Antarktika'da ikinci hafta... Bilim insanlarının bir kısmı Horseshoe Adası'nda Türkiye'nin geçici bilim üssünün bulunduğu bölgedeydi. Bir kısmı ise adanın diğer yüzünde çalışıyordu. Bilim insanlarımızla konuşmak üzere buraya geçmek istedim. Sabah erken saatlerde iki bota bölünen ekip, yarımşar saat ara ile gemiden yola çıktı. Ben ilk bottaydım. Botların kıyıya yanaşması her seferinde büyük sorun oluyordu. Hem kıyıya kadar uzanan buzullar hem de kayalıklar botların yanaşmasına engel teşkil ediyordu. Bugün bunlara bir yenisi eklendi. Yüksek dalgalar... O kadar şiddetliydi ki ilk iki denememizde kıyıya çıkmamıza engel oldu. Üçüncü denemede botun ön kısmındaki 3 kişi inmeyi başarsa da 6 kişi ile birlikte ben botta kaldık. Bottan inenler kayalardan geçmeye çalışırken dalgaların altında kaldı. Biz de botun içinde savrulduk. Geminin ikinci kaptanı olan Benjamin Aguirre Araos'un kontrolündeki botun alabora olacağını sandık. Araos, olduğumuz yere çökmemizi istedi. Çöktük ve tehlikeyi savuşturduk. Sonrasında ise biraz daha uzak ama daha güvenli olduğu düşünülen başka bir bölgeye geçerek karaya çıkmayı başardık.
DENİZDEN GELEN IRMAK SESİ
Genel olarak kar yağışının hakim olduğu bir bölgedeydik. 15 gün sonra açan güneş saklı güzellikleri ortaya çıkardı. Denizde bulunan buz dağlarının oluşturduğu yansıma hiç bu kadar güzel durmamıştı. Hangisi yansıma hangisi gerçek ayırmak çok zordu. Deniz kıyısında sadece doğanın sesi vardı. Denizden gelen, dalga sesine ırmak sesi karışıyordu. Etrafta ırmak yoktu ama sesi denizden geliyordu. Antarktika'da hava kirliliği hiç yoktu. Güneşin açtığı günlerde çok uzak mesafeleri görme şansınız var. Bunun olumsuz yanı derinlik algınızı kaybetmenize neden olması. Yani size çok yakın gibi görünen yerler çok uzakta olabiliyor. Açık havada görüş mesafesi neredeyse 300 kilometreyi buluyor. Gemide ya da adada iken gördüğümüz kara parçalarının harita üzerinden mesafelerini hesaplayınca tüm ekip büyük şaşkınlığa uğradı. Yürüyerek ya da botla bir iki saate gidebileceğimizi düşündüğümüz yerlere gemi ile bile ancak 2 günde gidebileceğimizi öğrendik.
KİRLETİCİLER ARAŞTIRILIYOR
YILDIZ Teknik Üniversitesi Öğr. Gör. Elif Seda Koçoğlu, kirleticileri araştırmak için Antarktika'daydı. Koçoğlu, bölgede çok sayıda kirleticinin önceki araştırmalarda tespit edildiğini söyledi. Koçoğlu, ülkemizin kutup araştırmaları kapsamında organik/inorganik kirleticilerin seviyelerinin izlenmesine yönelik bir stratejiye ihtiyaç duyduğunu söyledi.
DÜNYANIN SONUNDAKİ MÜZE
HORSESHOE Adası'nın bu yüzünde dünyanın en ilginç müzelerinden biri vardı. Yüzlerce kilometrekarelik alanda tek bir insanın dahi olmadığı yerdeki bu müze, İngiltere'ye aitti. Base Y. adındaki bu müze, 1955'te kurulan bir bilim üssüydü. Üs olarak kullanıldığı yıllardaki haliyle korunan Base Y., sürekli olarak açık tutuluyordu. Tamamen karanlıktı. El feneri ya da cep telefonu ışığıyla aynı anda en fazla 10 kişi müzeyi gezebiliyordu. 1950'lere ait gıda ve diğer tüketim maddeleri raflarda o günkü halleriyle duruyordu. Kraliçe Elizabeth'in 1950'li yıllardaki fotoğrafı ıslak imzalı olarak duvarda asılıydı. Hemen yanında ise Mozart'ın posteri vardı.
SUKUA KUŞLARININ SALDIRISI
ANTARKTIKA seyahati boyunca balinalar dahil tüm canlılar insanlar için hiçbir zaman tehdit unsuru olmadı. Sukua kuşları hariç. Martıya benzeyen ancak rengi kahverengi olan bu kuşlar karada kayalıklar arasındaki yuvalarını korumak için ekibimize sürekli olarak saldırdı. Önce yüksek sesle öterek yuvasından uzak durmamız için uyaran sukualar, başlarımızın üzerine sortiler yaparak bizi uzaklaştırmak için yoğun çaba gösterdi. Yüksek tepe ve dağlarda bulduğumuz deniz kabuklarını buraya taşıyanın da sukualar olduğunu öğrendik. Kıtada en çok karşılaştığımız ikinci kuş türü ise Kuzey Sumrusu. Dünyanın en güneyindeki kuşun "Kuzey" ile tanımlanması şaşırtıcı geldiyse daha bir şey duymadınız. Boyu 30 santimetre olan bu kuş Kuzey Kutbu'ndan Güney Kutbu'na her yıl en az 35 bin kilometrelik yolu uçuyor. Bu, hayvanlar âleminin bilinen en uzun göçü.
YARIN : OKSİJENİN YÜZDE 70 OKYANUSLARDAN - 38 YILLIK SERÜVEN - BESİN ZİNCİRİNİN İLK HALKASI