IŞİD'in Musul'u işgalinin ardından başlayan iç göç sürüyor. Zorunlu olarak göç edenlerin sayısı yüzbinleri buldu. Memleketlerinden olan insanlar, Erbil, Kerkük, Duhok ve Süleymaniye'ye akın etti. Maddi durumu kötü olan binlercesi, çadırkentlerde kalıyor. Bazıları ise otellere yerleşti. Sorunlarla birlikte yaşanan dram da gün geçtikçe büyüyor. Göç edenlerden biri Ali, geride kanaryaları hariç her şeyi bırakmış. Diğeri ise Abbas, Türkiye'ye gelip çocuklarının hayatını kurtarmak istiyor.
SU VE GIDA İHTİYACI BÜYÜYOR
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) Duhok'a 30 kilometre uzaklıktaki Gemara köyü yakınlarında bir çadırkent kurdu. Çadırkentte 500 çadır var, 250 aile kalıyor. Hava sıcaklığının gün içinde 45 dereceyi geçtiği bölgede yaşanan sıkıntıların başında su ve gıda ihtiyacı geliyor. Çadırkente ulaşan yardım ekipleri arasında ilk sırada Türk Kızılayı yer alıyor. Türk Kızılayı'nın yardımları gıda kolisi, battaniye, yatak ve ilaç yardımından oluşuyor. Gemara'ya bağlı Karakoyun kasabasından 3 aile halinde geldiklerini anlatan Ali, çadırdaki kuş kafesinde tuttuğu kuşlarına gözü gibi bakıyor. İki ağabeyi ve onların çocuklarıyla birlikte evlerini geride bırakırken 18 kanaryasını da yanlarında getirdiklerini anlatan Ali, "Her şeyimizi bıraktık ama kuşlarıma kıyamadım. Eğer getirmeseydim açlıktan ölürlerdi. Sıkıntımıza bir de onlar eklendi ama şimdi yanımda olduklarına seviniyorum" dedi.
"TÜRKİYE'YE BİZİ ALIRLAR MI?"
Abbas ise çocukları için Türkiye'ye gitmeyi amaçladığını anlatıyor. Dedelerinin Kayseri'den Telafer'e yerleştiğini söyleyen Abbas, "Biz Osmanlı'nın torunlarıyız. Acaba Türkiye'ye gitsek bizi alırlar mı? Çocuklarımın geleceği için buralardan göç etmek zorundayım" diye dert yanıyor. Çadırkentte her çadırdan çocuk sesleri yükseliyor. Çadırlar arasında koşturan, suya giden, top oynayan çocukların gülücükleri yaşanan acıya rağmen hayatın devam ettiğini gösteriyor.