Tedavi için Yalova'dan İstanbul'a gelen Şerafettin Alp, burada oğlunun arkadaşı vasıtasıyla Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Berrin Pehlivan ile iletişime geçti. Pehlivan'ın yönlendirmesiyle bir özel hastanede kemoterapi ve radyoterapi alan Alp, "Tedavim bittikten sonra immünoterapiye başladım ve şu an durumum çok iyi. Sınıf öğretmeniyim ve beni ayakta tutan şey "çocuk sevgisi" oldu. Bir an önce görevimin başına dönüp o çocuklara bir şey verebilmek. Bir yıl boyunca tedavi gördüğüm için çocuklarımı daha fazla mağdur etmemek için emekli oldum. Sürekli arıyorlar öğrencilerim, sağ olsun hastalığımın gidişatı hakkında sorular soruyorlar, motive etmeye çalışıyorlar" şeklinde konuştu.
"HASTALIĞI KENDİME HİÇ DERT ETMEDİM"
Hastalığını ilk öğrendiğinde üzüldüğünü ama daha sonra güçlü durup hastalığı kendine dert etmediğini dile getiren Alp, şunları söyledi: "Doktor bana hastalığı üzülerek söyledi ama benim umurumda değildi. Çünkü bir gün hepimiz öleceğiz. Ama eşim ve çocuklarım için dünya yıkılmış gibi oldu. Onlara her zaman üzülmemelerini, hepimizin başına gelebilecek bir şey olduğunu söyledim. Ben bunu daha önce annemde ve abimde yaşamıştım. Annem meme kanserinden, abimi kalın bağırsak kanserinden kaybettim. Onların acısını gördüğüm için bu acıyı aileme yansıtmamaya çalıştım."
"HAYATTAN VE SEVDİKLERİNDEN KOPMASINLAR"
Hastalara hayattan ve sevdiklerinden kopmamaları gerektiğini tavsiye eden Alp, "Hasta yakınları da hastanın yanında hastalığını belli etmesinler. Hasta yapabileceğini yapsın, yapamayacağı şeylerde yardım etsinler. Hastalar da daha çok insanlarla birlikte olmaya çalışsınlar. Sevdikleri şeylerle uğraşsınlar ve kendilerine hastalıklarını düşünmeye vakit bırakmasınlar. Ne olursa olsun yaşamak güzel ve geçen zamanı geri alamayız" dedi.