Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinde Araştırma Görevlisiyken resim yaptığı sırada elindeki fırça ile pet şişelere vurarak ritim yapan Zafer Baykal, yakaladığı ritmi damaca üzerinde denedi. Çıkardığı ritimlerin ardından vurmalı çalgı enstrümanlarına karşı ilgi duymaya başlayan Baykal, önce Hindistan'da bulunan tablo ritim enstrümanını daha sonra ise Nijerya'daki İgbo kabilesinde bulunan pişmiş topraktan yapılmış Udu enstrümanı üzerinde araştırmalar yaptı. Udu enstrümanından etkilenen Baykal, resim iş öğretmenliği üzerine olan yüksek lisans tezini değiştirerek, tezini müzik enstrümanları üzerine dönüştürdü.
13 yıl boyunca enstrümanlar üzerine araştırma yapan Baykal, Udu enstrümanından esinlenerek, 32 enstrüman icat etti. Ürettiği enstrümanlar ile kendine özgür ritimler oluşturan Baykal, yurt içi ve yurt dışı konserler vermeye başladı.
Üniversitede ressam olarak hayatını devam ettirirken bir anda ritim enstrümanlarına karşı ilgisinin oluştuğunu belirten Baykal, başka bir kıtada keşfettiği ritim enstrümanlarını Anadolu'da yeniden sentezlenip yeni modellerini oluşturmaya çalıştığını söyleyerek, "Benim bütün hikayem 30 yaşından sonra başladı. Resim yaparken iki adet 5 litrelik pet şişeyi kesip bantladıktan sonra fırçalarla ritim yapmaya başladım. Süreç içerisinde kendimi evlerimizde kullandığımız 19 litrelik büyük damacanaya ritim yaparken buldum. Bunlar üzerine Dünyadaki ritim enstrümanlarını araştırmaya başladım. Hindistan'da bulunan tablo ritim enstrümanı ve Afrika kıtasında Nijerya'da var olan İgbo kabilesinde bulunan pişmiş topraktan yapılmış Udu enstrümanlarını gördüm. İgbo kabilesinin Udu enstrümanlarına gönlümü kaptırdım. Bir gece de resim iş öğretmenliğimde olan yüksek lisans tezimi değiştirerek, bu müzik enstrümanlarına dönüştürdüm. 13 yıldır bu enstrümanlar üzerinde ciddi çalışmalar yaptım. Şuana kadar 32 enstrüman icat ettim" dedi.
"ENSTRÜMANLAR DÜNYA İLE BİRLEŞMEMİ SAĞLADI"
Ürettiği enstrümanlar üzerine Manisa Celal Bayar Üniversitesi TEKNOKENT, Ege Üniversitesi ve 9 Eylül Üniversitelerinde farklı çalışmalar yaptığını kaydeden Baykal, icat ettiği enstrümanların Ar-Ge inovasyon çalışmalarını fabrikada seri üretime geçecek şekilde tamamladığını dile getirdi. İcat ettiği tüm enstrümanların her biri farklı görüntüde, farklı ses çıkardığını ifade eden Baykal, "Bu çalışmaları yaparken biz maden mühendisliği, çevre mühendisliği, cevher hazırlama bölümü, jeoloji, nöroloji, nerofizyoloji, arkeoloji, seramik, çalgı yapım bölümü, makine mühendisliği, endüstriyel tasarım bölümleri olmak üzere birçok hocayla çalışmalar gerçekleştirdik. Enstrümanların her biri farklı görüntüde, farklı sesler çıkaran, orijinal tasarımları ile yerli ham maddeden oldu. Sahnede 6 tanesi aynı anda çalabiliyorum. Kaynak bulup ürettiğim takdirde sahnede 18 tanesini birden çalabilecek, bir tasarım yaptım. İçerisine 4 kişi sokabildiğimiz, yarı gövdesine kadar 3 metre ritim enstrümanlarından 1 buçuk metre uzunluğunda 6 kafadan oluşan çok büyük enstrümanlarda var.
Seramikten üretilen tüm enstrümanların arasında zilli olanlarda var ama hepsi vurmalı. Bu enstrümanlar benim bütün dünya ile birleşmemi sağladı. Yurt içinde ve yurt dışında birçok sanatçı ile konserler yaptık. Birçok üniversite de konferans verdim. Halende veriyorum. Kaynak anlamında yardım almak istiyorum. Fakat müzik enstrümanı olunca sıkıntı yaşıyoruz. O yüzden seri üretime geçemedik. Ürettiğim enstrümanlar tüm müzik türlerinde kullanıyor. Klasik müzikten tutun da türkülere kadar çaldım. Bu tür enstrümanlar Dünya da ara çalgı olarak kullanıyor. Ben ise 13 yıldır inatla bunları sahnede çaldım. Dünya da bunlar ikili olarak çalınıyor. Ben ise altılı set olarak çalışıyorum" ifadelerini kullandı.