ölçüm için su örneği alınıyor ve bunlar raporlandırıyor, bilimsel verilerle takip ediliyor. Bilimsel verilere baktığımız zaman objektif şekilde problemin ne zaman olduğunu, ne zaman yoğunlaştığını görüyoruz. Bu sorunu her türlü siyasetin üzerinde görüyorum. Belediye başkanı olarak çok üzüldüğüm çevre felaketi sonrasında siyasi kimliğimden sıyrılmam gerektiğini, yapabileceğimiz tüm kurumlarla iş birliği yapıp sorunu çözmemiz gerektiğini düşündüm. Önce İzmir'deki, sonra Türkiye'deki kişi ve kurumlardan bekliyorum. Sorunumuz büyük ve ağır. Çözüm için hep beraber çalışmaktan başka çaremiz yok" diye konuştu.
'ARITMA TESİSİNDEN KAYNAKLANAN ANORMAL BİR DURUM YOK'
Körfezdeki kirliliğin son 10 yılda hızlı şekilde arttığını ifade eden Cemil Tugay, "Herkesin endişelendiği arıtma tesisleri var. İZSU'nun Sasalı ve Narlıdere'deki arıtma tesisi bakanlık tarafınca sürekli ve düzenli olarak kontrol ediliyor. Elimizdeki bilgilere göre, tesislerden kaynaklanan bir anormal durum yok. Göreve geldikten sonra, son 5 ayda bir anormallik yaşamadık. İkinci görülen sorun, dereler. Yağışlı dönemlerde artmakla birlikte yılın tüm aylarında evsel ve endüstriyel atıkların, Menemen bölgesinde tarımsal atıkların dereler yoluyla körfeze aktığını biliyoruz. Üçüncü görülen sorun, liman ve tersane. Liman ve tersane körfezi kirleten yapılar arasında. Bunlar özel tesisler ancak limana gelen yük gemilerinin körfezde ağır bir kirlenmeye ve mikro alglerin taşınmasına neden olduğunu biliyoruz. Başka limanlardan alınan atık suların geldiği limanda rastgele boşaltılmaması için arıtma tesisi olması lazım. Bu zorunluluk, ne yazık ki böyle bir tesisi yok. Bu tesisi yapma zorunluluğu liman işletmesine ait" dedi.
'KÖRFEZLE İLGİLİ DURUMU TAKİP ETMEK İÇİN BİR BİLİM KURULU OLUŞTURACAĞIZ'
İzmirliler olarak bir sorunla daha yüzleşmek zorunda olduklarını söyleyen Tugay, "2002 yılında kanalizasyon, kirli su altyapısı yapılırken, nüfusumuzun önümüzdeki yıllara dair projeksiyon hesaplarına bakıldığında, şu anda geldiğimiz duruma geleceğimizi kimse hesaplayamamıştı. Bizler 4,5 milyon nüfusuz ve 3 milyon nüfus körfezin çevresinde, metropol alanda yaşıyor. İzmir'in nüfusuna 2000 yılından bugüne baktığımız zaman yaklaşık 1,2 milyon ilave nüfus geldiğini söyleyebiliriz. Bu nüfusun en az 1 milyonu körfezin çevresinde yaşamaya başladı. Şehrimizin bazı bölgelerinde çok yoğun yapılaşmanın devam ettiğini sizler de biliyorsunuz. Ancak bu yoğun yapılaşmayı kaldıracak altyapının olmadığını yine hepimiz görmek zorundayız. Yani metropol alana bu kadar yoğun yük devam ederse, bu sorunlar daha da büyük problemlere dönüşecek. Körfezle ilgili durumu en detaylı yönleriyle takip etmek için bir bilim kurulu oluşturacağız. Körfeze dair tüm verileri Büyükşehir ve İZSU'nun sayfasında şeffaf olarak yayınlayacağız. İzmir Büyükşehir Belediyesi kaynaklarının önemli bir kısmını altyapı için körfez için kullanacak. İzmir'in önemli bir altyapı yatırımına ihtiyacı var" diye konuştu.
SUDAKİ OKSİJEN TÜKENMİŞ
Sudaki oksijenin neredeyse tamamen tükendiğinin saptandığını belirten Tugay: "Balık ölümlerinin bundan kaynaklandığına dair kanaatimiz güçlü. Ama mikro alglerin bazıları toksin salgılayabiliyor, bunlar da balık ölümlerine katkıda bulunmuş olabiliyor. O nedenle körfezden balık tutulmasını doğru bulmuyorum, özellikle iç körfez bölgesinde doğru değil. İl Hıfzıssıhha kararına göre zaten tutulması yasak, bunlarla ilgili önlemler alınması gerektiğini düşünüyorum. Körfezde bilinenin ötesinde yeni bir mikrop türü yok ama bu kirliği gidermezsek bunları da yaşayabiliriz. Şu an havadan deniz suyuna temasla vatandaş için tehlike oluşturacak bir durum olduğunu düşünmüyorum. Özellikle iç körfezde tutulan balıkların yenmemesini tavsiye ediyorum" dedi.