Nevşehir Hükümet Konağı önünde gerçekleşen basın açıklamasına Nevşehir Eğitim Bir-Sen, Nevşehir Eğitim İş ve Nevşehir Eğitim Sen sendikaları Yönetim Kurulu Başkanları ve sendika üyeleri ile çok sayıda vatandaş katılım sağladı. Yaklaşık olarak 1000 kişinin katılım gösterdiği basın açıklamasında, Nevşehir Eğitim Bir-Sen Şube Başkanı Harun Öcal, "Eğitim çalışanlarına yönelik giderek artan şiddet olaylarını protesto etmek ve şiddeti önleyecek, failleri cezalandıracak, mağdurlara hukuki koruma sağlayacak bir yasal düzenlemenin yapılması talebiyle bir araya gelmiş bulunmaktayız. Son olarak İstanbul Eyüpsultan'da bir öğrenci okul müdürü İbrahim Oktugan'a silahlı saldırıda bulunmuş, ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılan okul müdürümüz maalesef kurtarılamayarak canice katledilmiştir. Meslektaşımıza Allah'tan rahmet, ailesine ve bütün eğitim camiasına başsağlığı diliyoruz" dedi.
"YETKİLİLERE ÇAĞRIDA BULUNUYORUZ"
Öcal açıklamasına şu sözleri ile devam etti: '' Kanayan bir yara hâline gelen şiddet olaylarına dikkat çekiyor, tedbir alınması için yetkililere çağrıda bulunuyoruz. Bu çağrımızı yıllardır yapıyoruz. Sesimize kulak verilseydi, gereken önlemler zamanında alınmış olsaydı belki de gündemimizde başka bir konu olacaktı. Ancak, ne yazık ki birçok konuda olduğu gibi bu konuda da geç kalınmıştır. Genel Başkanımız Ali Yalçın, Millî Eğitim Bakanı Sayın Yusuf Tekin'in daveti üzerine bakanlıkta bir görüşme gerçekleştirmiştir. Görüşmenin ardından ortak basın açıklaması yapılmıştır. Sayın bakanın davetini ve eğitimcilere şiddeti önlemek üzere yapılacağı ifade edilen çalışmaları önemli ve kıymetli buluyoruz. Bakanlıkta yapılan ortak basın açıklamasının ardından genel başkanımızın katılımıyla TBMM önünde gerçekleştirdiğimiz geniş katılımlı eylem eğitimcilere şiddeti önlemeye dönük kararlılığımızın ve şiddet olaylarının oluşturduğu büyük üzüntünün bir göstergesidir.
Ankara'da TBMM önünde yaptığımız çağrıyı bugün burada bizler de yapıyoruz, Ölümle sonuçlanmaya başlayan saldırıların son bulması için, gereken adımlar ivedilikle atılmalı, eğitimcilere yönelik şiddeti önleme yasası artık çıkarılmalıdır.
Öğretmen, memur, hizmetli, şef, şube müdürü demeden, tüm eğitim çalışanlarına, kamu görevlilerine yönelen şiddeti bir defa daha lanetliyoruz. Bugüne kadar, kamu görevlilerine yönelik gerçekleştirilen tüm şiddet olaylarında tepkimizi en sert bir şekilde ortaya koyduk. Koymaya da devam ediyoruz.
Sendika olarak geçen yıl hayata geçirilen Öğretmenlik Meslek Kanunu tartışmalarında şiddete yönelik düzenlemeyi talep ederek son ana kadar sergilediğimiz ısrarın gereği ne yazık ki yapılmadı. O gün gereği yapılsaydı belki bugün daha farklı konuşacaktık.
Genel Başkanımız Ali Yalçın'ın Bakan ile görüşmesinde; meslek kanununa ilişkin yeni düzenleme konusunda kullandığı 'şiddete karşı yasal düzenleme' ifadelerini son derece kıymetli buluyoruz. Bu konunun bir an evvel hayata geçmesinin takipçisi olacağız" dedi.
"BUGÜN İŞ BIRAKMA EYLEMİ GERÇEKLEŞTİRİYORUZ"
Öcal, Eğitim çalışanlarına yönelik artan şiddet olaylarını önleyecek, caydırıcı olacak, failleri cezalandıracak ve eğitim çalışanlarına hukuki koruma sağlayacak bir yasal düzenlemenin yapılması için bugün iş bırakma eylemi gerçekleştirdiklerini dile getirdi.
Eğitimciler, iş bırakma eylemiyle eş zamanlı olarak 1 hafta sürecek (10-17 Mayıs tarihleri arasında) dilekçe kampanyası başlattı.
Öcal, "Son yıllarda yaşanan hadiselere bakıldığında görülecektir ki, şiddet olayları münferit eylemler olmaktan çıkmış ve ne yazık ki yaygın bir toplumsal sorun hâline gelmiştir.
Eğitim ve öğretim hizmetlerinin yürütülmesini sekteye uğratacak boyuta ulaşmıştır. Bugün yaşadığımız acılar, dünün ihmal ve umursamazlığının neticesidir. Yarın yaşanmasını istemediğimiz acılar da bugünkü ilgisizliğin sonucu olmamalıdır. Şiddetin eğitimi tehdit eder boyuta ulaşması, geleceğimizi tehlikeye sokacak sürece varması, acil ve köklü çözüm bulmasını zaruri hâle getirmektedir. Devlet kasıtlı şekilde ölüme, yaralanmaya ve zarara sebebiyet verilmesini önlemekle mükelleftir.
Devletin bu yükümlülük çerçevesinde suç işlemekten caydırıcı yasal zemini ve idari şartları tesis etmesi gerekir. Yaşama hakkını koruma ve ayrıca buna ilişkin iyi halleri önleyici, bastırıcı ve cezalandırıcı bir infaz mekanizması geliştirmelidir. Hukuk devleti olmanın gereği olduğunu bugün burada bir kere daha hatırlatmak istiyoruz.
Bu doğrultuda, eğitim çalışanlarına karşı eğitim ve öğretim hizmetinin sunumundan kaynaklı şiddet eylemlerine yönelik cezai ve hukuki tedbirlerin alınması zorunludur. Eğitim çalışanları olarak; şiddete karşı caydırıcı nitelikte bir cezai müeyyide getirilmesini, şiddete maruz kalan ve çalışanlara da hukuki koruma sağlayacak yasal düzenlemelerin ivedilikle yapılmasını istiyor ve bekliyoruz. Çağrımıza katılarak bizlere destek veren siz eğitim çalışanlarına ve basın mensupları ile emniyet teşkilatımıza teşekkür ediyoruz'' dedi.