Ülkemizde 1,9 milyon üstün zekalı bireyin olduğunu, bunun da 550 bininin çocuklardan oluştuğunu kaydeden Yusuf İslam Akay, asrın deprem felaketinin üstün zekalı çocuklarda bıraktığı detay hakkında konuştu. Akay, "Aşırı meraklı olmaları ve algılarının açık olmasından kaynaklı olarak yaşanan deprem felaketinden onları uzak tutmak biraz zor olacaktır. Araştırıp yaşanan felaketi tüm çıplaklığıyla izlemeleri olası durumlardır. Depremde zarar gören insanlar için günlerce ağlayan çocuklar, onlara yardım etmek için çabalayan çocuklar görmemiz olasıdır. Deprem sonrasında bu çocukları meraklı ve kaygıları hiç bitmeyecektir. Deprem anında ne yapacağını, nasıl davranması gerektiğini bilmesi belirsizlikten kurtulmasını sağlayacaktır. Üstün zekalı çocukların kuralları sevmediğini hep söyleriz ama unutulmamalıdır ki kurallar belirleyici ve rahatlatıcıdır. Belirsizlik ise kaosun beslendiği en önemli kaynaktır." dedi.
Üstün Zekalılar Eğitim Uzmanı Yusuf İslam Akay, SABAH için şu soruları yanıtladı:
1. Üstün zekâlı ve dahi çocuklarımızın tespiti nasıl yapılır?
Öncelikle "üstün zekalılar" kavramı, öğrenciler arasında ayrıştırmayı önlemek ve kapsayıcı olması adına literatürde artık "özel yetenekliler" olarak kullanılmaktadır. Ben ise özel yetenekliler demek yerine üstün zekalılar demeyi tercih ediyorum. Çünkü bu çocuklar farklılar ve ne dersen diyelim farklılıklarının farkındalar. Üstün zekalı bir çocuğun kendi gibi üstün zekalı çocuklarla ilk defa eğitim aldıktan sonra evde, "Anne ben normalmişim. Benim gibi çocuklar da varmış" demesi bu konunun en bariz örneğidir. Yıllarca çocuğa akranlarından ayrışmış ve farklı hissettirmeye, onu yalnızlığa itmeye hakkımız yoktur."
Üstün zekalı çocuklar bebekliğinden itibaren farklı özellikler sergilemektedirler. Erken yaşta konuşma ve yürüme, lisana erken ilgi, yaşıtının üzerinden kelime bilgisi, kıyafetlerinin etiketlerinden rahatsız olma, az uykuya ihtiyaç hissetme veya uykuya dalmakta zorluk çekme, olağanüstü merak ve sorgulama, kendi kendine okuma yazmayı öğrenme gibi durumlar üstün zeka belirtilerindendir. Bu belirtilerin olması çocuğun üstün zekalı olması anlamına gelmemektedir. Bunlar sadece olası potansiyele işaret etmektedir. Bu ve benzeri durumlarda üstün zekalı çocukların tespiti için 5 yaşından itibaren psikoteknik bir test uygulanmalıdır.
5 yaş, zeka güncel testlerin minimum başlama yaşıdır. 2 yaşından itibaren uygulanan testlerde güncel olmasalar da kullanılabilmektedir. Ülkemizde yaygın olarak kullanılan Wisc4, Cas, Asis gibi testler güncel ve standardizasyonu yapılmış testlerdir. Bu testlerin sonucunda öğrenciler farklı performanslarda sonuç alırlar. Testlerin genel mantığı çocukların yaşıtlarına oranla sergiledikleri performansı ölçmektedir. Teste tabi tutulan çocuklar norm stantlarına göre gösterdikleri performansala tanılanmaktadırlar. Normal, yüksek normal, üstün ve çok üstün olarak tanı alan çocuklara aile ve kurum raporu düzenlenir. Bu testler alanında uzman, uygulama yetkisi bulunan kişiler tarafından yapılmaktadır.
