Dünya genelinde uzun yıllardır en büyük pandeminin verem olduğunu ve milyonlarca insanın hayatına mal olduğunu belirten Prof. Dr. Sedat Altın, "Tüberküloz (verem), halk arasında bilinen adıyla verem, binlerce yıldır insanlığın karşı karşıya olduğu bir hastalık. Tüberküloz mikrobunun neden olduğu bu hastalık, özellikle akciğerleri etkilese de diğer organlara da yayılabilir. Dünya genelinde tüberküloz hala önemli bir sağlık sorunu olmaya devam ederken, bu konuda toplumsal bilincin artırılmasını da zorunlu kılıyor." Dedi. Türkiye'nin, verem savaşı dispanserleri ve ulusal kontrol programlarıyla tüberkülozla mücadelede önemli adımlar atmaktadır" diyen Prof. Dr. Sedat Altın, üniversiteler ve sağlık kuruluşlarının bilimsel araştırmalar yaptığını, özellikle ilaç direnci geliştiren tüberküloz türleriyle mücadele için yeni tedavi yöntemleri ve aşılar geliştirilmesi hedeflendiğini söyledi.
TÜRKİYE'DE HER YIL 1O BİN YENİ VAKA TESPİT EDİLİYOR
Açıklanan verilere göre Türkiye'de her yıl yaklaşık 10 bin yeni tüberküloz vakası tespit edildiğini vurgulayan Prof. Dr. Sedat Altın, "Bu sayı, dünya geneline bakıldığında düşük görünse de Türkiye'de verem hastalığı özellikle bağışıklık sistemi zayıf bireyler (örneğin, HIV pozitif hastalar), yetersiz beslenenler, kalabalık ve kötü hijyen koşullarında yaşayanlar, sigara içen ve akciğer rahatsızlıkları bulunan kişiler için önemini koruyor. Özellikle sosyoekonomik düzeyi düşük olduğu yahut yurt, cezaevi gibi birçok kişinin aynı ortamı paylaşmak zorunda olduğu durumlarda vaka oranlarının daha yüksek olduğunu görüyoruz. Öte yandan bizler bu mikrop ile çocukluk çağlarımızda tanışıyoruz buna da tüberküloz enfeksiyonu diyoruz. Ancak bu enfeksiyonu alanlardan yalnızca yüzde 10'u hastalanıyor ve çocukluk çağlarında bağışıklık sistemleri tam anlamıyla gelişmediğinden ölüme dahi yol açabiliyor." İfadelerini kullandı.
TÜBERKÜLOZ SİNSİ BİR HASTALIK
Hastalığın sincisi bir şekilde ilerlediğini ve soğuk algınlığı ile karıştırıldığına da değinen Altın, "2 haftadan uzun süren öksürüğü olan, gece terlemeleri yaşayan ve beraberinde kanlı balgam görülen kişilerin hastaneye başvurmaları toplum sağlığı açısından önem taşıyor. Bizlere gelen hastalara tanı aşamasında akciğer grafisi ile bakılıyor ancak kesin sonuç hastadan alınan balgam örneğinin laboratuvar ortamında incelenmesiyle ortaya konuyor. Fakat halkımız özellikle kış aylarında belirtileri soğuk algınlığı/grip ile karıştırdığından bu hastalığı yok sayıyor." İfadelerini kullandı.
TEDAVİ EDİLEBİLİR BİR HASTALIK
Öte yandan hastalara teşhis sonrası 6 aylık temel bir tedavi uygulandığını söyleyen Prof. Dr. Sedat Altın, "Tüberküloz, tedavi edilebilir bir hastalıktır ancak tedavinin düzenli ve eksiksiz şekilde uygulanması hayati önem taşır. Tedavinin erken başlaması yalnızca hastanın iyileşmesini sağlamaz, aynı zamanda hastalığın toplum içinde yayılmasını da engeller. Bununla birlikte tedavi sürecinde ilaçların düzenli alınmaması ya da tedavinin yarıda bırakılması bakterilerin direnç kazanmasına yol açabilir. Bu durum, ilaç dirençli tüberküloz adı verilen daha zor tedavi edilen bir formun gelişmesine neden olabilir." Açıklamasında bulundu.
MASKE BİZİM EN GÜÇLÜ SİLAHIMIZ
Halk arasında hastalığın bulaş yollarıyla ilgili çeşitli yanlış bilgilerin olduğunu belirten Altın, Tüberkülozun solunum yoluyla bulaştığına vurgu yaparak, "Hasta bir kişinin öksürmesi, hapşırması ya da konuşması sırasında havaya yayılan bakteriler sağlıklı bireyler tarafından solunarak enfeksiyona yol açabilir. Ancak, her enfekte kişi hasta olmaz. Bağışıklık sistemi güçlü olan bireylerde bakteri vücutta sessizce kalabilir ve hastalık ortaya çıkmayabilir. Bu yüzden özellikle hasta bireylerle bir araya geldiğimizde yahut toplu ortamlara girdiğimizde maske kullanımı önem taşıyor. Toplumun sağlığını korumak noktasında maskeler bizim en güçlü silahımız." İfadelerini kullandı.