Tunceli'nin Çemişgezek ilçesinde 25 Ekim'de Keban Baraj gölünde balık tutan bir vatandaşın ağına daha önce hiç karşılaşmadığı balık türü takıldı. Yapılan incelemelerde balığın Sibirya Mersin balığı olduğu belirlendi. Aynı bölgede önceki gün de Muharrem Koçer isimli balıkçının ağına yine Sibirya Mersin balığı takıldı. Balığı inceleyen Koçer daha sonra hayvanı tekrar suya bıraktı. Balık hakkında bilgi veren Fırat Üniversitesi (FÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğr. Üyesi Doç. Dr. İbrahim Akın Temizer, nesli tükenmekte olan bu balığın Keban Baraj gölüne kadar gelmesinin normal bir hadise olmadığını belirtti. Doç. Dr. Temizer, aynı zamanda bir balığın kilosuna göre elde edilen havyarın 20 milyon liraya kadar alıcı bulduğunu kaydetti.
"İÇ SULARIMIZDA GÖRÜLMESİ NORMAL BİR HADİSE DEĞİLDİR"
Bölgede ilk defa görülen balık türü ile ilgili bilgi veren FÜ Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğr. Üyesi Doç. Dr. İbrahim Akın Temizer, Çemişgezek'te görülen Sibirya Mersin balığının acipenser familyasından olduğunu söyledi. Doç. Dr. Temizer, "Bu balıklar, Karadeniz'de, Marmara denizinde ve Kızıldeniz'de daha çok gözüküyor. Tuzlu sulardan tatlı sulara göç eden balıklardır.
Bu balıklara, annato balık ismi veriyoruz. Çemişgezek sularında veya iç sularda gözükmesi normal bir hadise değildir. Bize göre bir anormallik söz konusudur. Bu balıklar denizlerden yumurtalarını bırakmak için iç sulara geçiyor. En fazla 5 kilometre içeri geçer. Kızıldeniz'den girip bir sürü barajı geçip de bu iç sularımızda görülmesi normal bir hadise değildir. Bunlar ya yavruyken bırakıldı ya da bir şekilde barajların taban kısımları açıldığı zaman iç sulara geçerek beslenmek veya üremek için buralara kadar geldiler" dedi.
"YUMURTALARINI HAVYARA ÇEVİREBİLİRSEK 20 MİLYON LİRA KAZANABİLİRİZ"
Sibirya Mersin balığının etinden çok yumurtalarından elde edilen havyarın ekonomik kazanç sağladığını ifade eden Doç. Dr. Temizer, "Bu balıkların bugüne kadar acipenser familyasına bağlı Sibirya Mersin balıkları görülmemiş. Bu balıkların ekonomik değerlerine bakıldığında sadece eti değerli değildir, bunların yumurtalarından havyar elde ediliyor. Balığın etinden çok yumurtaları daha çok değerli. Çok lezzetli bir eti var ama etinin değer en fazla 500 lira eder. Bu balığı öldürmez, yumurtalarını havyara çevirebilirsek 20 milyon lira kazanabiliriz. Balığı yakaladığınız zaman öldürüp yediğiniz zaman her geçen gün nesli tükeniyor. Zaten yumurtalarını suya bırakmak ve beslenmek için iç sulara kadar geldi. Çak faydalı bir balık. Yani bunu ekonomik değeri, etinden çok havyarıdır. Onun için bu balığı öldürmememiz aksine koruma altına almamız lazım. Tarım ve Orman Bakanlığının mutlaka bu duruma el atması gerekiyor" diye konuştu.
"İRAN BU BALIKLARDAN HAVYAR ÜRETEREK DÜNYA PİYASASINA SUNUYOR"
Doç. Dr. Temizer, İran'ın Sibirya Mersin balığının yumurtalarından havyar üreterek dünya piyasasına sunduğunu vurgulayarak Türkiye'nin de bunu fırsata çevirerek ciddi ekonomik gelir elde edebileceğini kaydetti. Doç. Dr. Temizer, konuşmasına şöyle devam etti:
"Kızıldeniz'den geçip Basra Körfezi'nden İran bölgesindeki iç sulara geçen ve burada bu balık için üretim istasyonu yapmışlar. Bu balıkları yakalıyorlar, havuzlara getirip balıkların gonadlarında bulunan yumurtalarından havyarı elde ediyorlar. Yumurtaları havyar olarak değerlendiriyorlar. Ondan sonra da bu balıkların karınlarını dikip, öldürmeden tekrar Kızıldeniz'e Basra Körfezi'nin döküldüğü yere kadar salıyorlar. Bu balık bayağı büyüyor. 4 metre uzunluğunda 400 kilograma kadar ulaşabiliyorlar. Bu balıkların yumurtalarında 20 kilogram havyar çıktığını düşünün. Dünyanın parası tutuyor. Azalma ve nesli yok olma pozisyonuna gelmiş. Bu balığı korumak, onun üremesine yardımcı olmak lazım. Etinin ekonomik değerinden daha önemlisi havyarın ekonomik değeri var. Bu balık büyüdüğü ve havyarından faydalanıldığı zaman büyük bir ekonomik gelir elde ederiz. Bu balığı ilim adamlarının mutlaka ele alması gerekir ve araştırmacılar bunu koruma altına almalıdır."