Türk Siyasi Tarihi'nin en renkli simalarından biri olan Turgut Özal'ın dün, 28'inci ölüm yıl dönümüydü. Türkiye Cumhuriyeti'nin 19. Başbakanı ve 8. Cumhurbaşkanı olan Özal; cesur politikaları ve renkli kişiliğiyle siyasi arenaya damga vurdu. Özal, politikada boy gösterdiği zaman zarfında şöhretler için de önemli işlere imza attı.
Siyasi görüşleri nedeniyle vatandaşlıktan çıkarılan Cem Karaca'ya iadeiitibarda bulundu. Yıllarca ülkesine hasret kalan Karaca, onun döneminde memleketine kavuşabildi. Büyük sağlık sorunlarıyla boğuşan Sadri Alışık'ı ABD'ye, Yüksel Uzel'i Zürih'e tedaviye gönderdi. Yüksel Uzel, kendisini yurt dışında beyin cerrahı Prof. Dr. Gazi Yaşargil'e ameliyat ettiren Özal'a hep minnettar kaldı. Onun için "Sanatçı olmanın onurunu onun sayesinde yaşadım" diye beyanat verdi.
Kalbinden rahatsızlanan Adnan Şenses'i arayıp "Seni hemen tedavi ettirelim" diyen de oydu.
Şenses, bu ilgi karşısında o kadar sevinmişti ki, o günden sonra Özal'a hep 'Baba' diye hitap etti.
Kenan Evren tarafından sahne yasağı konulan Bülent Ersoy'un hayranlarıyla buluşmasını da Özal sağladı. Yine Zeki Müren'e 'Devlet Sanatçısı' unvanı vererek onu devlet katında onurlandırdı. Bodrum'da inzivaya çekildiği dönemde de sık sık Müren'i arayarak onu tekrar sahnelere dönmesi için yüreklendirdi.
'HER ŞEYİ NASIL BİLİYOR?'
Özal, Türk Sanat Müziğini çok severdi. Ama Semra Hanım nedeniyle türkülere de meraklıydı. Hatta Semra Hanım'la birlikte İzmir Fuarı'na gidip İzzet Altınmeşe'yi dinlemişti.
Özallar; Osman Yağmurdereli, Yüksel Uzel ve Coşkun Sabah gibi dönemin flaş sanatçılarını evlerinde ağırlamıştı.
Özal Ailesi'ne en yakın sanatçılardan biri, kuşkusuz Coşkun Sabah'tı. Bir röportajımız sırasında Sabah'a Özal'ı sormuştum o da şunları anlatmıştı: "Turgut Özal beni, ben de kendilerini çok sevdim. Üstelik sadece iki dost gibi görüşmekle kalmadık, beni ailesinin içine de soktu... Hayran olduğum tarafı hafızasıydı.
Benim özgeçmişimi ezbere biliyordu.
Bir gün otururken radyo günlerimden, klasik koradaki yaşadıklarıma kadar her şeyi tarih tarih anlattı. Şaşırdım kaldım. Hatta 'Sayın Cumhurbaşkanım benim geçmişimi nasıl bu kadar iyi biliyorsunuz?' dedim, güldü. Çıkışta özel koruması olan Musa Bey'e 'Bu kadar şeyi nasıl biliyor?' diye şaşkınlıkla sordum. Bana şu yanıtı verdi: 'Coşkuncuğum farkında değil misin, şu an bir cumhurbaşkanının köşküne elini kolunu sallayarak giriyorsun.
Bu kadar rahat hareket edebilmen için hakkında çok iyi bir istihbarat yapılmış olması gerekmiyor mu?' O an, hakkımda ciddi bir istihbarat yapıldığını anladım."
