Talasemi hastası Erkan Şener'e teşhisi 7 yaşında konulabildi. Akdeniz anemisi adıyla da anılan bu hastalığı taşıyanların vücudu kan üretemiyor. Yaşamın devam edebilmesi için üretilemeyen kanın dışardan hastaya nakledilmesi gerektiğini söyleyen Erkan Şener, "Ben 7 yaşındayken bazı rahatsızlıklar başladı, bu rahatsızlıklardan dolayı İstanbul'da bulunan çeşitli hastanelerine gittik. Tam bir teşhis konulmadı. Vücutta bir kansızlık vardı ama kansızlığı neyin yaptığını bir türlü bulamadılar ve o dönemde de vücudun kan üretmesini beklediler, kan üretmeyince de sonradan İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi'nde talesemi teşhisini konuldu. Böylelikle talesemiyle tanışmış olduk" dedi. O günden bu yana 3 haftada bir rutin olarak kan aldığını belirten Şener, "İlk teşhis konulduğu sürede kan vermediler, vücudumdaki kan iyice düştüğünde artık yürüyemez duruma gelmiştim, annemin kucağında merkeze gittim, kan aldıktan sonra kendim yürüyerek çıktım" dedi.
"EN ÇOK PANDEMİDE 'KAN' KAYGISI YAŞADIK"
Talesemi hastalarının da normal bireyler gibi yaşantısını sürdürdüğünü belirten Şener, "Tek farkımız hayatımızı belirli dönemlerde aldığımız kan nakliyle devam ettiriyoruz. Kimisi ayda 1 kimisi 2 haftada bir, kimisi de benim gibi 3 haftada bir 2 ünite kan nakli yapılıyor. Yani kan alıyoruz. Tabi bunun yan etkileri de var. Demir birikimi oluyor vücudumuzda, bu birikimi engellemek için bazı ilaçlar kullanmak durumundayız. Kovid-19 salgını bütün dünyayı etkiledi. Ama bizleri daha fazla etkiledi. Kan bağışlar düştüğünde maalesef bizde herkes gibi sıkıntılar yaşamaya başladık. Kan alamazsanız halsizlik, vücutta kırgınlıklar oluyor, eklem ağrıları oluyor, yaşam kaliteniz biraz daha düşüyor" dedi.
"KAHRAMANIMSINIZ"
Türk Kızılay ve Kanser Savaşçıları Derneği'nin "Damardan Kahramanın Olur Musun?" kampanyasının önemine de değinen Şener, "Biz kalıtsal hastalık grubunda olanlar, lösemi ve diğer hastalık gruplarında olanların daha çok kana ihtiyacı var. Burada da stoklarda önemli bir etkimiz var. Bundan dolayı da insanlardan biraz daha duyarlı olmalarını bekliyoruz. Bağışçılarımız bizim kahramanımız. Kan bağışı olmasa bizim gibi hastalar ne yapacak? Çünkü bu bir ilaç değil, alternatif bir yolu yok" dedi.
"DAMARDAN KAHRAMANIM OLUR MUSUN?"
İç Hastalıkları ve Hematoloji Uzmanı Kanser Savaşçıları Derneği Kurucu Eş Başkanı Prof. Dr. Mustafa Çetiner, şunları söyledi: "Ülkemizde de özellikle evlilik sırasında bu kontroller yapılmaya başlandığından ve insanların farkındalığı arttığından beri talasemi sıklığının Türkiye'de düşmeye başladığını biliyoruz. Talaseminin kesin tedavisi kemik iliği naklidir. Ama hastaların hepsinde bu şans oluşamayabiliyor ve talasemi hastalarının önemli bir bölümü kan nakline bağlı yaşamlarını devam ettirebiliyorlar. Yani kemik iliğinde yapılamayan ya da yeterince ve etkin yapılamayan kırmızı küreler bu hastalara dışardan veriliyor. Talasemi hastalarında kronik transfüzyon yani devamlı bir kan nakli programı uygulanması gerekiyor. Bu nedenle verilen bağışlar, düzenli kan bağışları çok önemli. Talasemi hastaları ve kanser tedavisi gören hastalar tüm kan nakillerinin neredeyse yüzde 30- 35'ini oluşturuyor. Burada en önemli nokta düzenli kan nakline ihtiyaç duyulduğunun farkında olmak ve kan bağışlamaktır. Bu amaçla Kanser Savaşçıları Derneği olarak başlattığımız "Damardan Kahramanım olur musun" kan bağışı kampanyası çok kıymetli. Sağlık koşulları uyan herkesin düzenli olarak kan bağışlaması, düzenli olarak kana ihtiyaç duyan hastalarımız için hayat kurtarıcı. Bir anlamda "Kahramanlık meselesi."