Kocaeli'de yaklaşık 5 yıldır çalıştığı şirkette yöneticisinden kız kardeşinin doğumu için birkaç saatliğine izin isteyen A.K, istediği izini patronundan alamadı. Patronunun izin vermemesi üzerine gitmekte ısrar eden A.K.'ye, işveren tarafından "Bir daha işyerine gelme" ifadeleri kullanıldı. A.K., işten kovulduktan sonra, tazminat talebi karşılanmayınca İş Mahkemesine başvurdu.
A.K., iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız, nedensiz ve bildirimsiz olarak sonlandırıldığını öne sürerek, kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti, ulusal bayram genel tatil ücreti ve asgari geçim indirimi alacaklarının tahsilini istedi. İşletme sahibi ise, A.K. hakkında devamsızlık tutanağı tutulduğunu, davacının herhangi bir hak ve alacağının bulunmadığını söyleyerek, davanın reddini istedi. Mahkeme, davanın kısmen kabulüne karar verdi ve karar, temyiz edildi. Bunun üzerine dosya Yargıtay 9. Hukuk dairesine gitti.
YARGITAY HÜKMÜ BOZDU: "TAZMİNAT ÖDENMELİ"
Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin kararında, işçiye "bir daha gelme" ifadelerini kullanmanın fesih sayılacağına hükmetti. Kararda, A.K.'nin işyerinde çalıştığı sırada, kardeşinin sezaryenle doğuma alındığı bilgisi üzerine işverenden işten erken çıkmak için izin talep ettiğinin anlaşıldığına yer verilerek, şu ifadeler kullanıldı:
"4857 sayılı İş Kanunu'nun 2/4. maddesine göre, işveren vekilinin işçilere karşı işlem ve yükümlülüklerinden doğrudan işverenin sorumlu olduğu kurala bağlanmış olup, davalı işverenin olay sonrasında işyeri yetkilisinin eyleminin kabul görmediğini gösterir şekilde işçinin işe derhal başlaması için çağrıda bulunmadığı ortadadır. İşverenin, işyerini sevk ve idare eden yetkili kişi konumundaki çalışanın eylemini benimsemiş olduğu kabul edilmelidir. Nitekim davacı işçi ihtarname keşide ederek ihbar ve kıdem tazminatı talep etmiş, davalı işveren daha sonra düzenlediği ihtarnameyle iş sözleşmesinin feshedilmediğini belirtmiştir. Somut uyuşmazlıkta, davacı işçinin mazerete dayanan bir kaç saatlik izin talebinin karşılanmaması üzerine yine de erken çıkmak istediğini açıklayınca bir daha işyerine gelmemesi gerektiği söylenerek iş sözleşmesinin feshedildiği anlaşılmakla, davacının ihbar ve kıdem tazminatına hak kazandığı kabul edilmelidir. Mahkemece her iki tazminat isteğinin de kabulü gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir."