Danıştay'da görev yapan kadın hâkimin açtığı boşanma davasında yer alan iddialar "kadına yönelik şiddet, meslek tanımıyor" dedirtti. Dava dilekçesine göre, iki çocuk annesi hâkimin uğradığı şiddet süreci şöyle gelişti: Çiftin evliliği 2004'ten 2009'a kadar "normal" idi. Koca T.M., Ağustos 2009'da eşinin kendisiyle evlenmeden önce bir akrabasıyla evlendirilmek istendiğini, bu kişiyle 2 ay kadar görüştüğünü öğrendi. Koca, eşine hakaret etmeye, dövmeye başladı. Çift aynı yıl Kurban Bayramı'nda kadının ailesinin yanına gitti. T.M. burada da eşini dövdü ve aile bireylerine hakaret etti. Kadın hâkim H.M., gördüğü şiddeti gün gün not tutmaya başladı. Mahkemeye verdiği boşanma dilekçesinde bunları gün gün yazdı. Günlüğün 3 Mart 2010'daki bölümü şöyle: "Saçlarımı yoldu, göğüs kafesime yumruk, yüzüme kafa attı. Burnum kanadı, şişti. Kolumda ve bacaklarımda darbe izleri oluştu."
"MAAŞIMI ÇEKTİ"
Davacı kadın, uğradığı şiddeti raporla tespit etmemesini de şöyle açıkladıı: "Boşanma davası açmam halinde öldüreceğini, bir daha çocuklarımı göremeyeceğimi belirtti. Tehditlerine boyun eğdim. Doktora gitmeme de izin vermedi, Bu isteğimi, 'o... arkadaşlarının aklıyla hareket etme' diyerek engelledi." Çocukları için bin 500'er lira aylık nafaka, 100 bin TL maddi ve 150 bin TL de manevi tazminat talebinde bulunan hâkim H.M., kocasının bu süreçte internet şifresini kullanarak maaşını kendi hesabına geçirdiğini, yaptığı harcamaları kontrol etmek için de kredi kartına ek kart çıkarttığını savundu. Hâkim kadın, 2009 yılı ağustos ayında Adalet Bakanlığı'nın Antalya Aksu'daki kampına tatile gittiklerini ve burada da şiddete maruz kaldığını anlattı. H.M., burada hâkimlik stajı yaptığı dönemden tanıdığı bir erkek meslektaşıyla karşılaşınca selamlaşıp ayak üstü hal hatır sorduğunu, daha sonra eşinin "bu senin kırığındır" diyerek kendisini dövdüğünü, iki saat odaya kilitlediğini yazdı. Kadın hâkim, eşi yemeğe inmeye zorlayınca yüzündeki izler belli olmasın diye güneş gözlüğü taktığını belirtti. Olayları sadece ailesinin ve birkaç yakın arkadaşının bildiğini anlatan hâkim H.M., bir gün eşinin Danıştay'a gelmesi üzerine görev yaptığı Daire'nin başkanının da olaya müdahil olduğunu belirtti. Bu bölüm kadının avukatının kaleminden dosyaya şöyle yansıdı: "Davalı (koca T.M.) Danıştay'a gitmiş müvekkili (Hâkim H.M.) Danıştay'da bulamayınca yakınları vasıtasıyla tehdit etmeye başlamış ve müvekkilinin adliyede olduğunu Danıştay'da tesadüfen öğrenmiştir. Adliyede olan müvekkili, Danıştay ... Daire Başkanı arabasıyla aldırmış ve kendi koruması ile bir hakim arkadaşının evine bırakılmış, şüpheli bu evi de aynı gece öğrenmiş, bu durum avukat olarak tarafıma bildirildiğinde Çankaya Polis Karakolu'ndan yardım isteyerek polis ile birlikte müvekkil ve çocukları, davalının bilmediği bir adrese götürülmüştür." 28-29 Eylül 2009'daki şiddet iddiası da şöyle: H.M.'ye hakaret eden eşi şiddet uyguladıktan sonra ölmesi gerektiğini söyleyerek, hâkim lojmanlarının 12'nci katındaki dairelerinden kendisini aşağıya atmasını söyledi. "Atmazsa kendisinin atmak zorunda kalacağını, ancak kendisi iterse çocuklarının ortada kalacağını" söyleyen koca, "En iyi sen atla, çocuklarımız ortada kalmasın" dedi. H.M.'nin aşağıya atlamaması üzerine koca şiddeti artırdı ve yaraladı. Ardında da "tinerci tanıdıkları olduğunu belirterek, bıçaklatacağını veya kaza süsü vererek öldüreceğini" söyledi. Boşanma dilekçesinde ayrıca, şiddet olaylarının çocukların önünde gerçekleştiği ve çocukların psikolojilerinin bozulduğu belirtildi. Dava önümüzdeki günlerde aile mahkemesinde görülecek.