2. Ne kadar üstün zekalı ve dahi çocuğumuz var?
Dünyada her toplumda olduğu gibi bu coğrafyada yaşayan kişilerin yüzde 2,3'ü üstün zekalıdır. Tüm istatistikler bu rakamı göstermektedir. Bu durumda Türkiyede 1.9 milyon üstün zekalı birey bulunmakta, üstün zekalı bireylerin 550 binini çocuklar oluşturmaktadır. Toplam nüfusa göre 1,9 milyon çok gibi görünebilir. Bu bireylerin bir çocuğu daha önce keşfedilmemiş, toplum tarafından kabul görmedikleri için kamufle olmuş bireylerden de oluşmaktadır. Üstün zekalı bireyler akranlarından farklı özellikler sergilemekte, akran kabulü için kendilerini ve yetenekleri gizleyerek kabul görmeye çalışabilmektedir. Bunu en çok çocuklarda gözlemleyebiliyoruz. Üstün zekalı çocuklara yönelik tam zamanlı bir okulun olmayışı çocukları bu davranışa iten en önemli etkenlerden biridir. Hepimizin hikayeleri vardır. 'Ben çocukken...' diye başlayan cümleleri birçoğumuz kuruyor. Düzenlediğimiz eğitim seminerleri sonunda birçok katılımcı, 'Hocam benim çocukluğumu anlattınız. Keşke ben çocukken tanışsaymışız' dediklerine birçok kez şahit olduk.
3. Üstün zekâlı ve dahi çocuklar için farklı bir eğitim var mıdır?
Üstün zekalı çocuklara yönelik eğitim hizmeti veren örgün eğitim kurumları maalesef çok az. Bazı özel okullar, okulları bünyesinde üstün zekalı çocuklara yönelik eğitim hizmeti vermekte, devlet kanalında ise öğrencilerin eğitim ihtiyaçları Bilim Sanat Merkezleri ve destek eğitim odaları marifetiyle karşılanmaya çalışılmaktır. Bilim Sanat Merkezleri kısa adı ile BİLSEM'ler, okul dışı eğitim faaliyetlerini içeren, öğrencilerin zihin akranları ile (kendi gibi üstün zeka tanılı) haftanın bir veya iki günü zenginleştirme eğitim programına dahil oldukları bir programdır.
Ben de bir üstün zekalılar öğretmeni olarak özel bir okulda uzun süre üstün zekalılar öğretmenliği görevini icra ettim. Sınıfımda 20 üstün zeka tanısı almış birey ile çok keyifli yıllar geçirdim. Aslında üstün zekalı çocukların eğitiminde yaptığımız şey onların öğrenme yolculuğunda rehberlik etmek ve sınıf-okul-müfredatı onların ihtiyaçlarına göre organize etmekti. Çünkü üstün zekalıların eğitimi dinamik bir süreçtir. Öğrenciler öğrenme yolculuğuna çıktığında müfredat çatallanır, nereye gideceği ve nerede son bulacağı sınıf dinamiğine bağlıdır. Örneğin katı sıvı gaz konusunu işlerken kendinizi 2. Dünya savaşının ortasında buldunuz mu? Evet ben buldum. 1939-1945 yılları arasında hem de gaz bombalarının ortasında. Neden gaz bombasına öğrencimin cevabı, "Gaz bulunduğu ortamda yayılır öğretmenim. O yüzden gaz etkili bir harp silahıdır." Normal bir eğitim programında 2.sınıfta Dünya Savaşı işlenecek bir konumudur. Bence son derece yerinde ve öğretici bir konuydu.
Üstün zekalı çocukları farklı bir eğitiminden çok farklı bir öğretmeni vardır diyebilirim. En iyi sistemi de getirseniz öğretmeniniz kadardır sisteminiz. Evet eğitim yaygın değil ama öğretmenler sınıflarında üstün zekalı çocuklarla harikalar yaratmaya devam ediyorlar. Tabi sınavlar ve müfredat müsaade ettiği sürece.
ÜSTÜN ZEKALILAR İÇİN YATILI DEVLET OKULU
4. Bu eğitimde devlet ve Sivil Toplum Kuruluşları'nın (STK) rolü nedir?
Üstün zekalıların eğitiminde devlet müfredatı oluşturan, öğretmenleri yetiştiren ve öğrencilerin eğitimlerini gerçekleştirmek eğitim alanları inşa eden kısımdır. 2002 yılında İstanbul Üniversitesi bünyesinde açılan Özel Eğitim Bölümü-Üstün Zekalılar Öğretmenliği ile devlet öğretmen yetiştirmeye başlamıştır. Sonrasında diğer vakıf ve devlet üniversitelerinde de bölümler açılmıştır. Ancak yakın zamanda bölüm kapanmış özel eğitim bölümüne bağlanmıştır. Bu bölümlerde yetişen öğretmen arkadaşlar devlet kurumları, vakıflar ve özel okullarda görev almaya devam etmektedir. Yaygın örgün eğitim kurumları olmamasına karşın Özel Eğitim Daire Başkanlığı'na bağlı Araştırma Geliştirme Eğitim ve Uygulama Merkezi Lisesi'nde (ARGEM) üstün zekalı çocuklara yönelik eğitim vermeye devam etmektedir. Bu okul, velilerin başvuru yapabilecekleri veya talepte bulunabilecekleri bir okul değildir. BİLSEM'lerde seçilen çocukların yatılı olarak okudukları bir devlet okuludur.
