Yaban hayvanı popülasyonları dünyada ve ülkemizde hızla azalıyor. WWF (Dünya Doğayı Koruma Vakfı) tarafından yayımlanan Yaşayan Gezegen Raporu'na göre 1970'den bu yana dünya genelinde omurgalı tür popülasyonları ortalama yüzde 68 azaldı. En büyük kayıp ise yüzde 84 ile sulak alan türlerinde yaşandı. Bugün karaların yüzde 75'i, denizlerin yüzde 60'ı insan tarafından değiştirilmiş durumda. Gezegenimizin tarihinde insanın doğa üzerinde bu kadar baskın olduğu bir dönem yaşanmadı.
"TÜRKİYE'DE TEHLİKE ALTINDAKİ TÜR SAYISI 10 YILDA DÖRT KAT ARTTI"
Uluslararası Doğayı Koruma Birliği (IUCN) verilerine göre ülkemizde de küresel düzeyde tehlike altındaki tür sayısı son 10 yılda dört kat artarak 400'e ulaştı. Başta sulak alanlar olmak üzere yaban hayvanlarına yuva olan ormanlar, makilikler, fundalıklar, meralar, bozkırlar gibi birçok doğal yaşam ortamı ekolojik yapısını hızla kaybediyor. Yaşam ortamlarının yol ve enerji ağları, taş ve maden ocakları, enerji santralleri, ormancılık, tarım ve mesire alanı açma gibi faaliyetler sebebiyle parçalanması ve bozulmasının yanı sıra avcılık, trafik kazaları, elektrik çarpması, vahşi köpek saldırıları, zehirlenme gibi olaylar da yaban hayvanları için hayatı daha da elverişsiz hale getiriyor.
"YANGINLAR, KURAKLIK, SELLER VE PETROL SIZINTISI YABAN HAYVANLARINI YOK EDİYOR…"
Ülkemiz coğrafyasını paylaştığımız yaban hayvanları, bu yıl orman yangınları, sulak alanların kaybı, eş zamanlı seller ve petrol sızıntısı gibi çok sayıda afet ile de karşı karşıya kaldı. İç Anadolu'nun en büyük gölü olan, flamingolara ev sahipliği yapan Tuz Gölü'nün kuraklık nedeniyle geri çekilmesinin ardından binlerce flamingo yavrusu yaşamını yitirdi. Hemen ardından son 20 yılda yanan toplam alan kadar orman alanını neredeyse iki hafta içinde kaybettik. Yangınlarda bazıları endemik yüzlerce türe ev sahipliği yapan ormanlarımızla birlikte aralarında IUCN verilerine göre tehdit altındaki türlerin de bulunduğu binlerce yaban hayvanını yitirdik. Son olarak Suriye'den yayılan petrol sızıntısı tehlike altındaki yeşil deniz kaplumbağaları başta olmak üzere, yunuslar, balinalar ve kıkırdaklı balıklar gibi pek çok hassas türün yaşam alanı olan Doğu Akdeniz kıyılarımıza ulaşarak bölgedeki deniz-kıyı ekosistemleri ve biyoçeşitlilik üzerinde ciddi bir tehdit oluşturdu. Yeşil deniz kaplumbağası yavrularının denize ulaşma döneminde en yoğun yuvalama alanları olan kumsallarımız petrole bulandı.
PASİNLİ, "KORUMAZSAK KAYBEDERİZ"
WWF-Türkiye Genel Müdürü Aslı Pasinli, "Türkiye'nin Canlarını kaybediyoruz. Yaban hayvanlarının popülasyonları hızla azalırken, tehlike altındaki türlerin sayısı artıyor. Bu gidişata "Dur!" diyebilmek için türlerimizi ve onların doğal yaşam ortamlarını tehditlere karşı en iyi şekilde korumamız gerekiyor. Gezegenimizi birlikte yaşadığımız diğer canlılarla paylaşıyoruz. Tüm canlıların yaşamı birbirine bağlı. Türkiye'nin Canlarını korumazsak kaybederiz." dedi.