Bütün dünya koronavirüs salgın süreciyle mücadele ederken bir yandan da aşılama çalışmaları sürüyor. "Pandemi ideolojik araç haline getiriliyor. İnsanların üzerinde korku oluşturuluyor. Devlete olan güveni zayıflatmaya yönelik kampanya yürütülüyor. Üzerine bir de korku salgınıyla gidiliyor." diye açıklama yapan Hekim Hakları Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Uzm. Dr. Nedim Uzun, Türkiye'nin pandemi ile mücadelesini böyle anlattı.
"TÜRKİYE'DE İNSANLAR BU SÜRECE UYUM SAĞLADI"
Hekim Hakları Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Uzm. Dr. Nedim Uzun: "Genel hatlarıyla baktığımız zaman Türkiye'de pandemi süreci başarılı olarak yürütülen ülkeler arasında. Bunun önemli sebeplerinden bir tanesi de pandeminin başından itibaren Sağlık Bakanlığı tarafından oluşturulan bilim kurulu ve bu sürecin bu kurul üzerinden yönetilmiş olmasıdır. Türkiye'de eski zamanlara baktığımızda böyle bir süreç hiçbir zaman bilim kurulu oluşturularak yönetilmedi. Türkiye'de insanlar bu sürece uyum sağladı. Pandemi kurallarına uyum yüzde yüz olmasa da kurallara uyan bir toplum olmadığımız halde, işin temelinde bilim kurulunun oluşturulması, bu sürecin bilim kurulu üzerinden yönetilmiş olması halk üzerinde de ciddi bir kabul gördü. Kurallar da beklenin üzerinde uygulandı." diyerek sözlerine şöyle devam etti.
"PANDEMİ İDEOLOJİK ARAÇ HALİNE GETİRİLİYOR"
Dr. Nedim Uzun, devlete olan güveni zayıflatmaya yönelik kampanya yürütüldüğünü belirterek: "Bazı kişiler krizi fırsata çevirme derdinde. Bütün dünya bir salgın sürecinde, bu süreçte doğru ya da yanlış yapılanlar var. Her şey yanlış, ölüyoruz demek doğru değildir. Pandemi ideolojik araç haline getiriliyor. İnsanların üzerinde korku oluşturuluyor. Devlete olan güveni zayıflatmaya yönelik kampanya yürütülüyor. Üzerine bir de korku salgınıyla gidiliyor." dedi.
"BİZİM SAĞLIK SİSTEMİMİZ YOĞUN BİR ŞEKİLDE ÇALIŞABİLECEK KAPASİTEDE"
Dr. Nedim Uzun, sağlık sisteminin çöküşü gibi söylemlerin, gerçeklikte yaşanmadığını söyleyerek sözlerine şöyle devam etti: "1 milyon üzerinde çalışan sağlık çalışanları var ülkemizde. Bir tane hasta bile yer, kapıda kalmamış. En gelişmiş ülkelerde bile tabloları görüyoruz. Sürece baktığımızda filyasyon ekiplerimiz kapı kapı ilaç dağıtıyorlar, aşılama kampanyalarıyla insanlarımız aşılanıyor, bunların yanında Hayat Eve Sığar uygulamasıyla da sağlık teknolojilerinden de faydalanılıyor. Aşı olurken de sıra bekleme yok, 1 dakikada aşınızı olup çıkıyorsunuz.
Acil servislerde Avrupa'da 5-10 katı başvurular oluyor. Pandemi de şunu gördük ki Avrupa ülkelerinde salgında acil servis başvuruları artarken Türkiye'de düşüş yaşandı. Salgın sürecinde normalde 1500 civarı gelen hasta salgın en yoğun olduğu dönemlerde bu sayı 500 600'e kadar düştü. Ama burada asıl önemli olan durum, bizim sistemimizin zaten yoğun bir sistemle çalışabilecek kapasitesinin olmasıydı.
Fakat bir taraftan sürekli olarak sağlık sisteminin çöküşü gibi söylemler, gerçeklikte yaşanmadı. Sürecin ana omurgasını oluşturan Bilim Kurulu'nun erken aşamada oluşturulması, onların tavsiyeleri üzerine sürecin yönetilmesi bu işin son derece sistematik, bilimsel metodolojiye dayalı götürüldüğünü gösteriyor. Buna istinaden bizim ülkemizde pandemi kurallarına büyük bir özen gösteriliyor. Örneğin; toplu taşımada bir tane maskesiz insanla karşılaşamazsınız. Kapalı alanlar da bu örneklerden biri. Ciddi düzeyde beklenenin üzerinde uyum da bulunuyor." diye belirtti.
"DEVLET-MİLLET BÜTÜNLEŞMESİYLE HER KOLDAN BÜYÜK BİR MÜCADELE VERİLİYOR"
Dr. Nedim Uzun: "Biz bir milyonun üzerinde sağlık çalışanı olarak canla başla mücadele ediyoruz. Sürecin içerisinde devlet-millet bütünleşmesiyle her koldan büyük bir mücadele veriliyor. Bunun ekonomik, sağlık ve sosyal tarafı, her yönüyle büyük bir mücadele veriliyor. Fakat "iyi yönetilmiyor, ölüyoruz" gibi saçmasapan kampanyalarla bu pandemi bir araç haline getirilerek ideolojik menfaat talep edilmeye çalışılıyor.
Türkiye'de 1 milyonun üzerinde çocuk doğuyor ve bu çocuklar aşılanıyor. Yıllardır devam eden aşılama çalışmaları var. Bu çalışmalar devam ediyor ama Kovid-19 aşısı söz konusu olduğundan akla hayale sığmayacak iddialarla bu süreç yıpratılıyor. Piyasada dolanan mantıksız iddiaları Bilim Kurulu'nun tespit edip onlarla ilgili sağlam argümanlar ortaya koyması lazım. Özellikle mRna aşısı için ilerde bizim genetiğimizi değiştirir gibi iddialar var. Dolayısıyla insanlar bu ihtimalden dolayı aşı olmuyor, peki oluşmama ihtimaline yönelik neden olmuyorsunuz? İlerde kötü sonuç oluşabilir ihtimalini göz önüne alıp aşı olmuyor ama kötü sonuç olmama ihtimaline yönelik tedbir almıyor." dedi.
"ELİMİZDEKİ TEDBİR ŞU ANDA AŞI"
Hekim Hakları Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Uzm. Dr. Nedim Uzun: "Sinovac ve Biontech 30-40 bin kişilik gönüllü üzerinde denenmiş, plasebosuyla karşılaştırılmış hastalığa yakalanmayı, yoğun bakıma düşmeyi engellediği bilimsel olarak ortaya konmuş. Elimizdeki tedbir şu anda aşı.
SarCov2 dediğimiz virüs dünyada dolaşmaya devam edecek. Geriye dönük son 1 buçuk yıla baktığımızda ileriye dönük nasıl devam edeceğini görebiliyorsunuz. İlk zamanlarda bütün pozitif vakaları hastaneye yatırıyorduk. Sonra akciğer bulgusu olanları yatırmaya başladık. Daha sonra da akciğer bulgusu olsa da genel durumları iyi olmayanları yatırdık. Aslında her geçen yıl bir önceki yıldan daha da normalleşerek, normale geçtik. Bu virüsle milyonlarca insan karşılaşılıyor. Etkisi her geçen gün daha da azalacak. Önümüzdeki yıl yüzde yüz eski hale dönmesek de yasakların çok fazla yaşanmayacağını söyleyebiliriz şimdiden. " diyerek Türkiye'deki pandemi sürecini anlattı.