Galataport İstanbul, dünyanın ilk yer altı terminali sayesinde Boğaz'ın 1.2 kilometrelik en değerli tarihi bölgelerinden birini yeniden tanımlayarak şehrin tarihi limanını hareketli bir gastronomi, kültür sanat ve alışveriş mahallesine dönüştürüp, Ekim 2021'den bu yana İstanbul'un favori buluşma noktalarından biri haline getirdi. Galataport İstanbul, ileri mühendislik yapısı, sürdürülebilirlik özellikleri ve inovatifliğiyle dünyanın dikkatini çekti.
EN İLERİ TEKNOLOJİ
Proje süreci liman sahasının devralınmasıyla 2014'te başladı. Galataport İstanbul açık ve kapalı alanlarda yer altına yapılan inşaat kısımları, 35 metre derinliğindeki diyafram duvarları, restorasyon için gerçekleştirilen operasyonlar, mevcut binaların zemin güçlendirmeleri ve daha birçok konuda yapı uygulama ve koruma çalışmaları dünyanın en ileri teknolojileri ile hayata geçti. Kısmen denizin kenarında, kısmen denizin içinde yapıldı. Hem rıhtım güçlendirildi hem 10 metre ileriye alındı.
MÜHENDİSLİK OKULU OLDU
Galataport İstanbul'da yapılan çalışmalarla, sadece sahanın değil, çevrenin zemin güvenliği de artırıldı. İnşaat sürecinde proje adeta bir mühendislik laboratuvarına dönüştü, mimarlık ve mühendislik fakültelerinden öğrenciler teknikleri yerinde inceledi.
İNOVATİF UYGULAMALAR
Mühendislik anlamında ileri düzeyde, inovasyon olarak adlandırılabilecek pek çok yeniliğe imza atıldı. Galataport İstanbul, özel kapak sistemi ile dünyadaki örneklerinden ayrışıyor.
ÇEVREYE DUYARLI
Projenin çevresel etkilerini izlemek için deniz suyu kalitesi, partiküller, toz ve gürültü seviyeleri üç ayda bir ölçülüyor ve deniz ekolojisi yıllık olarak izleniyor. Galataport İstanbul'un çevresel etkisini en aza indirmek için çaba gösteriliyor. Binaların tamamında soğutma gazı yerine deniz suyu kullanılıyor. Bu sayede yüzde 34 oranında enerji tasarrufu sağlanıyor. Karbon emisyonlarını azaltıyor ve iklim değişikliğine katkıda bulunan zararlı soğutma gazlarının yerini alıyor. Bu uygulama ile ayrıca binaların çatılarında göze hoş gözükmeyen ünitelere gerek kalmadı. İstanbul'a özgü bitkiler ve verimli sulama sistemleri yüzde 50 daha fazla su tasarrufuna yardımcı olurken, peyzajlı alanların ve yeşil çatıların kullanımının ısı adası etkisini azaltması bekleniyor.Tasarımdan inşaata ve işletmeye kadar, projenin çevresel etkisini en aza indirmek ve karbon ayak izini azaltmak için özel bir özen gösterildi.
TARİHE DOKUNUŞ
Galataport İstanbul, yer aldığı bölge itibarıyla tarihi miras açısından da çok zengin bir alan. İçerisinde yer alan tescilli binaların restorasyonu gerçekleştirilerek İstanbul'un çok değerli tarihi yapıları şehre geri kazandırıldı.
TOPHANE SAAT KULESİ: Tarihi 1848'e uzanan, 19'uncu yüzyılın ikinci yarısında Sultan Abdülmecid tarafından yaptırılan, İstanbul'un ayakta kalan en eski saat kulesi Tophane Saat Kulesi, çok özel bir teknikle yerinden kaldırılarak restore edildi. İlk etapta zemin ıslahı yapıldı. Kule yükünü daha sonra ise kule temellerini taşıyacak olan her köşede 3'er adet olmak üzere ana kayaya soketli toplam 12 adet fore kazık monte edildi ve kule altı betonarme bilezikle çevrelendi. Kulenin peyzaj kotu seviyesine kadar yükseltilmesi gerekiyordu. Ancak yükseltme işlemi öncesi yapının toprağın altına 140 santimetre gömülmüş olduğu tespit edildi. Bunun üzerine proje yenilendi. Özel krikolarla kule önce 90 santimetre kaldırıldı ve altına bir radye temel yapıldı. İlk etap kaldırma işlemi yaklaşık 3 gün sürdü. Bu temelle birlikte, ikinci kez 2 küsur metre kaldırıldı ve altında zemine oturan radye temel yapıldı. Bu temel gerekli mukavemeti kazandıktan sonra üzerine 4 adet deprem izolatörü konuldu. Deprem izolatörlerinin üzerine oturtulup kulenin statik işlemlerini tamamlanması yaklaşık 5.5 ay sürdü. Tarihi kule böylece hem yükseltildi ve yatıklığı giderildi hem de her türlü depreme karşı hazır duruma getirildi. Bu çalışmanın en heyecan verici sonuçlarından biri de Saat Kulesi'ne ait toprağa gömülmüş olan bir katın daha keşfi oldu.
PAKET POSTANESI: 1900'lerin başlarında inşa edilen postanesi restore edildi. Rıhtımın en eski binası olan Paket Postanesi (1911), özel arduvaz çatıları ve cepheleri ile projenin simgelerinden biri haline geldi. Yapının tepesinde yer alan kubbe ve çatı sökülerek Tuzla'daki atölyeye özenle nakledildi. Kubbenin montajının tek seferde ve hatasız olması için Tuzla'da kiralanan bir arazide rehabilite edilen kubbeler kuruldu, böylelikle kubbenin oturacağı betonarme yapının projesi netleşmiş oldu. Tekrar sökülen çatı, üzerine yerleştirileceği betonarme alan onarımının tamamlanmasını beklemek üzere depoda uygun koşullarda muhafaza edildi. Onarım süreci tamamlandıktan sonra platform ve ağır tonajlı vinçler yardımıyla yaklaşık 3 ay gibi bir sürede büyük kubbenin montajı tamamlandı.
ÜÇ TESCILLI YAPI: Merkez Han, Karaköy Yolcu Salonu ve Çinili Han binaları restorasyon çalışmaları sonrasında The Peninsula İstanbul'a ev sahipliği yapmaya başladı. Bu üç yapıdan Çinili Han da toplam 54 bin çini restore edildi.