Vakıflar ise üstün zekalıların zeka testleri ile tanılanması, veli seminerleri ve öğretmen seminerleri ile insanları bilinçlendiren, tanı alan çocukları ise örgün eğitim dışında eğitim veren sivil toplum kuruluşlarıdır. Vakıfların en önemli katkısı ise devletin bu çocukların eğitimlerinde yükünü alması, mevzuatın engel olduğu programları yapabiliyor olması, kontenjan yetersizliğinden kaynaklanan öğrencilerin eğitim alamama durumlarını ortadan kaldırmasıdır. Aynı zamanda sivil toplum kuruluşları, doğaları gereği sivil iradenin resmi mercilerde karşılık bulması adına itici güç oluşturmaktadır.
5. TÜZDEV'in bu çocuklarla ilgili çalışmaları nelerdir?
TÜZDEV; İstanbul, Kayseri, Ankara, Bursa ve Antalya'da seminerler, öğrenci tanılama, öğrenci eğitimi, ulusalda ise kongre faaliyetleri yürütmektedir. Özellikle üstün zeka tanısı alan öğrencilerin katıldığı Bilgelik Eğitim Modeli Atölye Programı düzenlemektedir. Bu program minimum 5 yıl, maksimumda hayat boyu süren sürdürülebilir bir eğitim modelidir. Programda öğrencilerin eksiklerinde ziyade güçlü yönlerine odaklanılmaktadır. Öğrenci hangi alanda yetenekliyse o alanda eğitim almaya devam etmektedir. Amaç öğrencinin küçük yaştan itibaren yetenek alanı neyse o konuda tüm donanımını artırması, geleceğin Selçuk Bayraktar'larının yetişme olasılığı artırmasıdır. Tüm bunların ise öğrencilerin kendi gibi üstün zeka tanısı almış zihin akranları ile bir arada yapıyor olması programın en güçlü yanıdır.
Bunların dışında verilen eğitim bursları, yazılan kitaplar, bilgilendirme çalışmaları ve makaleler, eğitim materyalleri geliştirme ve eğitici eğitim programları, ulusal ajanslarla gerçekleştirilen projeler ile daha yaygın etki sağlamaya çalışmaktayız. Hali hazırda devam eden İstanbul Kalkınma Ajansı destekli Özel Yetenekleri Keşif Rotası projesinde yüzlerce çocuk eğitim hizmeti almakta, binlerce veli öğretmen seminer ve eğitimlerle projeden istifade etmektedir. Vakfımızın kurmuş olduğu Türkiye'nin ilk Zeka ve Yetenek Köyü 34 Orman Park adı altında atölye eğitimleri ile hizmet vermeye devam etmektedir.
6. Depremlerde hissettikleri ve tepkileri farklı mıdır?
Üstün zekalı çocuklar yaşıtlarına oranla daha farkındalığı yüksek ve duygusal olabilmektedir. Özellikle toplumsal olaylar bu öğrencilerde daha yoğun kaygı yaşamalarını neden olabilmektedir. Özellikle bilgi sahibi olmadıkları bir olay, anlamlandıramadıkları durumlar duygusal olarak bu çocukları zorlayabilmektedir. Aşırı meraklı olmaları ve algılarının açık olmasından kaynaklı olarak yaşanan deprem felaketinden onları uzak tutmak biraz zor olacaktır. Araştırıp yaşanan felaketi tüm çıplaklığıyla izlemeleri olası durumlardır. Bu durum duygusal olarak bu çocukların daha yoğun tepki vermelerine, kaygı düzeylerinin artmasına, tırnak yeme, uykuya dalamama gibi semptomların yanında getirebilmektedir. Depremde zarar gören insanlar için günlerce ağlayan çocuklar, onlara yardım etmek için çabalayan çocuklar görmemiz olasıdır.
