Diyarbakır'ın kalbi olarak bilinen ve birçok medeniyete ev sahipliği yapan Sur ilçesindeki Amida Höyük'te kazı çalışmalarına 2018 yılında başlandı. Kentin ilk yerleşimin alanı olarak bilinen Amida Höyük'te kazı çalışmalarına kış nedeniyle ara verildi. Atölye çalışmaları devam eden höyükte ortaya çıkarılan eserler mercek altına alınıyor. Kazı Başkanı Prof. Dr. İrfan Yıldız, yaptıkları incelemelerde yerleşimin 8 bin yıldır kesintisiz devam ettiğine dair çok önemli bulgular çıktığını söyledi.
'DÜNYANIN İLK İNSANSI ROBOTU BURADA YAPILDI'
Yıldız, Amida Höyük'te elde edilen bulgularla 8 bin yıl öncesine dair yaşantının olduğunu ortaya çıkardıklarını ifade ederek, "Şu an itibariyle arazi çalışması bitti ama atölye çalışmamız devam ediyor. Tabii Artuklu Sarayı'nın en önemli özelliklerinden birisi meşhur İslam bilgini El Cezeri'nin burada 25 yıl yaşamış olması ve El Hiyel adlı kitabını burada yazmış olması, dünyanın ilk insansı robotlarını burada yapmış olmasıdır. Kazıda çok önemli buluntular çıktı. Yerleşimin 8 bin yıldır kesintisiz devam ettiğine dair buluntulara rastladık. Bunlar bizim seramik buluntularımızdır. Bu seramiklerden kesintisiz bir yaşamın olduğu anlaşıldı. Milattan önce 6 bin yıllarında yerleşim burada başlamış. Günümüze kadar da devam etmiş" diye konuştu.
'GELECEK SEZON ÖNEMLİ BULUNTULAR ELE GEÇİRİLECEK'
Amida Höyük'te gelecek sezon yapılacak kazı çalışmalarında çok önemli buluntular ele geçirileceğini düşündüklerini aktaran Yıldız, "El Cezeri burada 25 yıl çalışmış, kitabını yazmış. El Cezeri'nin hemen sarayla bağlantısı olan tünelin içerisinde bulunan su kaynağında yukarıya su akıttığını biliyoruz. Bu suyun dağıtımı ile ilgili bu yıl bir iki veri ele geçti ama üzerinde çalışmalar devam ediyor. Önümüzdeki sezonda bu El Cezeri'nin özellikle saraydaki su dağıtımı ile ilgili çok ciddi verilerin ele geçeceğini düşünüyoruz" dedi.
'ÇALIŞMALARIN DAHA BAŞLARINDAYIZ'
Yıldız, geçen yıl başlatılan kazı çalışmalarında bugüne kadar birçok eserin Amida Höyük'te bulunduğunu ifade ederek, şunları söyledi: "Artuklu Sarayı'nı, Artuklu hükümdarı Nasreddin Mahmud inşa ediyor. Nasreddin Mahmud'un burada bastırdığı bir sikke de kazılar da ortaya çıktı. 'Fidrubi Amed' yazıyor. Yani Diyarbakır'da bu sikkenin bastırıldığı belirtiliyor. Nasreddin Mahmud sikkeyi bu sarayda bastırmış. Sikkenin en önemli özelliklerinden biri üzerinde Nasreddin Mahmud'un ve aynı zamanda da Artuklular'ın arması olarak da bilinen çift başlı kartal figürünün bulunmasıdır. Nasreddin Mahmud'un Diyarbakır'da yaptırdığı 7 Kardeş Burcu'nda da biz bu figürü görüyoruz. Dolayısıyla hem sikkelerin üzerine bastırmış hem de mimari eserlerde kullanılmış.
Daha önce burada yapılan kazılarda da ele geçen bir çini parçasının üzerinde de aynı formda çift başlı kartal figürüne rastlanmış. Yine Artuklu dönemindeki özellikle El Cezeri'nin kullandığı, otomatlarında kullandığı file benzer bir figür ele geçti. Fil olduğunu tahmin ediyoruz. Bir boğa başı figürü ele geçti. Seramiklerimiz ise saray seramikleri. Özellikle bir çanağın içerisindeki 4'lü kalp motifi de Diyarbakır'ın bir sergi şehri olduğunu bir daha kanıtladı. Cumhuriyet döneminde burası askeriye olarak kullanıldığı için askerlerin düşürdüğü paralar ve kullandıkları, aralarında yabancı bir askere ait künyeler de kazıda ortaya çıktı. Halaf dönemi olarak adlandırdığımız seramiklerin boyalı ele geçmesi yine Ubeyd dönemine ait seramiklerin ele geçmiş olması bizim için önemlidir. Artuklu dönemine ait bir tabak, yine Artuklu dönemine ait üzerinde sülüs yazı bulunan bir küp parçası, onun yanında en son Osmanlı dönemine ait de seramikler ele geçti. Kazı çalışmalarının daha başlarındayız. O yüzden bazı buluntuların ele geçmesi için daha erken. İlerleyen dönemlerde daha çok buluntunun ele geçirileceğini düşünüyoruz. Şu anda kazdığımız en son tabakadaki saray ise Bizans döneminde inşa edilmiş olup Artuklu döneminde onarılmış. Literatüre de Artuklu Sarayı olarak geçmiştir."