İstanbul Sakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya tutuklu sanıklar Ergin Aktürk ve Ali İlkay Sarı, bulundukları cezaevinden SEGBİS aracılığıyla duruşmaya katılırken, taraf avukatları da duruşma salonunda hazır bulundu.
"5 LİTRELİK BİDONLA GELMİŞTİ"
Sanık Ergin Aktürk'ün benzin aldığı istasyonda çalışanı Hasan Hüseyin Dede ifadesinde, "Olay günü sabah 09.00 sıralarında yüzünü göremediğim kapüşonlu, erkek bir şahıs gelerek 'yolda kaldım benzin var mı' diye sordu. Sanayi bölgesi olduğundan bu şekilde benzin veriyoruz. Yönetimdekilerin bu durumdan haberi vardı. Arabanın ruhsatını istedim. Ruhsat arabada kalmış dedi. Herhangi bir şeyden şüphelenmedim. 5 litrelik bidonla gelmişti. Bidonu benzinle doldurup kendisine verdim. Şahsı görsem tanımam. Dikkat de etmedim. Sesini de tanıyamam. Biz sadece verdikleri paranın sahte olup olmadığına bakarız" dedi.
"BENİ ZORLADILAR"
Önceki ifadesiyle şimdiki beyanı arasında çelişkiler olduğu sorulan tanık, "Beni evden alan polisler teşhis yapacaksın dedi. Ben de 'yüzünde kapüşon vardı nasıl teşhis yapayım' dedim. Teşhis etmezsen buradan çıkamazsın dediler. Beni zorladılar. Bana baskı ve zorla teşhis yaptırdılar. Bugün verdiğim ifadelerde başka birisinin baskısı yoktur" diye konuştu.
Duruşmada söz alan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı avukatı tanığın baskı altında olduğunu gördüklerini ve beyanlarına itibar edilmemesi gerektiğini belirtti.
Tutuklu sanık Ergin Aktürk söz alarak şunları söyledi: "Bu olayı yapan rahmetlinin yaptığı işten dolayı onu takıntı ve saplantı haline getirmiş birileri olabilir. Ben hayatım boyunca hiçbir şekilde hiç kimsenin ölümüne neden olmadım. 2 senedir işlemediğim bir suçtan içerdeyim. Sizin vicdanınıza güveniyorum. Kaleminizin gölgesinin adaletten şaşmayacağına inanıyorum" dedi. Mahkeme heyeti sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar vererek duruşmayı erteledi.
NE OLMUŞTU?
Bakırköy Cumhuriyet savcılığının düzenlediği iddianamede ticari amaçla usulsüz şekilde yolcu taşımacılığı yapan sanık Ergin Aktürk'ün olay tarihinden bir ay önce tanıştığı maktul Fatma Mavi'yi de gideceği yerlere aracıyla götürüp-getirdiği ve ikili arasında bu süreçte güvene dayalı bir ilişki oluştuğu belirtildi. Şüpheli Ergin Aktürk ile maktul arasında, 1 Kasım 2020 günü gece saatlerinden itibaren başlayarak saat 08.47' ye kadar whatsapp isimli uygulama üzerinden münakaşa halinde oldukları, maktul Fatma Mavi'nin şüpheliye emanet etmiş olduğu parayı alamayacağına kanaat getirmesiyle anlaşmazlığın daha da arttığı anlatıldı. Şüpheli Ergin Aktürk'ün akşam geleceğini söylemesine rağmen bir yandan da otoparkta çalışırken tanıştığı diğer şüpheli Ali İlkay Sarı ile akaryakıt istasyonuna gittiği, Sarı'nın buradan bir bidon benzin aldığı, sonrasında birlikte Aktürk'ün evine gittikleri, evden yaya olarak ayrılıp minibüse bindikleri kaydedildi. Aktürk'ün maktulün evine tek başına gittiği saat 08.50 - 09.00 arasında şüpheli Ergin Aktürk'ün maktulü bir süre elleriyle boğduğu, akabinde de evi ateşe verip, evden ayrıldığına yer verildi. Maktul Fatma Mavi'nin yanarak ve dumandan boğularak öldüğü öncesinde de boğazına bası uygulanmış olduğu belirtildi. İddianamede şüpheliler Ergin Aktürk ve Ali İlkay Sarı'nın "Tasarlayarak canavarca hisle kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet ile 'Mala zarar verme' suçundan 8'şer aydan 6'şar yıl hapis cezasına çarptırılması isteniyor.