Gaziantep'te eski erkek arkadaşının 4. Kattaki evinin balkonunda düşüp yaşamını yitiren Duygu Delen'in ölümüyle ilgili 4 ayrı suçtan yargılanan Mehmet Kaplan'ın yargıladığı davanın son duruşmasında ünlü Adli Tıp uzmanı Prof. Dr. Hakan Kar, olayın cinayet veya intihar olduğunun belirlenebilmesi için psikolojik otopsi yapılmasını önerdi.
13 Ağustos 2020 tarihinde Şehitkâmil ilçesinin Batıkent Mahallesi'ndeki bir apartmanın 4. katında bulunan eski erkek arkadaşı Mehmet Kaplan'ın evinin balkonundan düşerek yaşamını yitiren 17 yaşındaki Duygu Delen'in ölümüyle ilgili 'kasten öldürme', 'cinsel istismar', 'yağma' ve 'hakaret' suçlamasıyla tutuklu olarak yargılanan Mehmet Kaplan'ın 7'nci Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmasına devam edildi. Bugüne kadar SEGBİS üzerinden duruşmalara katılan Kaplan ilk kez duruşma salonuna getirilerek hâkim karşısına çıktı.
Davanın 4. Duruşmasında mahkeme heyeti davayla ilgili raporları hazırlayan bilirkişileri dinledi.
Bilirkişi raporu hazırlayan ünlü adli tıp uzmanı Prof. Dr. Hakan Kar, SEGBİS yöntemiyle duruşmaya katılırken sanık avukatlarının talebiyle hazırlanan raporda yer alan bilirkişi heyetindeki Murat Akbaba, Nadir Arıcan, Alpaslan Can ve Çağlar Özdemir ise salonda hazır bulundu.
Duruşmada ilk olarak hakimin görüşünü sorduğu İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nadir Arıcan, Duygu'nun düşerken gösterdiği enerji ve refleks dolayısıyla bilincinin açık olduğuna kanaat getirdiklerini söyledi. Duygu'nun vücudunda ölümüne neden olan yaralanmaların düşmeye bağlı olduğunu belirten Arıcan, "Uygulamada bizim zorlandığımız konulardan birisi yüksekten düşmedir. İntihar ve cinayet konusunda yorum yapmaktan kaçınırız. Sadece otopsi ve olay yeri bulgularıyla bir sonuca gidilmesi mümkün değildir. Ölüm nedeniyle ilgili Bir tereddüt yok. O raporda belirttiğimiz gibi yaralanmaların düşmeye mi bağlı yoksa öncesinde mi olduğu konusunda kesin bir değerlendirme yapılmamaktadır. Bilinçle ilgili değerlendirmede ise farklı görüşler yer alıyordu. Kişinin ölümüne neden olan yaralanmaların tamamı ancak düşmeyle meydana gelen yaralanmalardır. Ölüme neden olan yaralar tamamen yüksekten düşmeyle uyumludur. Bilinçle ilgili bizden önceki raporda kapalı olduğuna dair değerlendirme yapılmıştır. Görüntü kayıtlarından bilincin kapalı olmadığına dair net görüntüler görüyoruz. Maktul düşerken elini açıyor ve aktif hareketle korunma refleksi gösteriyor. Avuç içlerini açarak aşağı doğru kıvırdığını, koruma refleksi gösterdiğini görüyoruz. Otopsi raporunda da doku içi kanamalar mevcuttur. Bu nedenle bilincinin kapalı olmadığı kanaatindeyiz" dedi.
Duygu'nun Mehmet Kaplan tarafından darp edildikten sonra bilinci kapalı şekilde odadan balkona kadar sürüklenmesi iddiasına ilişkin bir bulgu olmadığını söyleyen Arıcan, bu tür değerlendirmelerde kapı ve perdenin durumu gibi tüm hususlar değerlendirildiğinde bir kişinin oradan sürüklenerek götürülmesinin mümkün olmadığını savundu. Arıcan, olayın intihar veya cinayet olduğunu söylemenin mümkün olmadığını söyledi.
