Kaza, 22 Eylül 2017 tarihinde saat 04.30 sıralarında, İzmir- Aydın yolu Torbalı Kavşağı yakınlarında meydana geldi. İzmir'den Aydın yönüne giden Ayhan Özçelik yönetimindeki 35 TV 9335 plakalı otomobile, arkadan gelen 34 NT 5005 plakalı otomobil çarptı. Çarpmanın şiddetiyle savrulan Özçelik'in kullandığı otomobil taklalar attı. Kazayı gören diğer sürücülerin durumu bildirmesi üzerine olay yerine sevk edilen sağlık ekipleri, sürücü Ayhan ve kızı Zeynep Özçelik'in öldüğünü belirledi. Kazada ağır yaralanan Nilgün Özçelik ise Torbalı Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Yolda kalbi duran ve yapılan müdahalelerle yaşama döndürülen Nilgün Özçelik, Ege Üniversitesi Hastanesi'ne sevk edildi. Burada yoğun bakıma alınan Nilgün Özçelik, kazadan 12 gün sonra yaşamını yitirdi. Kazada ölen baba, anne ve kızları, Manisa'nın Soma ilçesinde toprağa verildi. Kazanın ardından otomobili kendisinin kullandığını öne süren Kenan Doğru tutuklandı. Ancak bu aşamada babasını, annesini ve kız kardeşini kazada yitiren Ahmet Mert Özçelik'in avukatı Burcu Ece Güler, savcılığa dilekçe vererek, şoförün değişme ihtimali olduğunu, bu sebeple soruşturmanın Emrah Serbes yönünden genişletilmesi ve bu yönde delillerin toplanması talebinde bulundu. Savcılık tarafından talep kabul edilerek, soruşturma genişletildi ve yeni delillerin toplanmasına karar verildi. Delillerin toplandığı bu süreçte 'Behzat Ç.' kitaplarının yazarı Emrah Serbes, kazadan 6 gün sonra sosyal medya üzerinden itiraf mektubunu paylaşarak, sürücünün kendisi olduğunu açıkladı.
Torbalı Adliyesi'ne gelen Serbes, suçunu itiraf ederek, teslim oldu. İfadesinin alınmasının ardından Serbes tutuklanırken, Kenan Doğru ise tahliye edildi. Kazayla ilgili soruşturma devam ederken, hazırlanan bilirkişi raporunda da Emrah Serbes'in asli ve tam kusurlu olduğu belirtildi. Raporda Serbes'in aracı alkollü olarak kullandığı, aşırı hızlı olduğu için şerit ihlali yaptığı ve takip mesafesine dikkat etmediği yer aldı. Öte yandan kazada yaşamını yitiren Ayhan Özçelik'in ise herhangi bir kusurunun bulunmadığı hazırlanan raporla soruşturma dosyasına eklendi. İzmir 8'inci Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki davada mahkeme heyeti, duruşmaya başlamadan yeniden bilirkişi incelemesi istedi. Mahkemenin istediği incelemeyi yapan bilirkişi, raporunda Emrah Serbes'in tam kusurlu bulduğunu açıkladı.
'TUTANAKTAKİ EKSİKLİKLER DAVANIN SEYRİNİ DEĞİŞTİRDİ'
Emrah Serbes'in yargılanmasına devam edilirken, avukat Burcu Ece Güler, olaydan sonra kaza tutanaklarını hazırlayan 2 polis memuru ile Serbes'i muayene eden doktor hakkında Torbalı Cumhuriyet Başsavcılığı'na 'görevi ihmal ve resmi belgede sahtecilik'ten suç duyurusunda bulundu. Avukat Güler, trafik kazasına ilişkin dosyada bulunan genel adli muayene raporu, kaza tespit tutanağı ve alkol raporu gibi belgelerde gerçeğe aykırı bilgiler ve önemli eksiklikler bulunduğu öne sürdü. Güler, kaza tespit tutanağı ve alkol raporu düzenleyen polis memurları C.D. ile A.U.'nun, kazada 3 kişinin yaşamını yitirmesine ve aracın Serbes'e ait olmasına rağmen sadece "Sürücü benim" diyen Kenan Doğru'ya alkol testi yapmasının ihmal olduğunu söyledi. Kaza tespit ve alkol tutanaklarındaki eksikliklerin davanın seyrini değiştirdiği kaydeden Güler, "Kaza tespit tutanağında kaza saati 04.15 olup sürücü olduğunu beyan eden Kenan Doğru'nun alkol testi hemen yapılmamış, saat 04.47'de sadece üfleme yöntemiyle bir rapor alınmıştır. 2 kişinin ölüp 1 kişinin ağır yaralandığı ve şüphelilerin dışında karşı taraftan olayı anlatacak ve herhangi bir iddiada bulanabilecek kimse olmadığı hususu dikkate alınmamış, sadece Kenan Doğru'nun 'Ben şoförüm' demesiyle yetinilerek yolcu olduğu iddia edilen, üstelik ruhsata göre araç sahibi olan Emrah Serbes'e alkol testi yapılmamıştır. Kaldı ki kazaya alkol kadar uyuşturucunun da sebebiyet verebileceğini en iyi şekilde bilmesi gereken şüpheliler, bu gerçeği de görmezden gelmiş ve sürücü olduğunu iddia eden Kenan Doğru'dan kan örneği almamışlardır. Meslekleri gereği bu kadar basiretsiz olmaları kabul edilemez" dedi.
'NEDEN TUTANAKLARDA ADI GEÇİMİYOR?'
