İçinde 400'den fazla insana ait kemik ve kafatasının depolandığı 'Kafataslı Yapı' ve mozaikli yapı 'Terrazo Binası'nın gün ışığına çıkarıldığı ve 1963 yılında keşfedilen Çayönü Höyüğü'nde yeni bir keşif daha. Yapılan kazı çalışmalarında, tarihi 5 bin yıla kadar giden sandık mezar bulundu. Çayönü Kazı Başkanı Prof. Dr. Aslı Erim Özdoğan, neolitik çağın sonu ile bulunan mezar arasında 3 bin sene fark olduğunu ve mezarın yaklaşık 5 bin yıl öncesine ait olduğunu söyledi. Çöyönü'nde yerleşimin çok daha eski olduğunu ifade ederek, "Burada yaşayan topluluk çanak çömlek kullanmıyorlar, çok farklı bir kültürleri var ama çok dinamik ve sürekli olarak da yeniliğe açık bir dönem ve topluluk. Dünyanın ilk radye temelini yapıyorlar, ilk betonunu yapıyorlar, kerpicini döküyorlar, o açıdan hakikaten mimari çok önemli şeyleri yapıyorlar ve tabi Çayönü, aynı zamanda neolitik için kullanılan terminolojinin de annesi. Bu tip yapılara hücre planlı yapılar sal taşı döşemeli yapılar diyorlar" dedi.
"BÖLGE İÇİN ÖNEMLİ BİR BULGU"
AK Parti Diyarbakır milletvekilleri Mehmet Mehdi Eker ve Oya Eronat ile birlikte kazı alanında incelemelerde bulunan Vali/Büyükşehir Belediye Başkanvekili Münir Karaloğlu da insanoğlunun göçebe hayattan yerleşik hayata Çayönü'nde geçtiğini belirterek. "Bulunan mezar içinde pişmiş ve farklı formlarda kapların bulundu. İnsanoğlu, göçebe hayattan yerleşik hayata burada geçti. İnsanoğlu ilk kez gıda üretimine, kültürel tarıma, buğdayın arpanın kültürel olarak ilk defa işlendiği yer yine bu bölge; Çayönü, Diyarbakır ile çevresi ve dolayısıyla Mezopotamya. Madenciliğin tarihi bakımından da ilk defa bakırın maden olarak sıcak ve soğuk olarak işlendiği, dericiliğin ilk defa yapıldığı bölgedir Çayönü. Çayönü, insanlığın gerçekten yeryüzü macerası bakımından, özellikle göçebe hayattan yerleşik hayata geçmesi bakımından çok önemli bir yer. İnşaat teknolojisinin tarihsel temellerinin bulunduğu bir bölge aynı zamanda. Burada kazı başkanı hocam bir müjde verdi, dedi ki 'Sandık tipi bir mezar açtık ve Çayönü'nü 3 bin yıl daha yaklaştırdık'. Biz de heyecanlandık, geldik, gördük; içinde pişmiş ve farklı formlarda kapların bulunduğu, çok ince, zarif, estetik kapların olduğu bir mezar. İçinde şu anda ne olduğunu bilmiyoruz, hocamız açtıkça onları da öğreneceğiz ama bölge için önemli bir bulgu. Bizim bütün amacımız, Diyarbakır'ı tarihiyle kültürüyle medeniyet değerleriyle hak ettiği şekilde tekrar insanlığın gündemine taşımak istiyoruz" dedi.
"TERÖR NEDENİYLE KAZI ÇALIŞMALARI UZUN SÜRE YAPILMADI"
Terör nedeniyle kazı çalışmalarının bir süre durdurulduğunu belirten AK Parti Milletvekili Mehdi Eker ise, "İnsanların büyük kısmının besin kaynağı olan buğdayın anavatanı burası. Bu tesadüf değildir. Son 5-6 bin yıllık süreçte medeniyetlerin yerleşim yeri. Dicle Nehri bütün Mezopotamya milletlerinin beslendiği kaynaktır. Terör bize çok zarar verdi ve Diyarbakır'ın mücevherleri bilinmez hale geldi. Çünkü bu şehrin tek gündem maddesi terör oldu. Kazı çalışmaları da bu süreçlerde durdurulmuş ve bu da çok acı bir şey. Bu aslında insanlığın hafızasına vurulmuş bir darbe" ifadelerini kullandı.