İstanbul'da eski eşi tarafından önce bıçakla yaralanan ardından kızgın yağla yakılan kadın Kübra T. yaşadığı dehşeti SABAH'a anlattı. Dün iki çocuğunun doğum günü olan Kübra T., "Çocuklarımın ikisi de 20 Eylül'de doğdu. Doğum günlerinde yanlarında olamadım yavrularımın. Bana yaşattığı acıları o da çeksin, en ağır cezaya çarptırılsın" diyerek gözyaşı döktü. İstanbul Halkalı'da geçen pazar günü sabah saatlerinde yaşanan olayın mağduru 28 yaşındaki Kübra T. Ersin Ü. ile 6 yıl imam nikahıyla evli kaldı. 5 ve 3 yaşlarında iki çocukları olan çift, 1,5 yıl önce ayrıldı. 40 yaşındaki Ersin Ü. cezaevindeydi. Ersin Ü., cezaevinden bir haftalığına izinli çıkarak genç kadının çalıştığı kuaför dükkanına gitti.
Eşini önce bıçakladı, sonra kızgın yağ döktü
GÖRÜLMEMİŞ VAHŞET
Genç kadın Ersin Ü.'nün barışma teklifine olumsuz yanıt verdi. Tartışmanın ardından iş yerinden ayrılan Ersin Ü., ertesi gün sabah saatlerinde Kübra T.'nin oturduğu eve geldi. Ersin Ü., balkon camından gizlice eve girdi. Ve iki çocuğunun annesi eski eşini canavarca bir hisle önce bıçakladı, sonra da üzerine kızgın yağ dökerek yaktı. Bacağından, yüzünden, kollarından ve göğsünde derin yanık yaraları olan Kübra T. İstanbul'daki bir eğitim araştırma hastanesinde tedaviye alındı. Yoğun bakım servisinde hayati riski atlatan Kübra T. dün de yanık merkezindeki normal odaya çıkartıldı. Hastane odasında yaşadıklarını gözyaşları içinde şöyle anlattı:
6 yıl önce tanışmıştık. Tekstil işiyle uğraşıyordu. Benim ikinci evliliğim, onun ise üçüncü evliliği. 13 yaşında evlendirilmiştim, küçük yaşta. 3 çocuğum vardı. Onun da eski eşinden bir kızı. 2 çocuğumuz oldu. Şu anda biri 4, diğeri 3 yaşında.
Uyuşturucu kullanıyordu. Evimde ne varsa sattı. Ondan kaçtım, semtimi değiştirdim. Geçen nisan ayında da bana şiddet uygulamıştı. Burnumu kırdı. Sabıkaları varmış, bilmiyordum. Basit yaralama suçlarından para cezası vardı. Yatırmadığı için cezaevinde diye biliyordum. Yaklaşık 5 ay önce cezaevine girdi.
BUGÜN ÇOCUKLARIMIN DOĞUM GÜNÜ
Cezavinden izinli çıkmış. Çalıştığım kuaför dükkanına geldi. Barışmak istedi, kabul etmedim. Sinirlendi. Gitsin diye 'bak seni polise ihbar edeceğim' dedim. O gece eve geldim. Evim bodrum katta. Balkon bahçeye bakıyor. Onun camından sabah 06.00 sıralarında içeri girmiş. Yatak odasının kapısını kapatmış. Mutfakta önce patates soymuş. Sonra çaydanlıkta yağ kaynatmış. Herhalde mutafakta ki sesleri duymayayım diye kapıyı kapattı.
Birden bire 'Kübra kalk' sesi ile gözümü açtım. Karşımda duruyordu. Bıçakla üstüme çıktı. Bacağımdan yaraladı. Sonra kızgın yağı dökmeye başladı. 'Ne olur beni öldürme' diye çığlık atmaya başladım. Yüzüm, iki kolum, sırtım göğsüm yandı. Ben su zannettim. Meğer yağı kızdırmış ve üzerime dökmüş. Sonra da kaçtı gitti. Çocuklarımı iyi ki o akşam halamda bırakmışım. Bu vahşete tanıklık etmediler.
Çocuklarımın ikisi de 20 Eylül'de doğdu. Bugün çocuklarımın doğum günü. Yanlarında olamadım yavrularımın. Annelerinin hastanede olduğundan bile habersizler.
'ÇOK YAKMADIM' DEDİ
Olaydan sonra bir de beni aradı. 'Çok yakmadım, korkutmak istedim' dedi. Yakmadığı bu ise.. Onun en ağır cezayla cezalandırılmasını istiyorum. Yaşarken onun da benim gibi canı yansın. Artık o eve gidemem . Devlet beni korusun.