İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Mubariz Gurbanoğlu hakkında "Fetullahçı Terör Örgütü'ne (FETÖ) üye olmak" suçundan dava açmış, İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan yargılama sonunda Gurbanoğlu'na "örgüte yardım" suçundan 5 yıl hapis cezası verilmişti. İstinaf Mahkemesi bu cezasının usul ve yasaya uygun olduğuna karar vermiş, dosya son olarak temyiz incelemesi için Yargıtay'a gitmişti. Mubariz Gurbanoğlu hakkında bu kez kardeşi Marif Mansimov, suç duyurusunda bulundu. Mansimov, Gurbanoğlu'nun "nitelikli dolandırıcılık", "güvenin kötüye kullanılması" ve savcılığın tespit edeceği diğer suçlardan yargılanmasını talep etti.
Marif Mansimov'un avukatlarınca İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na verilen suç duyurusu dilekçesinde, Mansimov'un Türkiye'de yaşadığı sürece abisine ait Palmali Şirketler gurubunda 2018 yılına kadar üst düzey yöneticilik yaptığı belirtildi.
"VİLLAMIN TAPUSUNU VERMEDİ"
Mansimov'un holdingde yalnızca gemicilik faaliyetinde bulunduğu, gemilerin taşımacılık işlerini yönettiği savunuldu. Gurbanoğlu'nun ise kamuoyuna da yansıyan kirli ilişkiler içine girdiği, gerçekte olmadığı halde devlet adamları ile yakın ilişkisi olduğunu söyleyerek iş dünyasını ve bankacıları dolandırmaya çalıştığı, bu davranışları ile tüm çevresine zarar verdiği ifade edildi.
Dilekçede, Marif Mansimov'un Beşiktaş, Ulus'ta oturduğu lüks villayı yaklaşık 17 yıl önce abisi Mübariz Gurbanoğlu'ndan satın aldığı, ancak o dönem Türk vatandaşı olmadığı için evini abisinin Palmali şirketi üzerine tescil ettirdiği anlatıldı. Mansimov'un, belli bir zaman sonra evin devrini istediğinde ise abisi tarafından sürekli oyalandığı öne sürüldü. Son olarak, Gurbanoğlu'nun, kardeşi şirketten ayrılır ayrılmaz villayı özel bir bankaya borçlarına karşılık devredildiği, bununla da yetinilmeyip tahliye taahhüdü verildiği aktarıldı.
AYNI GEMİYİ 3 KİŞİYE SATTI
Dilekçede, Gurbanoğlu'nun sürekli iş yaptığı insanları dolandırması, kirli ilişkiler ağı kurması, aynı gemiyi üç farklı insana satması gibi eylemleri neticesinde Mansimov'un, abisi ile görüşmeyi kestiği belirtildi. Villanın devri için Mansimov'un abisine aracılar ile sürekli haber gönderdiği, ancak Gurbanoğlu FETÖ'den tutuklanınca tekrar beklemek zorunda kaldığı kaydedildi.
Dilekçede Mübariz Gurbanoğlu ile birlikte şikayet edilen diğer şüpheli Nuray N.P.'nin ise Gurbanoğlu'nun kirli işlerinin uygulayıcısı, bazen de yönlendiricisi olduğu iddia edildi. Gurbanoğlu ve Nuray N.P.'nin neredeyse iş yaptıkları herkesi sahte vaatlerle dolandırdıkları, Nuray N.P.'nin yapılan her hukuksuzlukta ve sahtecilikte yer aldığı, Mansimov'a karşı yapılan dolandırıcılığın da doğrudan uygulayıcısı olduğu ileri sürüldü.
Dilekçede ayrıca, Marif Mansimov tarafından açılan tapu iptal ve tescil davasında İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesinin Mansimov'u haklı gördüğü ve geçtiğimiz ağustos ayında villa üzerine tedbir kararı koyduğu vurgulandı.
Şikayet dilekçesinde, "Kısacası şüpheliler, müvekkile ait olan taşınmazı dolandırıcılık kastıyla başka birine devretmişlerdir. Taşınmazda müvekkilim ikamet etmesine rağmen sahte olarak tahliye taahhüdü verip mağduriyetine sebep olmuşlardır" denildi.
"HAK ETTİĞİ ŞEKİLDE CEZALANDIRILSIN"
Dilekçede, kardeşini bile dolandıran Gurbanoğlu'nun Sberbank, Lukoil gibi yerli ve uluslararası kurumların zararına sebep olacak sahtecilikler yaptığı öne sürüldü. İnsanları dolandırmayı alışkanlık haline getiren Gurbanoğlu ve Nuray N.P.'nin, yaptıkları hileli devirler ile birçok kişiyi mağdur ettikleri iddia edildi. Ayrıca dilekçede şu suçlamalara yer verildi: "Şüpheli Mubariz Gurbanoğlu, Ermeni asıllı mafya babası Levon Termedzyan ve Sezgin Baran Korkmaz gibi kara para aklayanlarla, tefecilerle ve mafya ile yakın ve ticari ilişkiler kurmuştur. Tüm bu vakıalar şüphelilerin gerçek yüzünün, ülkeye ve topluma verdikleri zararın daha iyi anlaşılması için anlatılmaktadır... Bu kadar haksızlık, hukuksuzluk ve mağduriyet karşılıksız kalmamalıdır. Yaptıkları hukuksuzlar ile öncelikle devlete ve topluma zarar veren bu insanların hak ettikleri şekilde cezalandırılması için bu şikayeti yapmak zaruret olmuştur."