7. Deprem sonrasında bu çocuklara yaklaşım nasıl olmalıdır?
Deprem sonrasında bu çocukları meraklı ve kaygıları hiç bitmeyecektir. Deprem hakkında genel bilgi verilmesi önemlidir. Hiç bilmedikleri bir olay karşısında kaygılarının giderecek artacağı unutulmamalıdır. Genel bilgi verildikten sonra alınabilecek önlemler konusunda konuşmak ise faydalı olacaktır. Aile acil deprem eylem planının yapılması onları rahatlatabilir. Deprem anında ne yapacağını, nasıl davranması gerektiğini bilmesi belirsizlikten kurtulmasını sağlayacaktır. Üstün zekalı çocukların kuralları sevmediğini hep söyleriz ama unutulmamalıdır ki kurallar belirleyici ve rahatlatıcıdır. Belirsizlik ise kaosun beslendiği en önemli kaynaktır.
Hepimiz bu süreçten sonra oturduğumuz bina hakkında gerekli araştırmaları yaptık. Elde ettiğimiz özellikle olumlu verileri onlarla paylaşımının yapılması faydalı olacaktır. Tabi bu durumda örneğin radye temel dediğinizde bunun açıklamasını da yapabiliyor olmanız veya beraber araştırım öğreniyor olmamız lazım. Onları bilgi konusunda doyurmaya da hazırlıklı olmakta fayda vardır.
"DAHA FAZLA UZMAN ÖĞRETMENE İHTİYAÇ VAR"
8. Gerekli eğitimlerinin aksamaması için hangi tedbirler alınmalı?
Üstün zekalıların eğitiminde daha önce de bahsettiğimiz öğretmenlik bölümünün yeniden açılmasının çok önemli olduğunu düşünüyorum. Halihazırda mezun olan ve alanda uzmanlığını tamamlamış öğretmen arkadaşlarım çok iyi işler yapıyorlar. Ancak 550 bin üstün zekalı çocuğun yetiştirilmesi için daha fazla öğretmene ihtiyacımız olacaktır. Daha radikal bir şekilde önlem alınması gerekiyorsa yapılması gereken; tüm eğitim fakültelerinde üstün zekalı çocukların eğitim formasyonu zorunlu hale getirilmeli, belki de sınıf öğretmenliği bölüm kapatılarak üstün zekalılar öğretmenliği bölümü haline getirilmedir. Sadece sınıf öğretmeninin değil bir müzik öğretmenin bu çocukların farkında olması, yeni müzisyenlerin yollarını aydınlatacaktır. Tüm branşlarda bunun sağlanması ise hiçbir çocuğun gözden kaçmamasını sağlayacaktır.
Devlet nezdinde ise bu çocukların örgün eğitim alacakları bir okulların kurulması bunun yaygınlaştırılması önem arz etmektedir. Meslek liseleri, fen liseleri, sosyal bilimler liseleri, imam hatip liseleri ve ortaokulları, ilkokullar, özel eğitim okulları vb. zaten birçok okulumuz var. Bu okullar çocukları ayrıştırmıyorsa üstün zekalı çocuklara yönelik açılacak bir okul da onları ayrıştırmayacaktır.
9. Son olarak eklemek istedikleriniz?
Deprem felaketi ile uyandığımız günden sonra şunu hiçbir zaman unutmamalıyız. Yeniden acıların yaşanmaması, acılar yaşanınca bu acıları saracak maddi kaynağımızın olması, bilimin, teknolojinin gelişmesi, ülkemizi muasır medeniyetler seviyesine çıkarılması için bizim üstün zekalı bireylere ihtiyacımız var. 1.9 milyon üstün zekalı birey keşfedilip vicdanlı, adil ve yetenekleri doğrultusunda yetiştirilmiş olsaydı Türkiye farklı bir konumda olacaktı.
Müfredat bizi istediğimiz A noktasından B noktasına görüyor evet ama üstün zekalılar alfabede olmayan bir noktaya taşıyacaktır. Çünkü icat dediğimiz şey kitaplarda yazıyor olsaydı çoktan icat edilmiş olur. Thomas Jefforson'un çok güzel bir sözü var: "Eşit olmayana eşit davranmak en büyük eşitsizliktir." Eğitimde fırsat eşitliğinden vazgeçip adil bir eğitim vermenin zamanı geldi diye düşüyorum.