Bülent ERGÜN - Sabah.com.tr
Gülnur Tumbat...37 yaşında. Denizlili öğretmen baba ile terzi bir annenin 3 kızının en küçüğü olarak dünyaya geldi. ODTÜ Çevre Mühendisliği Bölümü'nden mezun olduktan sonra Bilkent Üniversitesi'nde işletme alanında yüksek lisans eğitimini tamamlayıp, ABD'de İşletme Doktorası yaptı. 2005 yılından beri San Francisco State Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak çalışıyor. Tumbat, 17 yaşından beri dağcılık yapıyor. Dağcılığa ODTÜ Dağcılık ve Kış Sporları kolunda başlayan ve bugüne kadar 30'dan fazla dağa yüksek irtifa tırmanışı yapan Tumbat, dağcılık merakını, akademik eğitimi için de kullanmış. ABD'de yaptığı işletme doktorası için tez konusu olarak "riskin insanlara nasıl pazarlandığını" seçmiş. Bunun için de 2004 yılında Everest ana kampında incelemeye gitmiş.
7 OLAN ZİRVE 8'E ÇIKTI
Yüksek zirvelerin sevdalısı olan Tumbat'ın önünde, şimdi büyük bir hedef var. Tumbat, "Dünyanın Sekiz Zirveleri'nde 'İlk Türk' ve 'İlk Türk Kadını' Projesi" çerçevesinde, dünyadaki her kıtanın en yüksek zirvelerine tırmanan 13'üncü kadın olmak için çalışmalarını aralıksız olarak sürdürüyor. Nasuh Mahruki, Türkiye'de, dünyanın her kıtasındaki en yüksek zirvelere tırmanmayı başaran ilk ve tek Türk olarak tarihe geçmişti. Mahruki, 7 zirvelere tırmanmayı başarmıştı. Tumbat, Okyanusya'daki Carstenz zirvesinin eklenmesiyle, 8'e çıkan zirvelere tırmanmayı başarabilirse bunu gerçekleştiren ilk Türk olacak. Bugüne kadar, Güney Amerika'daki 6 bin 962 metrelik Aconcagua, Kuzey Amerika'daki 6 bin 195 metrelik McKinley, Afrika'daki 5 bin 963 metrelik Kilimanjaro ve Avrupa kıtasındaki 5 bin 633 metrelik Elbrus dağlarının zirvesine çıkmayı başaran Tumbat'ın hedefinde şimdi, Asya kıtasındaki 8 bin 848 metre yüksekliğindeki Everest, Antartika'daki Vinson, Avustralya'daki Kosciusko ve Okyanusya'daki Carstenz dağlarının zirveleri var.
OKSİJENLİ TIRMANIŞ EVEREST'E
Tumbat, her tırmanışın, bulunduğu coğrafya ve iklime göre değişik zorlukları olduğunu belirterek, şunları söylüyor: "Benim en çok stresli olduğum tırmanış, Aconcagua tırmanışıydı. Aconcagua dağı, Güney Amerika kıtasının en yüksek dağı. Ben bu dağa ekipsiz/rehbersiz tırmandım. 15 gün sürdü. Bu dağa tırmanan ilk Türk kadınıyım. Bir sürü değişkenin olduğu dinamik bir ortamda, hayati bazı kararları tek başınıza vermek durumunda olmak bayağı stresli idi. Mesela, etraftaki ekiplerden hava durumuyla ilgili bilgi toplayıp, devam edip etmemeye karar vermek. Kendi fiziksel ve duygusal durumunuza göre karar vermeniz gereken şeyler. Bir gün, ana kampta bazı ekiplerin, ara kamplara doğru çıktıklarını gördüm. Planlarıma göre, benim de çıkıyor olmam gerekiyordu ama hava çok rüzgarlı idi, bir gün daha beklemeye karar verdim. O aksam çok şiddetli bir fırtına çıktı ve 3 gün sürdü. Sonraki 2 gün ana kampta kalmak durumunda kaldım. Sonradan öğrendik ki, o sırada zirve yakınlarında olan bir ekip zirveye çıkıyor ama geri inerken, fırtına yüzünden yönlerini şaşırıp, yanlış yönden inmeye çalışırken, dağda mahsur kalıyorlar. O ekipten bir kişi öldü. Ölen kişi aynı zamanda o ekibin rehberiydi. Yani dağ insan ayırt etmiyor. Ekip tırmanışları da genelde 6-10 kişi arasında değişir. Şu ana kadar yaptığım tırmanışlar oksijen tüpü gerektirecek tırmanışlar değildi. Tek oksijen kullanacağım yer Everest olacak."