Allah en iyisini bilen olarak kullarını bu dünyada her zaman bolluk ve bereket ile karşılıksız olarak ödüllendirmiştir. Bu iyiliklerin, bolluğun ve mucizevi kainatın değerini bilen ve anlayanlar, Allah'a biat ederek, İslam'ın buyurduklarını yerine getirerek bu iyiliklerin karşılığında şükran dileklerini en iyi şekilde sunmuş olurlar.
El latif, Allah'ın yeryüzüne gönderdiği, yarattığı bütün canlıları her an rızıklandırdığını belirtir. Yüce Allah'ın insanlara vermiş olduğu en büyük lütuf şüphesiz ki irade ve akıldır.
İnsanoğlu akıl ve irade gücünü kullanarak helal ve haramı birbirinden ayırabilir, Allah'ın sevdiği, takdir ettiği kullardan biri olabilir. Bunun olması için bol bol tövbe etmek ve dua etmek gereklidir. Allah'a olan ibadetlerini aksatmadan gerçekleştiren ve yeryüzünün yaratıcısı, sonsuz lütuf sahibi olan Allah'a şükreden kişi, bu mertebeye erişebilir.
Yani bir anlamıyla el latif, lütuf sahibi olan, kullarını karşılık beklemeden bol bol rızıklandıran anlamına gelmektedir.
El – Latif'in bir diğer anlamı da, evrende olan biten her bir şeyin iç yüzünü ve inceliklerini bilendir diyebiliriz.
İnsanoğlu, yapısından dolayı bazen niyetleri temiz bile olsa istemeden günah işleyebilir ve harama bulaşabilir. Tabii Allah tüm kullarını tanıyan ve her bir şeyin inceliklerine hakim olan olarak, istemeden, bilinçsiz bir şekilde işlenen günahlardan hiçbir kulunu sorumlu tutmaz, onları bilmeden yaptıkları bir şey için cezalandırmaz. Bunun nedeni de Allah'ın herkesin kalbinde, gönlünde yatanı bilmesidir. Bu nedenle peygamber efendimiz (s.a.v) "ameller niyetlere göredir" diye buyurmuşlardır.
Ya latif esmasını sık sık zikreden ve dilinden düşürmeyen kişilerin evlerine bolluk, bereket ve şenlik gelir. Kul kişi borçlardan ve ruhani problemlerinden kalıcı olarak kurtulabilir.