Ordu'da Ezgi ve İbrahim Kubilay Bayraktar çiftinin 2.5 yaşındaki SMATip1 hastası oğulları Demir Ali, ABD'deki 4 aylık gen terapisinden sonra artık ayağa kalktı ve adım atmaya başladı. Avukatlığı bırakıp sokaklarda rozet satarak başlattığı kampanyayla 100 günde 2.1 milyon euro toplanmasını sağlayan Ezgi Bayraktar, farklı kesimlerin desteğiyle kampanyayı tüm Türkiye'ye duyurmuştu. "Ben kimsenin cebine göz dikmiyorum, gönlüne göz dikiyorum, gönlünüze girmek istiyorum" diyerek yola çıktığını ifade eden Ezgi Bayraktar, "SMA'lı hastalarla ilgili ülkemizde müthiş bir halk duyarlılığı var. Bu kampanyalarla 30'un üzerinde çocuk tedaviye gönderildi" dedi. Henüz 16 aylıkken SMA teşhisi konulan Demir Ali, başını tutamıyor, oturamıyor, gövdesini kontrol edemiyor, ayakta duramıyor, yürüyemiyor, yutma bozukluğu yaşıyor, nefes almakta zorlanıyor ve kilo alamıyordu. 19 aylıkken almaya başladığı 4 aylık gen terapisinin ardından Demir Ali, yapamadığı birçok şeyi artık yapabiliyor. Desteksiz oturuyor, 360 derece dönüyor, desteksiz bir şekilde ayakta duruyor ve destekli şekilde adım atabiliyor. Yutma bozuklukları azaldığı için yaşıtlarıyla eş değer kiloya ulaşan Demir Ali için istediği oyunu oynamak ve bisiklete binebilmek artık bir hayal değil. Tedavi için ABD'de oldukları sırada bir çocukları daha olacağını öğrenen Bayraktar çifti, 1,5 ay önce ikinci oğulları Dorukalp'i kucaklarına aldı. SABAH'a konuşan Ezgi Bayraktar şöyle dedi:
Kampanyamızı Ordu'da başlattık ve kısa sürede tüm Türkiye'ye hatta dünyaya yayıldı. Ben avukatlık mesleğimi bırakıp sokaklarda stant açarak rozet satmaya başladım. Ben bir gün stant açınca başka bir gün birisi açmak istedi derken stantlar büyüdü. Ordu'daki birçok esnaf bir günlük gelirini Demir Ali için bağışladı. Gündeliğe giden kadınlar bile bana ulaşıp bir günlük yevmiyelerini verdi. Benim kampanya bittiğinde Ordu rıhtımdan gökyüzüne 100 tane kırmızı balon uçurma hayalim vardı. Biz bu balonları uçurduktan sonra balon tutan görsel, SMA'lı bebekleri temsil eden bir görsel oldu.
Gayet sağlıklı bir bebeğimiz oldu ve onu hem bizim için hem de Demir Ali için Allah'ın bir hediyesi olarak görüyorum. Demir Ali de kardeşinin farkında, onun bu evden birisi olduğunun bize ait olduğunun farkında ve çok seviyor 'Bebi' diyor ona. Ben onların birbirine şifa verdiklerini düşünüyorum ve artık bir anne olarak çocuğum hakkında kurabildiğim hayaller için çok mutluyum. Umarım çaresiz, derdi olan herkes bu mutluluğu bir gün yaşar.
'ARTIK HİÇBİR ŞEY İMKÂNSIZ DEĞİL'
Bu hastalığı ilk öğrendiğinde çok büyük bir hayal kırıklığı yaşadım. Doktorları Demir Ali'ye iki yıl ömür biçti. Artık hiçbir şeyin imkânsız olmadığını görebiliyorum.