Kadıköy'de 6 Haziran 2021 tarihinde yaşanan olayda İzmir'de bir hastanede hemşire olarak görev yapan 29 yaşındaki Şebnem Köker hafta sonu İstanbul'a gelmişti. Erkek arkadaşı Timuçin Bayhan ile pansiyonda kalan genç kadın, gecenin ilerleyen saatlerinde pansiyonun 3. katından düşerek hayatını kaybetmişti. Olayın intihar mı olduğu yoksa genç kadının bir cinayete mi kurban gittiği soruları akıllarda dolaşmaya başlarken gözaltına alınan Bayhan, adli makamlarca adli kontrolle serbest bırakılmıştı. İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı yürüttüğü soruşturma kapsamında ise Timuçin Bayhan hakkında 'Kasten öldürme' suçundan müebbet hapis cezası istemiyle iddianame düzenlemişti.
SANIK ERKEK ARKADAŞ HAKİM KARŞISINDA
İstanbul Anadolu 1. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki davanın ilk celsesi bugün görüldü. Duruşmaya müşteki Abdullah Köker ve sanık Timuçin Bayhan katılırken taraf avukatları, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği avukatı ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı avukatı da mahkeme salonunda hazır bulundu.
TANIŞMA ANINDAN OLAY GÜNÜNE KADAR ANLATTI
Duruşmada sanık Bayhan, kimlik tespiti sırasında evli ve üniversite mezunu olduğunu, kaptanlık yaptığını, aylık gelirininse 5 bin dolar olduğunu söylemesinin ardından savunmasını yaptı. Sanık savunmasında 'Maktulü ben öldürmedim. Darp etmedim. Biz Kasım 2020'de sosyal medyada tanıştık. Olaydan önce Antalya'da tatil yapmıştık. Sonra maktul İstanbul'a geldi. İlk gün bir sıkıntımı yoktu, aparta gittik. Ertesi gün gittiğimiz restoranda tartıştık. Ben başka erkeklerle konuştuğunu görünce kızdım. Olay günü maktul 'Gidiyim mi kalayım' dedi. Ben de kalmasını isteyince kendisi biletini uzattı.
Eşimle konuşunca bana kızdı. Sahile gitmek istedi. Aradığımda telefonu meşguldü. Odaya geldiğindeyse telefonu denize düşürdüğünü söyledi. Sonrasında aramaya gittik ama bulamadık. Sonra onu otele dönmeye ikna ettim'
'SENİ SEVİYORUM DEDİKTEN SONRA O SESİ DUYDUM'
Otele geldiklerinde maktulün otel çalışanına bira ve sigara aldırdığını söyleyen sanık, 'Çok alkol almayan biri olarak içince değişmeye başladı. Tartışma esnasında sol bileğimi tutuyordu sonra ben çekince üzerime düştü, o sırada tırnağım kırıldı. 'Seni görmek istemiyorum diyerek gitmek istedi. Anahtarı verdiğimdeyse gitmedi. Camın kenarında oturdu sigara içti. Ayrı odalarda kalmak isteyince ben diğer odaya geçtim. Odadan bana 'Seni seviyorum' dedi. Sonra bir ses duydum. Merdivenlerden yuvarlandı sandım. Kapıya gittim 'Allah' diye bağırdım. Cama baktığımda onu gördüm. Çıplak ayak ben aşağı koştum. Hiçbir şekilde ona zarar vermedim. Ben ciddi sorunları olduğunu biliyordum, dertleşirdik ama böyle bir şey yapacağını düşünemedim' dedi.
'ÇAMAŞIR ASMAYA ÇIKMAYAN KIZIMIN PERVAZDA OTURMASI İMKANSIZ'
Müşteki Abdullah Köker ise duruşmada 'Sanığın anlattığı her şey yalan. Bana bile utanmadan yalancı diyor. Bu cani kızımı atıyor. 3. Katta çamaşır astıramadığım kızım nasıl pervaza çıkıp oturuyor. Emin olun orada bir muz kabuğu olsaydı suç ona kalacaktı, kaydı düştü diyecekti. Üniversite mezunu insan saat karıştırır mı? Benim 29 senelik kızım benim numaramı ezbere çeviremez. Ben intikamcı biri değilim ama burada bir seri katil üretiliyor. Ben burda acılı babayım, bize de yazık. Ben olay gecesi kızımla konuştuğumda sesi titriyordu. Kızım bana duyurmak istedi' şeklinde konuştu.
ACILI BABADAN SANIĞA İSYAN
Müşteki Köker beyanının devamında 'Sanık bana elimden kaydı, kucağımdan tutamadım dedi. Bizim beynimize bunu intihar olarak aşıladılar. Olay yerine baksanız olayın cinayet olduğunu anlarsınız. Kızımın kendisinin düşmesi mümkün değil. Bu adam cezaevine girse sanki kızım geri mi gelecek? Ben iftira atmıyorum. Olayda cinayet şüphesi olması sanığın anlatımlarıdır. O telefon denize düşmedi. 3 ay sonra bana gıcır gıcır geri geldi. Denize düşen telefon öyle olamaz' diyerek şikayetçi olduğunu belirtti.
ŞEBNEM KÖKER'İN YANINA GİDEN TANIK ANLATTI
Tanık Murat B. ise duruşmada, gece saat 03.00 sıralarında gürültü duyduğunu, olay yeriyle kendi balkonu arasında 20-25 metre mesafe olduğunu, balkona çıktığında maktulü görünce aşağı indiğini, maktulün nabzına baktığında az da olsa attığını, o sırada gelen sanığın 'Şebnem mi o' diye tekrarladığını, kanı durdurmak için tampon yaptığını, ardından da ambulansın geldiğini beyan etti.
GİTAR SAPI VE KAPI KOLUNDAKİ KAN DETAYI..
Duruşmada olay yerinde çekilen fotoğraflar mahkeme başkanı tarafından sanığa gösterildi. Mahkeme başkanının olay yerindeki gitar parçasını sorması üzerine sanık 'Gitar çalan birisiyim. Bana gelmeden önce hediye süs gitar getirmişti. Çalmaya uygun değildi. Bu gitar camın orada duruyordu. Aşağı nasıl düşüp kırıldığını bilmiyorum' cevabını verdi. Banyoda elektrik prizi ve kapı kolunda bulunan kan izleriyle ilgili sanık, 'Maktulün kırılan tırnağı olabilir' derken telefonun 2 ay sonra teslim edilmesiyle ilgili ise 'Ben telefonu bulanları tanımıyorum, olaydan önce ve sonra hiç konuşmadım' sözlerini sarfetti.
MÜŞTEKİ AVUKATLARINDAN TUTUKLAMA TALEBİ
Müşteki avukatları, sanığın ifadelerinde çelişkiler olduğunu, bilirkişi raporunun yeterli olmadığını belirterek olay yerinde yeniden bir keşif yapılmasını, gitarın diğer kısmının ortaya çıkması için otele sorulması ve araştırılma yapılmasını, maktulün telefonunda da düşmeye bağlı bir hasar olup olmadığına dair fiziki bir araştırma yapılmasını ve maddi gerçek ortaya çıkana kadar sanığın tutuklu olarak yargılanmasını istediklerini söyledi. Sanık avukatı ise 'Biz de bilirkişi raporunun yetersiz olduğunu düşünüyoruz fakat müvekkilin kaçma şüphesi yoktur. Tutuklama talebini reddediyoruz' dedi.