Bartın'daki maden ocağı patlamasında yaralanan 6 hasta uçak ambulansla Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi Yanık Merkezine sevk edildi. Burada hastalara gerekli müdahaleler yapıldı ve hasta yakınlarına hastalarla ilgili bilgi verildi. Yaralılardan 5'inin durumu ciddiyetine korurken durumu daha iyi olan 1 yaralının ise Hiperbarik Oksijen Tedavisi Merkezi'ndeki tedavisinin devam ettiği öğrenildi. Hastane önünde nöbet tutan aileleleri yoğun bakımdan gelecek güzel haberleri bekliyor. Hasta yakınları yaralıların hikayelerini SABAH'a anlattı.
TANER ŞEN'İ AYNI MADENDE ÇALIŞAN DAYISI KURTARDI
Bartın'daki maden ocağı patlamasında yaralanan ve tedavi için İstanbul Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi'ne getirilen Taner Şen'i (30) aynı madende gündüz vardiyasında çalışan dayısı Tayfun Kayhan kurtardı.
Yeğenini ilk gördüğünde dayısı olarak tanıyamadığını dile getiren Kayhan, onu SABAH'a anlattı. Taner Şen'in daha önce Türk Silahlı Kuvvetleri'nde 5 yıl boyunca sözleşmeli uzman olarak çalıştığını söyleyen Kayhan, "Artık yerleşik bir hayata geçmek ve kendi düzenini kurmak istiyordu. Biz de ona evlenirsin yerleşik bir hayatın olur diyorduk. Başvuru konusunda yardımcı olduk, nasip oldu ona da. 3 yıldır da maden ocağında gayet iyi bir şekilde çalışıyordu. Annesi ve babası ayrılmıştı, babası vefat etti ve iki kardeşine Tayfun sahip çıkıyordu. Babasının durumu iyi değildi, biz kardeşlerini beraber okuttuk. Gezmeyi çok severdi, maddi imkanları yeterli olmamasına rağmen imkanlarını zorlayıp Dubai'ye tatile gitmişti" dedi.
AYNI KÖYDEN 3 CENAZE ÇIKTI
Kendisi de aynı gün gündüz vardiyasında çalıştığını ifade eden Kayhan, şunları söyledi: "Patlamayı duyar duymaz gidip kurtarma çalışmalarına katıldık. Taner'i acil müdahale ekipleri ocakta bir yere kadar getirdi, oradan sonra ben aldım yeryüzüne dört beş arkadaşımla birlikte çıkardık. Taner'i ilk gördüğümde dayısı olarak tanıyamadım. Onu ambulansa teslim ettikten sonra arkadaşlarımı kurtarmak için tekrar ocağa girdim. İlk başta kurtarılan 8-10 arkadaşımızın geneli sadece yaralıydı. Taner'i kurtardıktan sonra 6-7 kişiyi daha yaralı çıkardık ama ne yazık ki diğerleri vefat etmiş bir şekilde geldiler. Ahatlar Köyü'nden 3 tane gencecik arkadaşımızın cenazesi çıktı. Eşimin amcası Rıfat Acet vefat etti. Onların cenazesine katıldık."
Tayfun Kayhan, "Dün gece de buraya yeğenime destek olmak için geldim. Üzüntümüz büyük. Beraber çalıştığımız kardeşlerimiz vefat ettiler, yaralandılar. İçimiz kan ağlıyor. Devletimize, siyasilerimize çok teşekkür ediyorum. Olayın en başından beri bizimle ilgilendiler, buraya kadar getirdiler. Burada Başhekimimiz Nurettin Yiyit Bey'e ve ekibine sonsuz teşekkür ediyorum. Yeğenim ocaktan çıktığında konuştum birebir ve bilinci gayet açıktı. Su istedi su verdik ve o da sorduğumuz birkaç soruya cevap verdi. Buraya geldiğinde Taner'in kalbi durmuş ve doktorlarımız sayesinde tekrar döndürülmüş. Allah razı olsun onlardan" diye konuştu.
12 GÜN ÖNCE BABALARINI KAYBETMİŞLERDİ
Remzi Taşkömür'ün (42) madencilikten emekli babası patlamadan 12 gün önce vefat etmişti. Babalarının acısı henüz tazeyken patlama haberiyle sarsıldıklarını söyleyen Remzi Taşkömür'ün kardeşi Mehmet Taşkömür, "Babamın cenazesinden sonra çalıştığım için İstanbul'a dönmek zorunda kaldım. Birkaç gün sonra da patlama haberini aldık. Ben de iş makinası operatörüyüm. Ağabeyim yer altında ben de yer üstünde aynı işi yapıyoruz aslında. İkisi de çok tehlikeli. Babamız da maden ocağından emekliydi. Ben de girmek istiyordum ama sadece ağabeyime nasip oldu ve o da babam gibi madenci oldu. Oraya girmek de çok zor çalışmak da çok zor" diye konuştu.