'MÜTHİŞ HIZLI DÜŞÜNEN BİRİYDİ'
Turgut Özal'ın en sevdiği sanatçılardan biri de Kayahan'dı. Bir röportaj için buluştuğum Kayahan, Özal'la dostluklarını şöyle anlatmıştı:
"Sayın Özal beni Cumhurbaşkanlığı Okluk Köşkü'ne davet etti. Gittiğimde bir yandan bilgisayarda golf oynuyor, diğer yandan da benim 'Yemin Ettim' şarkımı dinliyordu... Müthiş hızlı düşünen ve aynı şekilde hayata geçirebilen bir insandı. Pek çok kanunu çok kısa sürede uygulamaya koymuş bir politikacıydı. Okluk Koyu'ndaki görüşmemizin ardından dost kaldık. Ve öldüğünde o benim 'Turgut Ağabeyim' ben de onun 'Kayahan kardeşiydim." Çolpan İlhan, eşi Sadri Alışık'a kol kanat geren Özal'ı hep minnetle andı. Bir röportaj vesileyle buluştuğum İlhan, ona olan sevgisini şu sözlerle dile getirmişti: "Benim için Turgut Özal eşsiz bir liderdi. Rahmetli Sadri'nin hastalığı sırasında bizimle müthiş ilgilendi. Sadri'nin o günün şartları altında ilerlemiş olan hastalığının Türkiye'de tedavisi mümkün değildi. ABD'ye gitmemiz gerekiyordu, kendisi bu konuda destek oldu. Ameliyat öncesi ve sonrası da sürekli alakalıydı. Yoğun bakıma 2-3 kez gelip, ziyaret etti. Sadri, eğer ABD'ye gidemese hemen ölecekti ama Özal'ın sayesinde 5 yıl daha yaşadı. Kendisine her gece dua ederim."
'DANIŞIKLI DÖVÜŞ OLMASIN'
Turgut Özal, Cumhurbaşkanlığı döneminde o güne kadar Türkiye'nin hiç alışık olmadığı bir icraata imza atmıştı.
Dönemin popüler programı Rüstem Batum Show'a konuk olmuştu. Hatta programa davet edilen Ali Zeytinbaş, Özal'ın yanında onun taklidini bile yapmıştı. Olaydan yıllar sonra röportaj yaptığım Rüstem Batum'a, Özal'la program öncesi ve sonrası neler yaşandığını sormuştum. Batum şunları anlatmıştı: "Bir gece Turgut Özal aradı, 'Senin programına gelmek istiyorum' dedi. O telefondan sonra kendisiyle iki-üç defa buluştuk. 'Danışıklı dövüş olmasın, istediğin her şeyi sor, sana kısıtlama yok' dedi. Program öncesi beni evlerine davet etti. İlk gittiğimde torununun elektronik oyuncaklarıyla oynuyordu. Oyuncuklar üzerine bir saat konuştu. Üçüncü buluşmada programın tarihini tespit ettik. Muazzam bir program oldu. Aynı gece evde arkadaşlarımla beraber otururken telefonum çaldı. Açtım telefonu Özal, 'Reytingleri biliyor musun?' dedi.
'Efendim program yeni yayınlandı, nasıl bilebilirim?" dedim. 'Ben öğrendim, herkesi geçmişiz' dedi.
'MİTTERAND'A TÜRKÜLÜ YEMEK'
Bir dönem devlet adamlarına simultane çeviri yapan oyuncu Serra Yılmaz ise Özal'lı bir anısını şöyle anlatmıştı: "Oyunculuğun yanı sıra tercümanlık da yapıyordum. Bu işi Cumhurbaşkanlığı düzeyinde bile icra ettim. Özal'la ilgili anım ise çok enteresandır. Fransa Cumhurbaşkanı Fronçois Mitterand Türkiye'ye gelmişti. Dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal, onun onuruna Çankaya Köşkü'nde bir yemek verdi. Ben de iki liderin ortasına oturdum. Birden salonda bir türkü sesi yükseldi. Yemek müziğinin bir türkü olması ilginçti doğrusu. Üstelik bu türkü de 'Aman Avcı Vurma Beni'ydi. Mitterand önce şöyle bir durdu, çok şaşırdığı anlaşılıyordu. Sonra bana, "Bu çalan da nedir?" diye sordu. Anlattım, hatta türkünün sözlerini tek tek çevirdim. Galiba ilginç bulmuş olacak ki, ilgiyle dinledi."