Kendi ayakları üzerinde durabilmek, sosyalleşmek, süreklilik sağlamak ve çalışmak... Bunlar bizler için belki basit bir görev ama bir farkla dünyaya gelenler için oldukça meşakkatli. İnsan vücudunda 46 olan kromozom sayısının 47 olmasıyla meydana gelen down sendromlu bireylerin azimle hayata tutunmaları, herkese umut oluyor.
HEM MUTLU OLUYORLAR HEM KAZANIYORLAR
Neşeli, enerjik ve hayat dolular. İnsan, hayvan, çiçek ne bulsa seviyorlar. Bahçelievler Belediyesi'nin açtığı Sempati Sosyal Tesisleri, down sendromlu gençleri, yeniden hayata bağladı. Sempati Tesisleri'ni özel yapan şey ise çalışanlarının büyük bir kısmının down sendromlu gençlerden oluşuyor olması. Kısa bir eğitimden geçen gençler, güler yüzleriyle müşterilere hizmet veriyor ve aile bütçelerine katkı sağlıyor.
GÜNDE 4 SAAT ÇALIŞIYORLAR
Toplum içine girdikçe özgüvenleri artan gençler, müşterilerle oldukça sıcak ilişkiler kuruyor. Günde 4 saat çalışan ve sosyal haklarına sahip olan down sendromlu gençler, evlerinden alınıp çalışmaları bittikten sonra tekrar evlerine bırakılıyor. Haftada bir gün de izin yapıyorlar. Sempati Tesisleri'nde 5 erkek, 2 kız olmak üzere toplam 10 down sendromlu genç, çalışarak üretmenin keyfini yaşıyor.
EN BÜYÜK HAYALİM MAÇA GİTMEK
Yasemin Turan (30), çalışmayı çok sevdiğini söylüyor. Yüzünde kocaman bir tebessüm var. Evde vaktini resim yaparak geçiriyor. Turan, "Çok para kazanmak istiyorum" diyor ve ekliyor: "Resim yapmak iyi geliyor. Resim yarışmasında birinci oldum. Hakan Başkan bana sürpriz yaptı. Benim doğum günümü burada kutladılar."
Metin Erdem (22), "İyi misin?" diye sorduğumuzda, "Sıkıntı yok, çok şükür" yanıtını veriyor. Garsonluk yaptığını büyük bir gururla anlatıyor. En sevdiği yemeğin 'salata' olduğunu belirtiyor. Erdem, "Özel servisle getiriyorlar beni. Burada çatal bıçak siliyorum. Hayatımda hiç maça gitmedim. Beşiktaş'ın maçına gitmek en büyük hayalim." ifadelerini kullanıyor.
NE KAZANIYORSA YARISINI DAĞITIYOR
Emirhan Arslan (30), kendisini "sabah muhtarı" olarak tanıtıyor. Özel harekatçılara karşı ayrı bir ilgi beslediğini dile getiriyor. Arslan, şöyle konuşuyor: "Oturmayı sevmem. Evde oturup şeytanla mı uğraşacağım? Sabah 4'de ayaktayım. Beni herkes tanır. Sesim de güzel. Bazen pazara çıkarım. Karton bardak satarım. Ekmeğimin peşindeyim. Ne kazanıyorsam yarısını ihtiyaç sahiplerine dağıtırım."
ÇALIŞMAKTAN DOLAYI ÇOK MUTLUYUZ
Özgür Yakut (25), 5 aydır çalışıyor. Yakut, "Kazandığım parayla aileme hediye alıyorum. Keşke daha önce başlasaymışım. En çok abimi seviyorum. Bana para veriyor." ifadelerini kullanıyor. Ayça Sema Ersuda (26), dondurmayı sever misin?" diye sorduğumuzda, "Hava soğuk şimdi dondurma yenmez" diyor. Ersuda, "Ben burada garson oldum. Yeni gelenlere hoş geldin diyorum. Çok güzel, her gün geliyorum. Burada arkadaşlarım var. Alışveriş yapıyorum" açıklamasında bulunuyor.
PARA KAZANMAK GÜZEL BİR ŞEYMİŞ
Hasan Bilgiç (29) en çok uyumayı sevdiğini belirterek şunları söylüyor: "Yeni arkadaşlarım oldu. Para kazanmak güzel bir şey. Gülen insanlar görünce mutlu oluyorum." Seyithan Eyyüp Nebati (22) ise ayaklarının üzerinde durabilmenin gururunu yaşıyor. Nebati şu ifadeleri kullanıyor: "Mutlu olduğum iş yapıyorum. İşimi severek yaptığım için beni zorlayan hiçbir şey olmuyor. Hayat güzel. Bana çok iyi geldi."
Fotoğraflar: Hatice Çinar