Kaza tutanaklarında Emrah Serbes'in adının geçmemesinin polis memurlarının hatası olduğunu da savunan avukat Güler, şöyle devam etti:
"Kaza tespit tutanağındaki bir diğer husus da Emrah Serbes'in adının geçirilmemesidir. Tutanağın 'Kazaya karışan yolcu ve yayalar' başlıklı kısmında Emrah Serbes'in adı geçmediği, yine 'Kazanın özeti' kısmında hiç yer verilmediği görülmektedir. Kaza özeti okunduğunda sanki Kenan Doğru'nun yalnız yolculuk ettiği gibi bir anlam çıkmaktadır. Kaza yapan araçların durumunu görünce hayatın olağan akışına göre o araçtan çıkan bir insanın en azından iç kanama tehlikesi korkusuyla kendisi için de hastaneye gitmesi beklenir. Ancak her 2 şüpheli de hastaneye gitmek istemediklerini ve böylece kolluk kuvvetlerinin de götürmediğini ifade etmektedirler. Dosya kapsamında sonradan toplanan delillerden bir tanesi de şüphelinin aracındaki hava yastığından ve iç kısımlarından alınan kan örnekleri olup, bu durumda şüphelilerin her ikisinin de kanamalı bir yarası olduğu sabittir. Bu izlerin tespit edilmesi zorunlu olup şahısların hastaneye götürülmemesi çok önemli bir eksikliktir."
2 polis memurunun, kazayı gören şahitlerin ifadelerini almamasının, kazadaki gerçeklerin üzerini örttüğünü öne süren Güler, kaza alanındaki delillerin de görmezden gelindiğini savunarak, şunları söyledi:
"Kazaya bakan sağlık görevlisinin Emrah Serbes'ten alkol kokusu aldığını belirtmesi ve aynı zamanda oto kurtarıcısının aracın yanında viski şişesi bulmasına rağmen olay yerini ilk inceleyen şüpheliler tarafından bu hususlar kayıt altına alınmamıştır. Ancak bizim itirazlarımız üzerine savcılığın da talimatıyla olay yerindeki tüm görevlilerin ifadesinin alınmasına karar verilmiş ve bu ifadelerden birçok resmi görevlinin Emrah Serbes'ten alkol kokusu aldığı ve araç kaldırıldıktan sonra bira kutusu ve viski şişesi gördüğü anlaşılmıştır. Bu durum en hafif ihtimalde dahi özensizliğin ve ihmalkarlığın çok net bir göstergesidir."
'KEMER İZİNİN RAPORA YAZILMAMASI BÜYÜK İHMAL'
Kazanın ardından olay yerinde sağlık görevlilerinin muayene talebini reddeden Emrah Serbes'in daha sonra götürüldüğü hastanede muayenesi sırasında doktorun da ihmali olduğunu ileri süren avukat Güler, şöyle konuştu:
"Emrah Serbes ve dosyadaki ilk şüpheli Kenan Doğru'nun raporlarında darp ve cebir izi olmadığı belirtilmektedir. Oysa ki savcılık ifadesinin gözlem başlıklı kısmından görüleceği üzere şüphelinin boynunun sol tarafında sürtünmeye dayalı olduğu tahmin edilen yaklaşık 10 santimlik yukarıdan aşağıya doğru anlatıma uygun emniyet kemeri izi olduğu düşünülen bir iz olduğu görülmüştür. Savcılık gözleminde belirtilen ve daha sonra fotoğraflanan bu izin kaza tarihi üzerinden 7 gün geçmesine ve sanık iyileşmesi için yanık kremi sürdüğünü beyan etmesine rağmen halen daha yaranın çıplak gözle görüldüğü düşünüldüğünde, düzenlenen raporun gerçeği yansıtmadığı çok nettir. Doktor T.Z., gerçeğe uygun bir rapor düzenleseydi daha olayın ilk gününden itibaren gerçek sürücü Emrah Serbes yakalanabilecek ve o zaman olayın üzerinden çok geçmeden kendisine alkol testi de yapılabilecekti. Şüphelinin düzenlediği bu rapor soruşturmanın tüm seyrini aksatmış hatta adeta değiştirip çarpıtmıştır. Çok basit gözle görülür bir yarayı bilerek veya bilmeyerek raporunda yazmadığı için başta adalet bekleyen müvekkilim olmak üzere tüm ilgilileri mağdur etmiş, alkolün ispatlanamamasına katkı sağlamış ve ayrıca şimdi yapılan delil elde etme çalışmaları sebebiyle yargının yükünü artırmıştır."
Kazaya bakan sağlık görevlilerinin, ilk ifadelerinde olayı net anlattığını; ancak ilk duruşmada çekimser davrandıkları iddiasında bulunan avukat Güler, "Ayrıca savcılık aşamasındaki ifadelerinde Emrah Serbes'ten alkol kokusu aldığını belirten sağlık görevlisi D.S ile Emrah Serbes için 'Alkollü gibiydi, ayakta durmakta zorluk çekiyordu' diyen sağlık görevlisi E.Ş. hakkında müvekkil tarafından BİMER ve CİMER yoluyla şikayette bulunulmuştur. Bu tanıklar ilk ifadelerinde çok net bir şekilde anlatımda bulunurken, mahkeme aşamasında çekimser davranarak, ancak sorular üzerine bazı hususları açıklamak zorunda kalmışlardır. Ayrıca tanıklardan E.Ş., ilk ifadesinde hiç söz etmemesine rağmen mahkeme aşmasındaki ifadesinde sürekli Emrah Serbes'in 'Ben ölseydim' dediğini ifade etmiştir. Müvekkil de bu olay sebebiyle idari soruşturma açılmasını talep etmiştir" dedi.