Ankara'da diş hekimi Talat Orhan dolandırıcıların, kargo kağıdı gibi kağıtla boş yere atılan imzanın kullanılması olan 'pencere yöntemi'nin kurbanı olmuş, PTT görevlisi sandığı şüphelilerin elindeki evrakları imzalayan Orhan'ın 182 bin lirası dolandırılmıştı. Dolandırıcılar Ömer Can ve Sema Nur Üstün'ün yaklaşık 30 kişiyi daha farklı yöntemlerle tuzağa düşürdükleri ortaya çıktı. Karı-koca gibi davranan ikilinin Arslan ailesini de babalarından miras kalan daireyi satmak isterken dolandırdığı ortaya çıktı.
EŞ ROLÜ İLE MÜTEAHHİT VE KATİP OLDULAR
Ailenin diğer fertlerinin de onayını alan İlker Arslan dubleks daireyi 575 bin liraya internet üzerinden satışa sundu. Dolandırıcılardan Sema Nur Üstün, İlker Arslan'ı arayarak "evi çok beğendiklerini ve almak istediklerini" aktararak görüşme talebinde bulundu. Satılık dairede bir araya gelindiğinde ise; dolandırıcılardan Ömer Can kendisini müteahhit, eşi rolündeki Sema Nur Üstün de kendisini katip olarak tanıttı. Daire içerisinde gezen dolandırıcılar, ev içerisinde yapılacak olan tadilatları anlatarak İlker Arslan'ı ikna etmeyi başardı. Dolandırıcılardan Ömer Can, yaptırdığı binalarda parasının bulunduğunu ve Ocak ayı itibariyle ödeme alacağını söyleyerek sözleşmeli satış önerisinde bulundu. Can, kabul etmeleri durumunda evin tadilatını yaptıracağını ve parası geldiğinde ise sözleşme ile giderek noter huzurunda satış işleminin yaptıracağını söyledi.
PARKTA SÖZLEŞME İMZALANDI
İlker Arslan, annesini, kız kardeşini ve erkek kardeşini satış için ikna etmesinin ardından buluşma yeri ayarlandı. Arslan ailesi ile parkta buluşan Ömer Can ve Sema Nur Üstün, "Alım-Satım Konut Sözleşmesi" adı altında 19 maddeden oluşan sözleşme hazırlayarak ailenin imzasına sundu. İlker ve kardeşi Deniz Arslan maddeleri tek tek okuyarak kontrol etti. Herhangi bir sıkıntı görmeyen aile imza atarken dolandırıcılar adına ise Sema Nur Üstün belgeyi imzaladı. Arslan ailesi sözleşme sonrasında dairenin anahtarını dolandırıcılara teslim etti.
DAİRE 3 KİŞİYE AYNI ANDA KİRALANDI
Dolandırıcılar göstermelik dairenin duvarını kağıtla kapladı. Apartman sakinlerinin güvenini kazanan dolandırıcılar, binanın eksiklerini tamamlamak adına daire başı para topladı. Toplanan paralar karşılığını bulmayınca apartman sakinleri Arslan ailesine ulaşarak şikayette bulundu. Ömer Can, daireyi 3 kişiye aynı anda kiraladı. Daireyi kiralayan kişiler aynı gün taşınmak isteyince dolandırıldıklarını anlayarak karakola giderek şikayetçi oldu. Polis ekipleri tarafından Ömer Can gözaltına alınırken dairenin sahipleri olan Arslan ailesine haber verildi. Sözleşme tarihini bitimini bekleyen aile ödeme yapılmadığı için daireyi tekrar aldı.
DOLANDIRICILAR DAVA AÇTI
Arslan ailesi gelen tebligat ile hayatlarının şokunu yaşadı. Sema Nur Üstün, 430 bin lira elden ödediklerini ve dairenin satışının yapılmadığı yönünde Arslan ailesine dava açtı. Belge olarak da 19 sayfadan oluşan "Alım-Satım Konut Sözleşmesi" sundu. Mahkeme, ilk dava da delil yetersizliğinden dolayı 1 hafta süre verdi. Bunun üzerine Sema Nur Üstün, mahkeme heyetine "Parayı elden verildiğine dair ailenin imzalamış olduğu" belgeyi sundu. Mahkeme kararı ile Arslan ailesinin ise imzalarının kendilerine ait olduğu yönde belge sunuldu. Mahkeme kararı Arslan ailenin aleyhinde sonuçlandı ve Yargıtay'ın kararıyla daireye el konularak haciz işlemleri başlatıldı.
DOLANDIRICILARIN AĞINA DÜŞEN 30 MAĞDUR VAR
Avukat Oğuzhan Muhammet Gündoğmuş, yaşanan dolandırıcılık olayından dolayı savcılığa suç duyurusunda bulunduklarını aktardı. Gündoğmuş, "Ev satın almak gayesi ile bizim müvekkillerimize ulaşıyorlar. Hukuken hiçbir geçerliliği olmayan gayrimenkul alım-satım sözleşmesi yapıyorlar. Bu belgenin geçerli olabilmesi için önce noterden yapılması ve öncesinde de bir para verilmesi şartı vardır. Bu belge ile ailenin imzası alınıyor. Bunlar daha önce birçok kişiye yaptıkları gibi imza benzetme yoluyla bir para dekontu düzenleniyor. Daha önce imzalanan sözleşmede yer alan ücretlerin verilmiş gibi bu dekonta yer alıyor. Bu belge ile birlikte biz paramızı elden verdik ve dairenin tapusunu vermediler diye alacak davası açılıyor. Mahkeme imzaların gerçek olup olmadığına bakmazsın ailenin aleyhine sonuçlanıyor ve Yargıtay kararı onaylıyor. Bunun üzerine biz tekrar savcılığa başvuruda bulunduk. Savcı, Ankara Asayiş Şube Müdürlüğü Dolandırıcılık Büro Amirliği üzerinden Sema Nur üstün ve Ömer Can'ın imza örneklerinin alınmasını istedi. Savcılık, bilirkişiden belgede bulunan imzaların alıcı ve satıcıya ait olup olmadığının tespitini istedi. Bilirkişi, "Belge üzerinde yer alan yazı ve imzaların Ömer Can ile Sema Nur Üstün'ün el ürünü olmadığını" değerlendirdi. Alacak olacak kişilerin imzası sahte olduğunu gösteriyor. Bizi dolandıran Sema Nur Üstün'ün 80'e yakın dosyası var. Ömer Can ise 12 yıl kesinleşmiş suçtan dolayı cezaevinde. Bunların yüzünden benzer özellikte 30'a yakın mağdur var. Adalet yerini bulsun istiyoruz" dedi.