Arıcan, Delen ailesinin avukatı Mehmet Balcı'nın olay sırasında Duygu Delen'in çorabında kan olmamasının nasıl açıklanacağı sorusu üzerine akla ilk gelen değerlendirmenin Duygu'nun kan olan yere basmaması şeklinde cevapladı. Arıcan, "Duygu'nun gerek tişörtünde gerek taytında Mehmet Kaplan'a ait kan örnekleri vardır. Ben sadece olasılıkları söylüyorum. Eğer çorapta kan yoksa o çorap kana temas etmemiştir. Olay yerinde kan izlerinin olduğunu biliyoruz. Bunların bir kısmı damlama bir kısmı da temas ve el yıkandıktan sonra olduğunu biliyoruz. Kişinin kapıyı hangi eliyle kullandığı önemlidir. Net bir şey söylemek zor ama kişinin o esnada diğer elinde bir şey var mıdır bilemiyoruz. Olayın intihar mı cinayet mi olduğu konusunda net bir şey söylemek mümkün değildir" dedi.
İlk raporu hazırlayan Adli Tıp Uzmanı ve Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hakan Kar ise kendisinin hazırladığı raporun o aşamadaki mevcut delillerle hazırlandığını belirterek, Duygu Delen'in düşme esnasında ellerin refleks hareketi gösterdiğine katılmadığını ve elin yere temas dahi etmediğini söyledi.
Duygu Delen'in düşme saatiyle kalbinin durma süresi arasında 45 dakika olduğunu, bu sebeple de ekimozların hangisinin düşmeden önce, hangisinin düştükten sonra olduğu konusunda net bir ayrım yapmanın söz konusu olamayacağını anlatan Prof. Dr. Kar, "Bilincinin açık olup olmadığı konusunda dosyaya sunulan görüşler arasında çelişki bulunmaktadır. Bu konuda adli tıptan rapor alınmasının faydalı olacağını düşünüyorum. Kemer sert kült ve elastik bir cisimdir. Kemerin neresinin vücudun neresine denk geldiği onlarca faktöre göre değişir. Duygu Delen de sağ kol ve ön kolda ayrıca sol bacakta meydana gelen 5-6 adet ray şeklindeki ekimozların ekarte etmeye yönelik olduğunu düşünmekteyim. Duygu'nun düşmesi neticelendikten sonra önce yere değmeyen sol bacağı 10-20 santim kadar bir yüksekten yere değmesi halinde bu çarpma neticesinde ray şeklindeki ekimozun oluşmayacağı kanaatindeyim. Ayrıca sağ kolda kemiğin kadınlardaki büyüklüğü dikkate alındığında eni 2- 2,5 santim aralığında değişmektedir. Oysa burada oluşan ray şeklindeki ekimozların genişliği hatırladığım kadarıyla 5 santimdir. Bu ekimozun alttaki kemikle oluşması mümkün değildir" dedi.
Sanık Mehmet Kaplan'ın ilk ifadelerinde aralık olan balkon kapısından çıktığını söylediğini anımsatarak, eğer öyleyse balkon kapısında ve perdeyle tüldeki kanı açıklayamadığını vurguladı. Duygu'nun bilincinin açık olduğuna yönelik savunulan elinin açık olmasıyla ilgili de önce başının yere temas ettiğine dikkat çeken Kar, "Bilirkişi raporunda düşme yönünde iki farklı senaryo çizilmektedir. Ben ikinci senaryoya sadece düşme şekli anlamında katılıyorum. İlk senaryoya balkon ve korkuluklarında maktule ait herhangi bir vücut izine rastlanılmadığı nedeniyle katılmıyorum. Ancak dediğim gibi kesin bir senaryo çizmem mümkün değildir. Benim çıkarımım, Duygu'nun eli madem korumaya yönelik olduğuysa, neden önce eli yere temas etmiyor. Eli yere yakınken, dirsekleri hafif bükülmeyle açılmasının bilinç açık diye yorumlanmasını doğru bulmuyorum. Bilincin kademeleri vardır. Bilincin net olarak açık olduğu yazarken, 4 kişilik raporda tam kapalı olmadığı yazıyor. Burada 3 farklı çelişki var. Buna bağlı olarak farklı bir adli tıp heyetinden görüş alınabileceğini savunuyorum. Olayın cinayet veya intihar olduğunun tespiti için psikolojik otopsi öneriyorum. Ölüm öncesi kişinin intihara meyli yönünde bir eğilimi olup olmadığının araştırılmasını istiyorum. Psikolojik otopsi yapılmasının dosyaya katkı sağlayacağına inanıyorum" diye konuştu.