EMEKLİLİĞİNE 3 YIL KALMIŞTI, HAYALLERİ VARDI
Ağabeyinin 12 yıldır madende çalıştığını ve emekliliğine 3 yıl kaldığını dile getiren Taşkömür, "3 çocuğu için güzel bir hayat kurmak istiyordu. Emekli olduktan sonra kızını evlendirecekti. Diğer çocuklarını da okutmak istiyordu" dedi.
AĞABEYİM VEFAT ETMEDİ, TEDAVİSİ DEVAM EDİYOR
Öte yandan dün yapılan bir haberde ağabeyinin vefat ettiğinin yazıldığını belirten Taşkömür, bu bilginin düzeltilmesini istedi ve ağabeyinin tedavisinin devam ettiğini söyledi.
Madencilerin yerin altındaki arkadaşlarını kurtarmak için verdiği büyük mücadeleyi anlatan yaralılardan Ayhan Akgül'ün ağabeyi Kenan Akgül ise şunları söyledi:
Benim maden ocağında iki kardeşim çalışıyordu o gün. Kardeşim Umut Akgül diğer kardeşim Ayhan Akgül'ü kurtarmak için aşağı iniyor. Kardeşimi kurtardıktan sonra tekrar aşağı inip diğer arkadaşlarına yardım ediyor. Aynı bölgede çalışan İbrahim Çeliktaş ise olayın mağduru olduğu halde dışarı çıkıyor ve tekrar içeri giriyor. Yani birinci çıkışında gaza maruz kalıyor ve zehirleniyor, diğer madenci arkadaşlarını kurtarmak için tekrar girdiğinde tekrar maruz kalıyor. Burada madencilere ilk yardım elini uzatan yine madenci kardeşleri oldu. Onlar orada içeri girmeseydi belki şu anda burada olanları da göremeyecektik. Allah razı olsun buradaki hastaların yaşamasının sebebi onların oradaki mücadelesi. Buradaki birlik ve kardeşlik ruhuna şu ana kadar hiç rastlamadık. Öyle bir kenetlenmişler ki bibirlerine, ölümü dahi göze alıp tekrar ocağın içine girmişler. Yani kendi hayatını diğer arkadaşların hayatına tercih ettiler. Hastane ekibi bizi bilgilendiriyor. Hastalardan İbrahim Çeliktaş'ın durumunun diğerlerine göre biraz daha iyi olduğunu söylediler. Biz umutluyuz, başhekimimiz de söyledi umutluyuz dedi. Sizlere sevinçli haberi vermek için elimizden geleni yapıyoruz dedi.
Hastalar hakkında bilgi almak ve hasta yakınlarını ziyaret etmek amacıyla Çam ve Sakura Şehir Hastanesi'ne gelen ve Bartın Dernekler Federasyonu Başkanı Mehmet Yılmaz, "Geçen cuma akşamı 18:15'te grizu patlaması neticesinde elim bir kaza meydana geldi. Kazayı haber alır almaz biz İstanbul merkezli bir federasyonuz Bartın'a hareket ettik ve oradaki süreci takip etmek için kaza mahalline gittik. 6 tane hastamızın ağır yanıkları vardı Çam ve Sakura Şehir Hastanesi'ne getirildi. Biraz önce başhekimimizden bilgi aldık. İki yaralının durumunun diğerlerine göre biraz daha ağır olduğunu söyledi. Öğleden sonra bir komisyon toplanacağını ve daha fazla ne yapabilecekleri hakkında bir çalışma yapacaklarını söyledi. Allah razı olsun başhekimimiz, doktorlarımız, hocalarımız canhıraş bir şekilde çalışma yürütüyorlar. Hasta yakınlarımızla da ilgileniyorlar. Tabi ki acılıyız duygusal da olabiliyoruz bu noktada hasta yakınlarımıza psikolojik destek de veriyorlar. Kendilerine teşekkür ediyoruz. O gece devletimizin bütün imkanları oraya geldi. Bakanlarımız, milletvekillerimiz, cumhurbaşkanımız, meclis başkanımız her birisi oradaydı. Onlara da ayrıca teşekkür ediyoruz. Bu süreçte topyekun birlik ve beraberliği görmüş olduk. Tekrar Türkiye'nin başı sağ olsun" şeklinde konuştu.