Deprem uzmanı akademisyenler Güney Ege ve Batı Akdeniz'de son 15 gün içinde meydana gelen büyüklükleri 2 ile 6 arasındaki 300'ü aşkın depremleri değerlendirdi. Doç. Dr. Gündoğdu, dünya genelinde ve Türkiye'de depremlerin oluşumunun belirli bir düzeni olduğunu, levha tektoniği ile açıklanan bu düzenin yapılan gözlemlerle kanıtlandığını söyledi.
Bulunduğu coğrafya ve tektonik yapısına bağlı olarak Türkiye'de geçmişte birçok yıkıcı deprem yaşandığını anlatan Gündoğdu, Türkiye'nin güneyinde Afrika ve Arap levhaları bulunduğunu, her iki levhanın da kuzeye doğru hareket ederek Anadolu bloğunu sıkıştırdığını ifade etti. Arap levhasının sıkıştırma hızının Avrupa-Asya levhasının hızından daha fazla olduğuna dikkat çeken Gündoğdu, ''Bu durumda Anadolu bloğu batıya doğru hareket etmek zorunda kalmakta, bunun sonucunda Kuzey Anadolu Fay Zonu ve Doğu Anadolu Fay Zonu oluşmaktadır'' dedi.
Ege Bölgesi açılma rejimine uygun olarak Doğu Anadolu Bölgesi sıkışma rejiminden dolayı geçmişte yıkıcı nitelikte depremlerle karşılaşıldığını ifade eden Gündoğdu, bunun örneklerinin 1938'de Kırşehir, 1976'da da Çaldıran depremlerinde görüldüğünü kaydetti.
Son yıllarda Küresel Konum Belirleme Sistemi teknolojisindeki gelişmelere paralel olarak levhaların yer değiştirme hızlarının ölçülmesi, gerilmenin büyüklüğünün veri temelinde belirlenmesini sağlandığına dikkat çeken Gündoğdu, bu anlamda Marmara, Ege ve Akdeniz'deki hareketlerin incelenebildiğini anlattı. Anadolu bloğunun batıya doğru hareketinin Marmara Denizi'nde yılda 2 ile 2,5 santimetre olarak belirlendiğini vurgulayan Gündoğdu, şöyle konuştu:
''Girit Adası'nın altından geçen Afrika levhasında oluşan hareketlenmeler, kuzeydoğu yönlü gerçekleşen depremlerin derinliğini artırmaktadır. Sistematik şekilde gelişen bu olgu, Girit civarında başlamakta ve kuzeydoğu yönlü devam ederek Anadolu bloğunun altına dalmaktadır. Ege bölgesinde yılda 3,5-4 santimetreye ulaşan levhanın hızı Ege ve Akdeniz'de meydana gelen etkinliğin başlıca nedenidir.''
Ege ve Akdeniz'deki depremler
Ege ve Akdeniz'de son günlerde artan depremlerin de bu levhanın hareketlerinden kaynaklandığını vurgulayan Gündoğdu, ''Ege ve Akdeniz'de meydana gelen depremler birbirinden bağımsız olarak nitelendirilemez. Son dönemde Akdeniz'in batısında yoğun bir hareketlilik var. Ama Akdeniz'in doğusunda bir hareket gözlemlemiyoruz. Ege ve Batı Akdeniz'de yaklaşık 10 yıldır artarak devam depremler olağan sayılamaz, yakın bir gelecekte daha büyük depremlerle karşılaşılması sürpriz olmaz'' diye konuştu.
Faylanma türlerinin genellikle ters fay ve bindirme şeklinde oluşmasından kaynaklanan bölgede geçmişte ciddi tsunamilerin olduğuna işaret eden Gündoğdu, şunları söyledi:
''Deprem olmadan tsunami olmaz. Tsunami üretecek büyüklükteki bir deprem Türkiye ve çevresinde kısa sürede duyulur, deniz kenarında bulunanlar 10-15 metre yüksekliğinde bir yere çıkmakla kendilerini kurtarabilirler. Tsunamiden en az zararla çıkmak için bölge ülkeleri işbirliği yaparak erken uyarı sistemi kurulmalıdır. Türkiye de buna öncü olabilir.''
''Bölgede 5 ve üzeri depremler fay hattının hareketlendiğini gösterebilir''
Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Deprem ve Jeoteknik Araştırma Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Mehmet Zakir Kambur da Ege ve Akdeniz'de meydana gelen çok sayıda depremin aslında ana bir deprem olmadığını, ana depremlerin artçıları olarak ifade edilmesi gerektiğini söyledi. Buna rağmen Ege açıklarında bir hareketlenme görüldüğüne işaret eden Kambur, ''Kırılma neticesinde artçıların olması olağan bir olay. Bölgede Fethiye-Burdur Fay Zonu bulunuyor. Bu yoğunlukta gerçekleşen deprem bu fayın kırılmaya başlaması olarak düşünebilir. Ancak bu alan dışında olan Akdeniz'deki depremler normaldir ve zaman zaman olabilir'' dedi. Ege'de büyük bir deprem olma ihtimali bulunduğuna dikkat çeken Kambur, şunları kaydetti:
''Küçük büyüklükteki depremlerin olması, büyük depremlerin artçıları olarak ifade edebilir. Küçük depremler daha büyük depremlerin olmasına engel olmaz. Ancak 5 ve 6 büyüklüğündeki depremler, 7 büyüklüğünde oluşacak depremin önüne geçebilir, bir enerji boşalımına neden olur. Bölgede 5 ve üzeri depremler fay hattının hareketlendiğini gösterebilir. Bu depremler daha büyük depremlerin başlangıcı olabilir.''
Öte yandan Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü verilerine göre Ege ve Akdeniz bölgelerinde son 15 gün içinde büyüklükleri 2 ile 6 arasında olan 300'ü aşkın deprem meydana geldi.