Bükreş'te yaşayan iç mimar Adela Fabian'ın, iki yıl önce gittiği bir check-up sırasında dalağında 8 cm büyüklüğünde bir kist, yani bir tümör tespit edildi. Sadece bu da değil, karaciğerde de 4 cm büyüklüğünde bir tümör vardı. Tanı konduktan sonra iyileşmek için pek çok yola başvuran Fabian, 1 ay boyunca adeta oruç tuttuğunu, sadece su içtiğini söylüyor. Bu sayede hastalıktan kurtulacağına, vücudunun temizleneceğine inandı. "Gittiğim, görüş aldığım pek çok doktor oldu ancak nasıl bir tedavi uygulayacaklarını bilemediler" diyor ve şöyle devam ediyor: "Tümör iyi huyluydu ancak yine de alınması gerekiyordu. Gittiğim çoğu doktor dalağımı almayı, bazıları da yarısını almayı önerdi. Ama ben hiçbir organımın alınmasını istemedim. Bu hastalık konusunda çok tecrübeli olmadıklarını söylediler. Çok vaka görmedikleri için de onlara güvenemedim. Hekimin deneyimli olmasını istedim, bu benim için önemliydi. Bir ay önce araştırmaya başladım. Bir arkadaşım Türkiye'de tedavi görmüş ve sağlığına kavuşmuştu. Onun önerisiyle ben de görüş almak için tetkiklerimi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Süleyman Yedibela'ya yolladım. Sonrasında hemen Türkiye'ye geldim. Aslında hastanelerden, ameliyatlardan çok korkarım ama Süleyman Hoca beni sakinleştirmeyi başardı ve iyileştirmek için elinden geleni yapacağını söyledi. Ona çok güvendim. Hastane ortamı da iyi hissettirdi bana. İçimi bir umut ve mutluluk kapladı."
AMELİYAT SONRASI KEMOTERAPİ, RADYOTERAPİ ALMADI
Adela Fabian, Prof. Dr. Yedibela için "Bana hastalığımı ayrıntılı bir şekilde anlattı, hatta çizimlerle gösterdi" diyor. Kapalı cerrahi (laparoskopik) yöntemle ameliyat edilen Fabian, 6 gün sonra taburcu oldu. Ameliyattan önce ağrıları vardı, kasları, sırtı ağrıyordu. Tümör midesine baskı yapıyordu, bu da şişkinliğe neden oluyordu. Hepsi bitmişti. Hiçbir şikayeti yoktu artık. Ameliyat sonrası kemoterapi, radyoterapi gibi ek tedaviler de önerilmedi çünkü tamamen kurtuldu, hiçbir ek tedaviye ihtiyacı kalmadı. Üstelik dalağı, karaciğeri korundu ve alınmadı.
YAŞAM KALİTEM BOZULMADAN SAĞLIĞIMA KAVUŞTUM
Fabian, "O kadar iyiyim ki, dağa bile tırmanabilirim" diyor ve doktoruna olan minnettarlığını şu sözlerle ifade ediyor: "Hayatımı kurtardı. Dalağımı, karaciğeri korudu, yaşam kalitemi bozmadan beni sağlığıma kavuşturdu. Tüm tahlil sonuçlarım da şahane. Ona ne kadar teşekkür etsem az. Yeniden doğmuş gibiyim. Hayata bakış açım değişti. Hayatın her anının tadını çıkaracağım artık. Aldığım her nefes için şükrediyorum. Düzenli kontroller için Süleyman Hoca'ya Romanya'dan gelip gideceğim. Ona çok güveniyorum."
SAFRA YOLUNU VE DAMARLARI KORUMAK ÇOK ÖNEMLİ
Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Süleyman Yedibela: "1.5 saat süren ameliyatla karaciğerin büyük bir kısmını koruyarak ve dalağı da yerinde bırakarak tümörleri aldık. Kapalı cerrahi yöntemle karaciğerin sol tarafını tümörle birlikte temizledik. 6-7 cm büyüklüğündeki tümör karaciğerin sol bölümünü içine alıyordu ve bu nedenle karaciğerin bu bölümüyle birlikte almamız gerekiyordu. Karaciğer bildiğiniz gibi, bir süre sonra kendi kendine tekrar eski hacmine ulaşan bir organımız. Ameliyatta içindeki safra yollarını ve damarlarını görmüyorsunuz, bunu bilmeniz en az hasarla en iyi sonuca ulaşmanız açısından çok önemli. Çünkü karaciğerin bir bölümünü alırken geriye kalan karaciğere hasar verme riski var. Ayrıca bu tür ameliyatlar sonrasında kanama, enfeksiyon ve safra kaçağı gibi ciddi durumlarla karşılaşılabiliyor. 6 gün sonra taburcu ettik hastamızı. Onun yeniden doğmuş gibi hissetmesi bizi de çok mutlu etti. Planladığımız gibi her şey yolunda gitti. Sadece ilk 6 hafta ağır kaldırmamaya dikkat etmesini söyledik. Ayrıca 2 hafta sonra kan değerlerine, 4 hafta sonra da ultrasonla karaciğer bölgesine bakılmasını önerdik. Sağlık durumu çok iyi bir şekilde ülkesine geri döndü."