Marmara'da yaşanan Ağustos depreminin üzerinden sadece 87 gün son Düzce depreminin meydana gelmesiyle maddi manevi kayıplar meydana gelmiş binlerce insan hayatını kaybetmişti. Bu acı günün üzerinden tam 20 yıl geçti. 12 Kasım 1999 tarihinde yaşanan bu büyük şiddetli sarsıntıyla can ve mal kayıpları meydana geldi. Peki, Düzce Depremi şiddeti ne kadardı, kaç kişi hayatını kaybetti? İşte o soruların cevabı…
DÜZCE DEPREMİ ŞİDDETİ NE KADARDI? KAÇ KİŞİ HAYATINI KAYBETTİ?
Düzce ve Bolu 12 Kasım 1999'da saat 18.57'de 30 saniye süre süren 7.2 büyüklüğündeki depremle yıkımı yaşadı. Düzce'de 710, Bolu'da ise 48 kişinin yaşamını yitirdiği depremde yakınlarını kaybedenlerin acıları aradan geçen 20 yıla rağmen hala taze. Depremi yaşayanlar ve depremde yakınlarını kaybeden o günlerde yaşanan acıları ve zorlukları unutamıyor.
ACILARI HAFİFLEMİYOR
Düzce Depremi'nde ekmek almaya giderken üzerine yıkılan evin enkazında cansız bedenine 46 gün sonra ulaşılan Şahin Canazlar'ın anne ve babası, 20 yıldır evlatlarının mezarını düzenli olarak ziyaret ederek acılarını hafifletmeye çalışıyor
Anne Kezban Canazlar:
"46 gün boyunca oğlumuzu aradık. Bir gün 'Şahin bulundu' dediler. Görmek istedim, göstermediler. O gün bugündür bu şekilde idare ediyoruz. Gelip böyle başında dua edip gidiyoruz"
2 Kasım 1999 Düzce Depremi'nde ekmek almaya giderken üzerine yıkılan evin enkazında cansız bedenine günler sonra ulaşılan Şahin Canazlar'ın anne ve babası, evlat acısını yüreklerinde hissediyor.
Depremin merkez üssü olan Kaynaşlı'da yaşayan Canazlar çiftinin, deprem günü ekmek almaya giden ve yolda üzerine devrilen enkazın altında kalan 13 yaşındaki oğulları Şahin Canazlar'ın cansız bedenine 46 gün sonra ulaşıldı.
"O GÜNLERİ HATIRLAMAK İSTEMİYORUM"
Canazlar çifti, 20 yıldır evlatlarının mezarını düzenli olarak ziyaret ederek acılarını hafifletmeye çalışıyor.
"O günleri hatırlamak istemiyorum"
Mehmet Canazlar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, o günleri hatırlamak istemediğini fakat depremin hayatın bir gerçeği olduğunu söyledi.
Depremde ekmek almaya giden oğlunun yıkılan bir evin enkazının altında kaldığını anlatan Canazlar, günlerce çocuklarının bulunmasını beklediklerini kaydetti.
Canazlar, aramalar sonucu 46 gün sonra oğlunun cansız bedenine ulaşıldığını aktararak, "O ana kadar enkazda mı hastanede mi, nerede olduğunu bilemiyorduk. 46 gün sonra bulundu, defnettik. Mezarına gelip dua ediyoruz. Kendimizi böyle avutuyoruz işte." diye konuştu.
"Tedbir almak elimizde"
Depremde oturduklarını binanın da yıkıldığını ancak can kaybı yaşanmadığını dile getiren Canazlar, şöyle devam etti:
"Dört katlı çift daireli binamız vardı. Binamız yıkıldı. Dördüncü kat birinci kata indi. Beş erkek kardeşim, hanımı, çocuğu, benim kız da 4. kattan balkondan aşağıya indi. Hiçbirinin burnu bile kanamadı. Bir tek biraderin, onları kurtarayım derken ayağına demir girdi. Oğlumun ise evin 100-150 metre ilerisinde üzerine bina çökmüş. O an için bulunsaydı yaşıyor olabilirdi. Tedbir almak elimizde. Daha sağlam binalar yapmamız lazım, tek katlı, iki katlı. Şu anda bakıyorum 4-5 katlı binalar var. Neye güvenip de yapıyoruz? Yarın deprem olmayacak diye bir kaide mi var? Yok."
Anne Kezban Canazlar da deprem gününü bir an olsun aklından çıkaramadığını belirterek, zor bir süreç geçirdiklerini söyledi.
Deprem günü eşinin evde olmadığını aktaran Canazlar, "Kız kardeşim vardı. Ev sallanmaya başladı. Aşağıya indim. Ne eşim var ne iki çocuğum var evde. Çırpındım, o ara eşim geldi. 'Çocukların ikisi de evde yok.' dedim. Gitti, kızı buldu geldi. Oğlan yok. Oğlanı babasına ekmek almaya göndermiştim. 7 dakika sonra felaket koptu. 46 gün boyunca aradık. Bir gün 'Şahin bulundu' dediler. Görmek istedim, göstermediler. O gün bugündür bu şekilde idare ediyoruz. Gelip böyle başında dua edip gidiyoruz." ifadelerini kullandı.
Canazlar, depremde hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı dileyerek, "Şimdi bir kızım var 28 yaşında. Bir oğlum var 18 yaşında, 2 torunum var ama onun yeri başka. Her evladın yeri başka. Çok zor. Allah bir daha yaşatmasın." dedi.